Ankara Life Dergisi

Can Dostlarımızda Ağız ve Diş Sağlığı

Pet Hospital G.O.P şubesinin önemli doktorlarından Veteriner Hekim Selçuk Yaşar, hayvanlarda ağız ve diş sağlığının önemine yönelik bilgilerini şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi’ne anlattı. İyi okumalar dileriz.

Yaşadığımız dünyada bizlere yoldaş olan, her anımızda yanımızda bulunan hayatı paylaştığımız pek çok can dostumuz var. Bunun yanı sıra biliyoruz ki bizlerin sağlığı kadar onlarınki de önem arz ediyor. Bu sebepten dolayı ilk sorumuzu yöneltecek olursak; kedi ve köpeklerde ağız ve diş sağlığı nasıl korunur? Can dostlarımızın bakımı nasıl olmalıdır?
Bir canlının ağız sağlığını korumanın temelinde ırka göre çene anatomik yapısı ve beslenme alışkanlıkları önem taşımakta. Sorumluluğunu üstlendiğimiz dostumuzun ağız sağlığını korumanın ilk adımı doğru nitelikte gıdalar ile beslenme olacaktır. Bundan dolayı yavruluk yaşlarında başlayarak hekiminizin yardımı ile seçilecek kuru mamalar önem arz ediyor. Bunun dışında kullanılan ısırmaya yönelik oyuncakların kedi ve köpeklerimizin diş sağlığında mekanik temizliği sağlaması açısından büyük önemi bulunuyor. Hasta yakınları için en zoru ise diş fırçalamaktır. Diş fırçalama kedi ve köpeklerde önce bir oyun ya da alışkanlık gibi genç yaşlarda başlatılırsa ileri yaşlarda ağız bakımı daha kolay yapılabilmektedir. Bunun dışında bir hekim olarak rutin aşı veya bakım uygulamaları için hastanemizi ziyaret eden hastalarda dikkatimizi çeken plak ve diş taşı oluşumları sadece veteriner hekim tarafından gerçekleştirilecek diş taşı temizliği sayesinde yapılabilmektedir. Tüm bunlar bir bütün olarak ağız sağlığını genç yaşlardan ileri yaşlara kadar korumamıza yardımcı olmaktadır.

Kedi ve köpeklerde yavruluk döneminden başlayan ve her dönem karşımıza çıkabilen birçok ağız ve diş problemleri mevcut. Bu problemlerden birkaçına örnek verecek olursanız neler söylersiniz? Bu tarz rahatsızlıkların tedavileri nasıl sağlanır?
Ülkemizde giderek yaygınlaşan minyatür ırklar ile basık yüzlü ırkların sahiplenilmesi ile sık görülen ağız sorunlarının da artmasına neden olduğu bir gerçektir. Bunun başında birçok kişinin önemsemediği ya da görmezden geldiği düşmeyen süt dişleridir. Diş değişimi tabiatı gereği alttan gelen kalıcı diş, süt dişinin köklerini bir nevi eriterek süt dişinin düşmesine ve kalıcı dişin çıkması ile sonuçlanır. Çoğunlukla küçük ırklarda kalıcı diş, süt dişinin kökünü ıskalamasıyla süt dişini düşüremez ve iki diş yan yana bir görüntü oluşturur. Bu durum başta küçücük ağızlarda fazla sayıda diş ve çarpık sıralanışa neden olmakta. Bu çift dişler bakterileri ve mama kırıntılarının tutunabileceği bir yüzey oluşturarak ağız enfeksiyonlarına ve bozuk çene anatomilerine sebebiyet verir. Düşmeyen süt dişlerinin bilinenin aksine erken dönemde 5 ila 8 aylıkken hekim kontrolünde çekim işleminin gerçekleştirilmesi kalıcı dişlerin sağlığı için gerekli tek tedavi yöntemidir. Yanlış bilinen ise bu dişlerin kendiliğinden ileri yaşlarda düşmesidir ama bu dişler düşmeyip en fazla kök bölgesinden kırılabilirler. O zamana kadar da ağız sağlığını olumsuz etkilemiş olacaktır. Diğer en yaygın sorun diş yüzeylerinde oluşan taş ve plak oluşumlarıdır. Bunlar diş kaybına yol açan son derece zararlı bakteri kaynaklarıdır. Ağız kokusu ve diş eti iltihaplarının temel kaynağını oluşturmaktadırlar. Diş taşları hekim tarafından özel cihazlarla dişin minesine zarar vermeden temizlenmesi gerekmektedir. Son olarak sıklıkla karşılaştığımız diş kırıklarıdır. Hastaların sert oyuncak ya da cisimleri kemirme alışkanlıkları sonucunda dişte değişik seviyelerde ve şekillerde kırıklar oluşturabilirler. Dişlerin bu kırılan yerleri insan diş hekimliğinden bildiğimiz özel dolgu ve dental kanal malzemeleri yardımı ile kanal ve dolgu tedavisi ile diş restorasyonları gerçekleştirilmektedir.

