Ankara Life Dergisi

Burcu Pınarbaşı

Burcu Pınarbaşı kimdir?

Burcu Pınarbaşı, her şeyden önce bir anne, çocuğunun kreşe devam ettiği sürede hayal ettiği işin ne olacağına karar verme aşamasında akla ilk gelen seçenekleri eledikten sonra, kendi çocuğunun eğitim öğretim almasını istediği gibi bir kreş kurma hayalinin peşinden giden bir kurucu.

TAD Anaokulu’nda bahseder misiniz?

TAD Anaokulu’nun tarihi Türk Amerikan Derneği’nin kuruluşu olan 1951’e kadar dayanmaktadır.

Türk-Amerikan Derneği (TAD), 1951 yılında Türkiye ve A.B.D arasında ikili anlaşma neticesinde kurulmuş köklü ve prestijli bir sivil toplum örgütüdür. Kurucu üyeleri arasında zamanın Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Milletvekili Cemal Köprülü, Milletvekili Prof. Halide Edip Adıvar, İstanbul Üniversitesi Rektörü Ömer Saraç, A.B.D. Ankara Büyükelçisi George Wadsworth, Robert Koleji Müdürü Floyd Black gibi isimlerin bulunduğu; Türk-Amerikan Derneği, mükemmelliğe bağlılık, sürekli gelişim ve sunduğu kaliteli hizmetin sürekliliğini kendisine en önemli değerleri olarak belirlemiştir.

Bu kültür ve değerler ile kurulan TAD Anaokulu, 65 yıllık birikimin getirdiği deneyim ve okul öncesi uzmanlığımız doğrultusunda; çocuklarımızdaki yetenekleri keşfetmek için uygun ortam, doğru program, yerinde ve zamanında takip ve yönlendirme ile zengin materyal kullanarak, özgür seçime ve yaratıcılığa teşvik eden, bir okul öncesi eğitim kurumu olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Eğitim sisteminize değinecek olursak neler söylerseniz?

Okul öncesi eğitim için dünyada geliştirilmiş çeşitli teknik ve yöntemler mevcuttur. Bu yöntemler içerisinde çocuğun okula karşı pozitif bir tutum takınması, öğrenme sevgisi ve disiplini göstermesi, motivasyonu, bağımsız olarak hareket edebilmesi, tekrardan ve çalışmaktan keyif alması, kendine güveninin artması,  kalıcı merakının beslenmesi, iç güven ve düzen duygusunun geliştirmesi gibi amaçları olan M. Montessori’nin Eğitim Yaklaşımı, çocuğun istenilen yeteneklerini geliştirebileceği, özenle düzenlenmiş bir ortam ile önceden planlanmış grup çalışmaları ve çeşitli atölyelerle, çevreyle ilgili yeni etkileşimler kurmasını amaçlayan Reggio Emilio’nun Eğitim Metodu, insan beyninin farklı bölümlerden oluştuğu ve her bir bölümün özel işlevlere sahip olduğunu öneren, zekâ diye adlandırdığı 7 farklı beceriyi, öğrenme, problem çözme ve iyi niteliklere sahip insan olma için etkili birer araç olarak tanımlayan GARDNER’ın Çoklu Zekâ Kuramı, çocukların çok yönlü gelişimine bir başka deyişle sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişimine önem veren High Scope Eğitim Sistemi sayılabilir.

Söz konusu yöntemler profesyonel Eğitim Danışmanlarımız, alanında uzman eğitimcilerimiz ve uzman pedagog ve psikoloğumuz tarafından incelenerek değerlendirilmiş ve tek bir yönteme bağlı kalınmayıp bu metot ve yaklaşımların bir sentezi olan ve hepsinin önemli noktalarını hedefleyen TAD Eğitim ve Öğretim felsefesini geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur.

Okulumuz bünyesinde kullanılan eğitici oyuncak ve materyaller ile eğitimcilerimizin akademik yaşantıları TAD kalitesini belirli bir dengede tutmamızı sağlamaktadır. Bu kalitenin korunması, sürdürülmesi ve daha üst seviyelere taşınabilmesi için TAD Preschool dünya çağında yapılan çalışmaları taramakta, değerlendirmekte ve gelişime ayak uydurarak eğitim ve öğretim kalitesini sürekli geliştirmeyi hedeflemektedir.

