Ankara Life Dergisi

DİJİTAL DÜNYADA SANATIN YERİ

Başarılı ressam Dilek Yalçın, kentin en sevilen yayını Ankara Life dergisine konuk oldu. Dijital dünyada sanatın yeri, pandemi sürecinin sanata etkileri ve uluslararası ilişkilerde sanatın önemi hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Sohbetimizin satır başlarını siz sevgili okurlarımızla paylaşıyoruz:

-Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kariyeriniz hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?

Ankara’da doğdum, büyüdüm. Televizyonda haber sunarak ve muhabirlikle başladığım kariyerime, ressam olarak devam ediyorum. Kandinsky der ki, “ içinizde sanat aşkı varsa, 30’unuza kadar tutabilirsiniz kendinizi, sonrasında patlar.. Ya üretime geçersiniz ya da tutkulu bir koleksiyoner yahut eleştirmen olursunuz.” Bende ilki sirayet etti. Sanat ve resim hep vardı hayatımda. İngiliz dili ve Edebiyatı , sonra uluslararası ilişkiler okurken ve televizyonda çalışırken dahi resim kulüpleri, seçmeli dersler, kurslar.. vakit ayırabildiğim ölçüde içinde oluyordum.

-Pandemi döneminden sanat nasıl etkilendi, bu süreçte kendine nasıl bir yer edindi?

Pandemiyle beraber sanırım sanatın bir lüks tüketim metası değil; temel hatta ve hatta acil ihtiyaç olabileceği gerçeği su yüzüne çıktı. Çünkü hepimizin evlerine, tek başına odalara kapandığı zamanlardan geçerken, ne banka hesaplarımız, ne alışveriş, ne de muazzam kariyer planları umurumuzda olmadı. Yarını bile göremediğimiz, görünmeyen bir varlığın her an sizi öte aleme taşıyabileceği distopik filmlere yakışır olayların içinden geçerken, bir de baktık dinlemediğimiz kadar müzik dinliyor, yeni filmler keşfediyor, ressamların hayatını okuyor, sanal sergiler geziyoruz. Sanattan medet umuyoruz.. Çünkü sanat umut, çünkü sanat motivasyon demek. Bu süreci atlatmış değiliz; tehlike devam ediyor ama gözlemlediği şu ki, sanat belli bir ivme kazanırken, sanatçının da değeri artmış. Dilerim daha da güzel gelişmeler olur bu anlamda.

-Uluslararası ilişkilerde sanatın yeri ve önemi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Sanat o kadar fonksiyonlu ve faydalı bir mecra ki, ne yazık ki sadece kişisel hayatlarımızda değil, ülke olarak da ona yeterince değer vermiyor ve haliyle karşılığını alamıyoruz. Sanat, özellikle Batılı ülkelerde uluslararası ilişkilerde yumuşak güç olarak kullanılır. Kolonyal dönemlerde, İngiltere , ABD , Fransa gibi ülkeler, büyükelçilerini sanatçılardan seçiyor ya da onlara sanat eğitimi aldırarak sanatçı unvanı atfederek görev yerlerine tayin ediyordu. Neden? Çünkü sanatçı, savaşçı ve fetheden kuvvetler gelmeden, o coğrafyanın halkını kültürel ve kalbi olarak fethetme , ortamı yumuşatma yetisine ve yetkisine sahipti. Nitekim başarılı da oluyorlardı. Bunu hala yapıyorlar. Kültürel emperyalizm dediğimiz olgu, sanatın her dalı üzerinden yürütülüyor. Devletlerin birbiri üzerindeki güçleri kültürel olarak da hangisinin kültürü baskınsa bir diğeri üzerinde, ona göre ölçülür. Bilin bakalım günümüzdeki en güçlü ülke hangisi? Tabi ki American Dream adı altında pazarlanan Amerikan kültürü, ve ekonomisi, ve her şeyi..

Diğer yandan Çin’e bakalım: ekonomisinden önce kültürünün yükselişini izlemedik mi? Made in China etiketiyle, bir çok kültürel ürün dünyaya sunulurken, artık Çin ekonomisi de güçlü bir ülke olarak 21.yüzyılın yükseleni oldu.

Yani sanat sadece estetik kaygılar güden bir olgunun ötesinde…Dilerim ülkece bu yönünü de keşfeder ve istifade ederiz.

-Teknoloji çağında yaşıyoruz. Haliyle, her şey gibi sanat da dijital dünyaya dahil ediliyor. Dijital ortamdaki sergilerle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Nasıl ki modernizmle beraber gelen makineleşme, insan ruhunu söndürdü ve kendine yabancılaştırdı; dijitalleşmenin de ironik bir şekilde bütün dünyayı birbirine bir tıkla yakınlaştırırken, bir çok değer ve ilişki ağından da uzaklaştırdığını düşünüyorum.

O yüzden şahsi fikrim, özellikle resim sanatının pentür olarak kalması ama gelin görün ki dijitalleşmeye kayıtsız kalmak da mümkün değil. Bir kere talep oluyor. Şuan yeni bir  sanat alıcısı  profiliyle karşı karşıyayız: dijital para birimli sanat alıcısı.

Bu da NFT ( non fungible token ) yani eşsiz dijital  eşsiz varlık kavramını ortaya çıkardı. Yani reelde olduğu gibi, nasıl bir sanat eseri eşsizse, dijital ortamda sanatçının imzasını taşıyan eser de eşsiz ve sanatsal değeri olan bir ürün olabiliyor. Bu sanatçı için yeni bir alan ve piyasa demek , evet çok avantajlı görünüyor ama sanat için aynı şeyi söyleyebilir miyiz bilmiyorum.

Talepler doğrultusunda ben de NFT ürettim. Tuvalimden ve gerçeklikten kopmadan, somut olarak ürettiğim bir işimi, dijital ortamda taratarak, ilgili sitede sergiliyorum.

Sanat ve sanatçının dijital dünyada var olma serüvenini ben de heyecanla takip ediyor olacağım.

Yorumlar

0 yorumlar