Ankara Life Dergisi

DEHB ve Özgül Öğrenme Güçlüğü Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar


Uzman Doktor Bilge Merve Kalaycı, Ankara Life dergisine konuk olarak, DEHB ve özgül öğrenme güçlüğü gibi konularda derinlemesine bilgi verdi. Çocukların eğitim ve sosyal yaşamlarında nasıl destek sağlanabileceğine dair önemli ipuçlarını da paylaştı. İyi okumalar dileriz.
RÖPORTAJ: HATİCE ŞEYMA BASUT
Çocuklarda dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunu nasıl tanımlarsınız? Hangi belirtilerle kendini gösterir?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında başlayan ve genellikle yetişkinlik dönemine kadar süren bir nörogelişimsel bir bozukluktur. Bu durum, bireylerin dikkat sürelerinde kısalık ya da dağınıklık, hiperaktivite ve dürtüsellik gibi belirtilerle kendini gösterir. Hiperaktivite kavramı, kısa dikkat süresi ve zayıf konsantrasyon, dürtüsellik, duygu durumda değişkenlik ile iç içe bir kavramdır. Genellikle bu bozukluğa, duygusal rahatsızlıklar da eşlik eder. Çocuk, dikkatini toplarken veya bir yerde sabit durmaya çalışırken dahi zorluk çekebilir. Bu durum da ne yazık ki çocuğun hem sosyal hayatını hem de akademik başarısını büyük ölçüde etkisi altına alır. Çocuk açısından dikkat eksikliği ve hiperaktivite problemi üç grupta incelenebilir.

