Ankara Life Dergisi

DİŞ SIKMA-BRUKSİZM

Toplumun büyük bir kısmının farkında olmadan diş gıcırdatma veya sıkma eğiliminde olduğu birçok bilimsel kaynakta ve yayında gösteriliyor. Hastalarımızın büyük bir kısmının farkında olmamaları sebebi ile şikayetçi olmadıkları bu durumun, oluşturacağı sıkıntıların önüne geçebilmek için erken tanının konabilmesi çok büyük önem taşıyor. Diş sıkma ve gıcırdatma ile alakalı duyacağınız bilimsel terim bruksizmdir ve bu yazıda bruksizm terimini sıklıkla kullanacağım.
Diş hekimliğinde çok uzun yıllardır gündemde olan ‘’koruyucu hekimlik’’ söz konusu olduğunda, florid kullanımı ve bireysel ağız hijyeni alışkanlıkları kazanılması gibi önerilerimizle hastalarımızı bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz. Ancak artık bu konunun daha büyük çerçeveden ele alınması gerekiyor. Diş hekimlerinin muayene sırasında bruksizme bağlı oluşabilecek ağız içi bulgulara hassas bir dikkat göstermesi, koruyucu hekimlik adına çok önemli bir adım olacaktır.
Bruksizm, çiğneme sisteminde birçok soruna yol açabilir. Bu sorunlar, dişlerde aşınmalar, kırıklar, diş hassasiyetleri, çiğneme kası problemleri ve çene eklemini içeren hastalıklardır. Bruksizm uzun veya kısa dönemde, çiğneme sisteminde bu sorunların biri veya birkaçına sebep olabilir, hastada ağrı ve/veya fonksiyon kaybına neden olabilir veya olmayabilir. Her kişinin meydana gelen değişikliklere adaptasyon süresi ve adaptasyon eşiği farklıdır. Değişikliğin bir sorun haline gelmesi için kişinin adaptasyon eşiğini aşması gerekir. Bu nedenle ağrı ve fonksiyon kaybının oluşması her hastada benzer şekilde ilerlemeyebilir.
Bireyde diş sıkmaya bağlı anormal diş aşınmaları oluşabilir. Bu aşınmaların sebebi dişlerin normalde alacağı kuvvetten çok daha fazlasını kısa sürede alıyor olmasıdır. En başta buna bağlı diş hassasiyetleri görülebilir. Bazen hastalarımız tüm dişlerinde hassasiyet şikâyeti ile gelirler. Bu şikayetin nedeni bruksizm gibi bir nedenle dişlerin aşırı yük almaya başlaması kaynaklı aşınmaların başlaması ve/veya kuvvetlerin dişin içindeki sinir ve damar yapısına zarar vermeye başlaması olabilir. Bazen ise kişi bu kuvvetlere adapte olur ve herhangi bir rahatsızlık olmaz. Bu durumda ancak diş hekimleri dişlerde gördükleri aşınmalar ve çiğneme kasları muayenesi ile bruksizm teşhisini koyabilir. Çoğunlukla hastalar en başta bunun farkında değilken sonrasında farkına varırlar.
Diş sıkma teşhisi başta konulmadığında problem ilerleyerek kişinin adaptasyon eşiğinin üstüne çıkabilir. İleri düzeyde kişinin çiğneme kaslarında spazmlar, çok kasılmaya bağlı şiddetli baş ağrıları, sabah uyanınca gerilim tipi baş ağrıları, kulak çınlaması gibi sorunlar görmeye başlayabiliriz. Bazen çene eklemlerinde sesler, ağız açma zorlukları, ısırırken ağrı, kulak ağrısı, eklem içi basınç artışına bağlı ağrılar ve hareket kısıtlılıkları görebiliriz. Problem ileri düzeye ulaştığında tedavi daha kompleks ve uzun solukludur. Bu tedavilerle ilgili gelecek sayıda bir yazım olacak.
