Ankara Life Dergisi

Bizde Estetik Değil, Saniye Ada İz Bırakır

“Her şey; ‘Kendin için yaşa!’ sözü ile başladı. Kendimi bulduğum bu alanda; ‘Ben başardıysam, herkes başarabilir.’ mantığı ile yola çıktım, işini severek yapanlardanım.”

Günümüzün yaygın olarak görülen mesleklerinden biri obezite ve estetik üzerine yapılan uygulamalar olduğunu biliyoruz, fakat danışanları ile görüşme sağlayanların tecrübeleri, izledikleri süreçleri hakkında herhangi bir bilgiye tam anlamıyla sahip değiliz. Bundan dolayı başkentin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi ekibi olarak Saniye Ada Estetik ve Obezite Danışmanlık merkezine konuk olup, merak ettiklerimizi işin uzmanına sorduk.

Saniye Hanım sizin sektöre giriş hikayenizi öğrenebilir miyiz? Nasıl başladı yolculuğunuz?

Ergenlik çağımda 130 kilograma sahip biriydim. Kilomdan dolayı hayatımda birçok travma yaşadım. Özellikle üniversite yıllarımda bu süreçler beni çok zorlayınca obezite ve estetike dair ilk adımımı attım. Her şey; ‘Kendin için yaşa!’ sözü ile başladı. Kendimi bulduğum bu alanda; ‘Ben başardıysam, herkes başarabilir.’ mantığı ile yola çıktım, işini severek yapanlardanım.

Estetik ve Obezite Danışmanlık merkeziniz hakkında bilgi alabilir miyiz?  Merkezinize gelen danışanlarınıza sunduğunuz hizmetleriniz nelerdir? Bu hizmetlerin en can alıcı özelliği nedir? Neden sizi tercih etsinler?

İşin mutfağından geldiğim için farklı olduğumu düşünüyorum. 2010 yılından beri ameliyathane kokusunu severim ve en büyük farkım bana göre iletişimim. Bizim işimiz dinlemek ile başlar örneğin; kilo fazlası olan veya bir rinoplasti danışanı  geldiğinde empati yapabiliyorum. Böylelikle yapılan empatiyle harika bir bağ oluşup sonucumuz mükemmel oluyor. Merkezimize gelen danışanlarımızı öncelikle dinliyoruz. İsteklerini sunabileceğimize emin olduğumuzda, cerrahımıza ücretsiz muayene yazdırıyoruz. Muayene sırasında beklentiler, işlemler, preop-postop dönem hakkında bilgiler veriyoruz. Bunlar için başından sonuna kadar danışanlarımızdan hiçbir ücret talep etmiyoruz. Hizmetlerimiz arasında; obezite cerrahi, estetik cerrahi, medikal estetik, saç ekimi, kadın hastalıkları hizmeti gibi uygulamalar yer alıyor. Danışanlarımıza güncel teknolojiyi her daim takip ederek güven sunuyoruz. Örnekleyecek olursam; tedavilerimizde Klasik Liposuction yerine Lipomatik (ileri düzey Liposuction) cihazımızı kullanıyoruz. İkisi arasındaki farka bakacak olursak; Klasik Liposuction aletinin ucunda delikler ve bıçaklar mevcut, yağ kesilerek parçalanıyor. Lipomatik ise kanül uçları olmasına rağmen keskin bir uca sahip değil. Lipomatik çalıştığında yağlar titreşim ile parçalanır ve Klasik Liposuction’a göre ağrı, ödem, morarma gibi şeyler daha az olur. Buna bir nevi vakumlu yağ emme işlemi de diyebiliriz, titreşim ve rotasyonu sayesinde daha az dalgalanma, çökme ve az ağrı duyulur. Klasik Liposuction işlemine göre Lipomatik işlemi sonrası hastalar günlük hayatına 5 -6 günden sonra devam edebilmektedir. Yine farkımız olan Argon Plazma cihazımız yer almakta, bu cihaz birçok hekimde bulunmuyor. Argon Plazma teknolojisini çok fazla yağ alımı sonrası deride sarkma gibi durumlar olmasın diye sıkılaşma amaçlı kullanmaktayız, aynı zamanda tek başına sıkılaştırma için de kullanılan bir cihazımızdır. Tercih edilme sebeplerimizde ise; danışanlarımızın tedavisinde başından sonuna kadar her süreçlerinde yanında oluyoruz, buna ameliyathanenin içi de dahil. Merkezimizde 7/24 bize ulaşabilme imkanları mevcut. İletişime geçtiği kişiler alanında uzman olmakla birlikte, bunun yanında her biri en az bir defa bu süreci yaşamış insanlardan oluşuyor.