  • Birinci gruptaki çocuklar, aşırı hareketlidir.
  • İkinci gruptakiler için en belirgin özellik, dikkatsizlikleri olur.
  • Üçüncü gruptakilerde ise her iki durum bir arada görülür.
    Kişinin tedavisine başlanmadan önce, davranışlarının hangi gruba dahil olduğu gözlemlenmeli ve tedavi süreci bu gözlem ışığında yürütülmelidir.
    DEHB’nin erken teşhis edilmemesi durumunda çocuğun gelişimi ve eğitim hayatı nasıl etkilenir?
    Tedavi almayan DEHB’lilerde, akademik alanda kapasitesinin altında kalma, özgüvende azalma, sosyal ilişkilerde iletişim sorunları yaşama, depresyon ve kaygı bozuklukları gibi diğer psikiyatrik hastalıkların sıklığında artış görülür. DEHB tedavi edilmediği takdirde erken yaşta alkol ve madde kullanımı sıklığı artmaktadır. Tedavi ile bunun önemli ölçüde azaldığı bilinmektedir. Dürtüselliği ön planda olan ve tedavi edilmemiş DEHB’lilerde kazalar, davranışsal bağımlılıklar ve suça yönelme riski topluma göre artmıştır. Araştırmalar, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan erişkinlerin genel topluma kıyasla okulu bırakma, işten atılma ve evlilik sorunları yaşama açısında daha yüksek riske sahip olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca DEHB’si olan erişkinler tipik olarak daha düşük eğitimlidir, iş başarıları ve sosyal becerileri daha zayıftır. Genel topluma oranla DEHB’li erişkinler daha yüksek düzeyde anksiyete ve depresyon yaşarlar. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, genel sağlık durumlarının bozulması, ciddi motorlu araç kazaları yapmaları, sigara ve madde kullanımı yönünden de yüksek riskleri olduğunu göstermiştir. Klinik deneyimler DEHB’li kişilerin borsa, yeni iş kurma gibi heyecan verici ve riskli işleri daha çekici bulduklarını göstermiştir. DEHB’li pek çok erişkin sık iş değiştirdiğini, maddi durumunu düzenleme, üniversitede derslerini yetiştirme gibi işlerini planlamada zorlandığını dağınık olduğunu, tehlikeli araç kullandığını, tutarsız ilişkiler yaşadığını, boş zamanlarını tehlikeli sporlar, internet kullanımı gibi uyarıcı etkinliklerle geçirdiğini ifade etmektedir.
    Özgül öğrenme güçlüğü nedir ve hangi türleri bulunmaktadır? Bu güçlüğü yaşayan çocuklarda ne gibi belirtiler görülür?
    Çocuklarda öğrenme güçlüğü, çocuğun beyninde bilgi gönderme, alma ve işleme yeteneğini olumsuz yönde etkileyen nörogelişimsel bir durumdur. Öğrenme güçlüğü olan bir çocuk, okuma, yazma, konuşma, dinleme, matematiksel kavramları algılama ve genel anlamada güçlük çekebilir. Öğrenme güçlükleri, disleksi, dispraksi, diskalkuli ve disgrafi gibi bir grup bozukluğu içerir. Her bozukluk türünün bir diğeriyle bir arada bulunması mümkündür. Öğrenme güçlüğünün belirtileri her yaşta aynı değildir ve bu belirtiler çocukluğun her aşamasında değişim gösterebilir. Genellikle öğrenme güçlüğü olan çocuklarda okul öncesi dönemde konuşmanın gecikmesi, basit kelimeleri telaffuz etmede güçlük, sayıları, tekerlemeleri veya şarkıları öğrenmeme, yönergeleri takip etmede zorlanma gibi belirtilerle karşılaşabiliriz. Okul dönemi çocuklarında ise öğrenme güçlüğü belirtileri harfleri ve sesleri birleştirmede güçlük, benzer sesli kelimeleri karıştırma, okuma yazma heceleme becerilerinde sorunlar, harfleri rakamları karıştırma, el göz koordinasyonunda sorunlar, soyut kavramları anlamakta zorlanma, zamansal kavramları karıştırma gibi sorunlar karşımıza çıkmaktadır.
    Özgül öğrenme güçlüğü ile DEHB arasında bir ilişki var mıdır? Bu iki durumu aynı anda yaşayan çocuklar için ne gibi özel yaklaşımlar önerirsiniz?
    Özgül öğrenme güçlüğü ile DEHB sıklıkla bir arada karşılaştığımız bozukluklar arasındadır. Belirtileri birbirine zaman zaman karışabilmekte, ancak bu konuda tecrübeli bir uzman tarafından kolaylıkla tanı konulabilen durumlardır. Bu iki bozukluğun bir arada gözlendiği bu durumlarda, her bir bozukluğun ayrı ayrı tedavisi önem kazanmaktadır. Özgül öğrenme güçlüğüne eşlik eden DEHB varlığında, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun tedavisi eğitim alanında alınacak sonuçları olumlu olarak etkileyecektir.
    DEHB’li çocukların okulda başarılı olabilmesi için hangi faktörler önemlidir? Öğrenme ortamının rolü nedir?
    Okul başarısını ele aldığımızda sadece akademik başarıyı değil okul yaşamının içinde var olan sosyal ilişkileri, çocuğun kendini ifade etme ve empati kurabilme yeteneğini, becerilerini fark ederek yönetebilme arzusunu da mutlaka düşünmek gerekir. Başarı için öğrencinin öğrenme potansiyeli, yetenekleri, kişisel özellikleri, aile ve okul ilişkileri önemli rol oynar. İdeal bir öğrenme ortamının oluşturulması için aile ve öğretmenin rolü oldukça önemlidir. İyi bir öğrenme ortamının oluşturulabilmesi için öncelikle çocuğun en temel ihtiyaçlarının giderilmiş olması gerekir. Temel ihtiyaçların karşılanmasının ardından destekleyici ve cesaretlendirici ebeveyn tutumları, çocuğun ihtiyaçlarına göre öğrenme gereksinimlerini karşılayan bir öğretmen, öğretmeni tarafından kabul görmek, sevilmek çocukların öğrenme ortamı için olmazsa olmaz ihtiyaçlardır.
    Sosyal ve duygusal becerilerin akademik başarı üzerindeki etkisi nedir? Bu becerileri geliştirmek için neler yapılabilir?
    Sosyal duygusal öğrenme becerileri öz-farkındalık, sosyal farkındalık, öz-yönetim, ilişki kurma becerisi ve sorumlu karar verme becerileridir. Araştırmalar gösteriyor ki öğrencilerin içinde bulundukları duygusal durum ve sosyal ortamın niteliği öğrenme süreçlerine etki ediyor. Yapılan çalışmalarda sosyal duygusal öğrenme becerilerinin akademik tutum ve davranışları pozitif yönde etkilediği öğrenmeye engel olabilecek davranışları azalttığı gösterilmiştir. Bu becerileri geliştirebilmek için çocuğun güçlü özelliklerini fark etmek ve onun da bu özelliklerinin farkında olması için destek olmak, sosyal beceriler konusunda desteklemek, bunu yaparken küçük adımlara bölerek, farklı örnekler ile tekrar ederek ve geri bildirim vererek öğretmek, öğrenme ortamında rekabeti en az seviyeye indirmek, daha çok iş birliğini öne çıkarmak, çocukların bir arada çalışabilecekleri birbirlerinden öğrenebilecekleri fırsatlar yaratmak gerekmektedir.

Yorumlar

0 yorumlar