Ekibinizden bahseder misiniz?

Okulumda keyif alarak ve severek çalıştığım bir ekibim var. Müdürümüz Serap Şahin; Serap Hoca yıllarını bu işe vermiş ve okul öncesi eğitim üzerine yüksek lisans eğitimi almış ve hala bu alanda çalışmalarına devam eden bir eğitim gönüllüsüdür. Serap Hoca çocukların ne istediğini hemen anlar ve söyler, bizim için en önemli unsur kendini ifade edemeyen çocukların dilinden anlayabilmektir.

2-6 yaş arası çocuklara hitap ediyoruz. Bu nedenle iyi bir okuyucu olmak lazım ki çocukların davranışlarından ne istediklerini anlayabilelim. 

Okulumuzda tam zamanlı olarak çalışan bir psikoloğumuz da mevcut. Çocuklarla keyifli vakit geçirip, sınıf ortamında onları izleyip, o anda neler hissediyor, ne yaşıyor bunları anlayıp; sınıf dinamiğini ayakta tutuyoruz.

Tabii bir de öğretmenlerimiz var; onlar bizim için çok kıymetli çünkü çocuklarla en fazla zaman geçiren onlar. En büyük tercihim mümkün mertebe en az değişsen kadro ile öğretmenlerimizle uzun süreli çalışmak. Bu işte en önemli kriter de vicdanlı ve merhametli olmak bu da öğretmen kadromuzu belirlerken hem kurucu olarak bana hem müdürümüz Serap Hanım’a oldukça büyük bir sorumluluk yüklüyor.

Kadromuzda bir de olmazsa olmazlarımız destek ekibimiz var, ulaşım yemek, hijyen ve temizlikten sorumlu olan kahramanlarımız onlar. Çocukların güvenle okula ulaşması temiz bir ortamda eğitim almaları ve evlerine gittiklerinde ailelerinden aşçımızın ismini verdikleri çorbayı istemeleri işte bu kahramanların da hem ekibiz hem de çocuklarımız için ne kadar önemli olduğun göstergesi.

İşinize gönül vermiş bir eğitimci olarak, sizin için iş tanımını anlatır mısınız?

Bizim işimizde en önemli kısım güvenilir ve vicdanlı olmak, çocuklara inanmak, onları dinleyebilmektir böylece çocukların daha ilk anılarına güzelliklerle dolu katkı sağlayabilmektir.

Burcu Hanım, hayat dolu birisiniz… Ancak şu anda da kanser ile mücadele ediyorsunuz. Soru sormayı bırakıp sizi dinliyorum…

Evet bu süreçte kanserle mücadele ediyorum. İkinci evre meme kanseriyim. Temmuz ayında çok hızlı ameliyat oldum ve şu an kemoterapi sürecim devam ediyor. Bu süreçte bana destek olan çok kişi var. Başta eşim ve ailem onlar sayesine kanseri biraz tiye alabiliyorum. Hatta bazen neden bu kadar üzülüyorlar diye düşünebiliyorum. Üzerime çok fazla almıyorum, çünkü geçip gideceğini biliyorum. Bu süreçte Serap Hoca ve görümcem saçlarını benim kazıttı, amaçları sadece beni birazcık anlayabilmekti. Ve Serap Hocanın söylediği şey çok anlamlıydı, kafamın üşüdüğünü hissettiğimde Burcu’yu birazcık anlayabiliyorum ve bu da benim içime birazcık su serpiyor.

Bunlar çok ama çok ama çok anlamlı şeyler, sevgiyi bu sayede hissedebiliyorum.

Son olarak Ankara Life Dergisi ve okuyucularına mesajınız nedir?

Hayatın kendisi bir oyun aslında, sadece oyunu kurallarına göre oynamak lazım. Dününü yarına taşımamayı, yapamadım diyebilmeyi, kendinden razı olmayı yapabilirsek her şey çok daha güzel olur.

Şunu unutmayalım, bizlere her şeyi yapabilirler ama zamanı durduramazlar, o yüzden her şey geçip gidecek.

Yorumlar

0 yorumlar