Ağız içinde oluşan tartarlar sadece ağız ve diş sağlığını etkilemesi dışında vücuttaki sindirim, solunum ve birçok rahatsızlığa neden olan hastalıklara da açık kapı bırakmakta. Bu konuda dikkat edebileceğimiz temel noktalar nelerdir?
Bu konuda hastada hekim tarafından diş taşı tespit edilmesi ile diş taşı temizleme planlaması zaruridir. Diş taşı bütünüyle bir bakteri yuvasıdır ve diş etinden kana geçen bu bakteriler dolaşımla başta kalp ve damar sistemi olmak üzere birçok sistem ve organda enfeksiyonel hasarlar oluşturmaktadırlar. Bu konuda net olarak yapılması gereken diş taşı temizliğinden sonra hekimin önerilerine göre yapılacak olan günlük veya periyodik bakımlar olacaktır.

Pet Hospital G.O.P’un diş röntgeni, dental tomografi gibi sağlık hizmetini kapsıyor oluşu olduğunu görmekteyiz. Burada süreç nasıl işliyor?
Dental radiografik görüntülemeler bizim ağız sağlığında tedavimizi şekillendirmemiz için olmazsa olmazımızdır. Diş gibi sert bir dokuyu, çiğneme sırasında oluşan basınca karşı hareketsiz tutup çevreleyen güçlü dokular olmak zorundadır. Dişeti gibi yumuşak dokulardan başlayıp çene kemiği gibi sert dokulara kadar giden bu yapılar dişi bir soket gibi kavrarlar. Dişi çevreleyen dokuların hastalıkları ağrıya sebebiyet vermekle kalmayıp ciddi diş kayıpları, çiğneme bozuklukları gibi sorunlara yol açmaktadır. Bizim bu dışardan göremediğimiz kökü saran ve tutan dokuları görmenin tek yolu diş röntgeni çekmektir. Sorunun nedenini net olarak tomografi ya da dental radiografik görüntüler vermektedir. Hekim olarak bir dişin çekim ya da minimal cerrahi girişime ihtiyacı olup olmadığını ancak bu yöntem ile anlayabiliriz. Cihazlardaki teknolojik gelişimi yazılım yardımı ile görüntüler üzerinde ölçüm ve değerlendirme imkanı tanımasıyla hasta için en sağlıklı kararı verme şansımız oluşmaktadır. Özellikle kedilere özgü bazı ağız hastalıklarında dijital diş röntgenleri hayat kurtarıcı bir yere sahiptir.

Son olarak ağız ve diş sağlığı üzerine problem yaşayan can dostlarımız adına bizlere neler tavsiye edersiniz?
Ağız ve diş sorunları sadece kedi ve köpekler için değil tavşan ve guine pig gibi kemirgenler için de büyük sorundur. Maalesef bu sorunları çok önceden anlamak pek mümkün olmuyor. Örnek vermek gerekirse herhangi bir eklemin basit bir incinmesinde bile gözle görebileceğimiz topallık oluşurken diş hastalıklarında hasta yakınlarının rahatça anlayabileceği durum şekillenmiyor. Hasta yakını ağız kokusu, yemek yeme güçlüğü ya da salya akıntısını gördüğü zaman bize başvurmuş oluyor. Bu semptomlarda ağız hastalıklarının artık ileri seviyelerde olduğunun bir göstergesidir. Bu sebeple hasta yakınlarının ağız sağlığındaki basit olarak nitelendirilen kızarıklık ve ağız kokusu gibi sorunları erken dönemde hekimlerinin rehberliğinde çözümlemeye çalışmaları dostlarımızın ağrısız ve refah içerisinde yaşamlarına yardımcı olacaktır.

Yorumlar

0 yorumlar