Merkezinize görünüşü itibarıyla memnun olmayan pek çok danışan gelmekte. Bulunduğu durumdan hoşnut olmayanlara karşı nasıl bir yol izliyorsunuz?

Öncelikle her şeyin başı iletişim. Dinliyoruz ve isteğe göre cevap veriyoruz.

Estetikte en önemli unsurun dışarıdan anlaşılmaması gerekliliğidir. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

İlk olarak birinci iş cerraha ikinci iş ise; kişinin cilt yapısına ve kurallara uyması ile başlıyor. Cerrahlarımız süreci büyük bir titizlikle yönetiyor. Danışanlara tüm prodüsürü anlatarak ne yapması gerektiği hakkında bilgi veriyor. Mesela kişinin cilt yapısı uygunsa operasyondan 5 gün sonra  dikişi kapandığında mükemmel bir görüntü oluyor, bazılarında ise bu süreç bir ayı bulabiliyor. Kimi ciltler izler için sıkıntılıdır bu durumda cerrahlarımız bunu ön görerek bilgilendirmede bulunuyor. Yani kısacası her şey şeffaf bir şekilde ilerliyor.

Saniye Hanım hiç reddettiğiniz bir danışanınız oldu mu? Reddetme sebebinizi sorsak neler söylersiniz?

Maalesef ki evet. Sağlık sektörü maddiyata dayalı bir sektör olmamalı. Günümüzde insanlar bunun yüzünden çok sıkıntı çekiyor, hastaneler para sayma makineleri değildir. Estetik bile olsa biz sağlık sunuyoruz. Sağlık demek; güven demek. Güven zor kazanılan fakat kolay kaybedilen bir duygudur. Güven kaybetmemek adına; “Olmayacak, yakışmayacak, sonunda mutlu olmayacağım.” diyen danışanları işleme almıyoruz ve kendisine de anlatıyoruz. Biliyoruz ki bazı psikolojik süreçler kişilerin ruhsal yapısını bozup, kendisi ile uğraşmasına sebep oluyor. Bu şekilde gelenleri çoğunlukla içinde bulunduğu psikolojik süreçten çıkınca alıyoruz.

Bir de sağlık turizmi alanında faaliyet gösterdiğinizi biliyoruz. Bunun hakkında bilgi alabilir miyiz, sunduğunuz hizmetler nelerdir? Bu işin güvenilirliğini sağlayan etmenler nelerdir?

Sağlık turizmi şu an çok yaygın, ancak bilinen birkaç yanlış var ki o da sosyal medya tuzağı. Reklam iyidir, ancak doğru reklam olması gerekir. Günümüzde birçok arkadaşımız ücretlerini ödeyip büyük kanallarda her gün sağlık anlatıyor. Biz bunun yerine hekimimize güveniyor ve asıl büyük reklamın bir önceki danışan olduğunu düşünüyoruz. Kendimize ve hekimimize olan güvenden ötürü doğrudan diğer danışanlar ile görüştürebiliyoruz. Bu bir ekip işidir, biz de ekibimiz ve cerrahlarımıza çok güveniyoruz. Hizmetlerimizde ise; VIP araçları ile transfer, konaklama yer alıyor yine şehir içi hastanelerimizdeki özenin aynısı gibi tüm süreçte 7/24 destek vermekteyiz.

Kendinizi eleştirdiğiniz yönünüz var mı?

Her zaman çok başarılı olduğumu düşünür, inanırım. Neticede inanmak başarmanın yarısıdır, ancak kendimi eleştirdiğim en önemli konu; empati ile sempatiyi karıştırmak. Bazen danışanlarıma çok fazla sempati yaparım, bu durumu da çok içselleştiririm.  Danışanlarım bundan rahatsız olmasa da benim beyin yorgunluğum artıyor. Maalesef değişeceğini düşünemediğim bir alışkanlığım budur.

Son olarak  Saniye Ada’nın gelecekteki hedefleri nelerdir?

Öncelikle Saniye Ada bir markadır. Bana ulaşan herkesin hayatına ilham olabilmeyi ve onları da başkalarına karşı ilham olmasını sağlamayı hedefliyorum. Bundan dolayı hedefim ben değil, biz olabilmek.

Yorumlar

0 yorumlar