Diş gıcırdatma ve/veya sıkma sorunu olan hastalarda olayın süresi ve şiddeti tespit edilemediğinden erken dönemde tanıyı koymak oldukça zor olabilir. Çünkü olayla ilgili kontrol edilemeyen oldukça fazla değişken vardır. Bu değişkenleri anlayabilmek ve buna göre tedavi geliştirmek üzere birçok bilimsel çalışma yapılmış, ancak hala kesin bir yol tariflenememiştir. Bununla birlikte uzun süre takip edilen ve gerektiği durumlarda uygun koruyucu veya girişimsel işlemlerin yapıldığı hastaların büyük kısmının hiçbir profesyonelle görüşmeyen hastalara göre daha az sorunla karşılaştığı görülmüştür.
Bruksizmin olası nedenlerine bakacak olursak, çenelerin ve dişlerin yapısal farklılıkları dolayısıyla görülen morfolojik değişiklikler bizim ilk baktığımız değişikliklerdir. Morfoloji, doğuştan farklı olabilir veya yapılan diş tedavileri ile değişebilir. Ağıza devamlı olarak alınan yabancı maddeler de morfolojide değişikliklere neden olabilir.
Bruksizmin olası nedenlerinden ikinci sırada psikososyal faktörler gelir. Bunlar yaşanan anksiyete, yüksek stres seviyesi, bastırılmış öfke, agresif veya hiperaktif kişilik tipi gibi faktörlerdir. Bu hala bilimsel olarak tartışmalı bir konu olsa da birçok çalışma stresli bireylerde gündüz ve gece diş sıkma, gıcırdatma gibi parafonksiyonel (fonksiyonel olmayan) aktivitelerin daha fazla olduğunu göstermiştir.
Birçok nörolojik hastalık veya travma nedeniyle oluşan nörolojik bozukluk da bruksizmin nedenlerinden biri olabilir. Birçok nörolojik hastalıkla bağlantısı olabilen uyku kalitesi de burada altı çizilmesi gereken bir konu. Uyku kalitesi kötü olan hastalarda gece diş gıcırdatma meylinin çok daha fazla olduğu gösterilmiş.
Bruksizmin kaynağı araştırılırken, merkezi sinir sisteminden kaynaklı olduğu düşünülmüştür. Down sendromu, epilepsi, Parkinson hastalığı gibi merkezi sinir sistemini etkileyen nörolojik ve psikiyatrik hastalıklarda bruksizmin meydana geldiği gösterilmiştir. Çok sayıda bilimsel yayında alkol, kafein, sigara, çeşitli hastalıklarda kullanılan ilaçların yan etkisinin bruksizme neden olduğu belirtilmiştir.
Nedenler arasında belirtilmesi gereken en önemli etkenlerden biri de genetik yatkınlıktır. Gece diş sıkan bireylerin %20-50’sinin dişlerini sıkan aile bireyleri olduğu görülmüştür. Vücudun bütününü etkileyen bazı hastalıkların da bruksizmi etkileyebileceğini belirten bilimsel yayınlar da vardır. Bu hastalıklar, bağırsak parazitleri varlığı, beslenme yetersizliği, hormonal hastalıklar ve alerjik durumlardır, ancak bu hastalıkların hangi mekanizma ile bruksizme neden olduğu henüz açıklanamamıştır.
Bruksizm ile yapılan çalışmalar, toplumun %5-96’sı arasında geniş bir aralıkta görülme sıklığı olduğunu göstermektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar ile diş hekimlerinin bu konuda daha bilgili olması kaynaklı görülme ve teşhis sıklığı artmaktadır. Çocuklarda da diş sıkma ve gece diş gıcırdatma problemleri sıklıkla anne babalar tarafından bildirilmekte ve endişeye sebep olmaktadır. Çocuklarda genellikle bu durum zararlı değildir, erişkin dönemde bruksizme dönüşmeyecektir ve zamanla çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçebileceği bilimsel olarak belirtilmiştir.

Yorumlar

0 yorumlar