Ankara Life Dergisi

“Tohum Toprağa, Engelli Topluma Emanettir!”

Bir hayat düşünün ki, şimdi bile yer yer yapmakta zorlandığınız günlük işleri bir, hatta belki daha fazla uzvunuz olmadan yapmak durumundasınız. Bunu bir engel olarak görmeyip ağır bir yükü omuzlarına alarak insanlığa umut ışığı olan, varlıklı olmayı, zengin olmanın üzerinde bir değer olarak ifade eden Veysel Celiloğlu ile Engelsiz Dünya Cafe ve projeleri üzerine konuştuk.

Veysel Bey, Engelsiz Dünya Cafe nasıl kuruldu?
Türkiye’de 12 milyon engellimiz var. Bu durumdan aileleriyle birlikte 20 milyon kişi etkileniyor. Ben %94 bedensel engelliyim. Tek kol, tek bacağım var ve belden aşağımda protez kullanıyorum. 15 yıl özel sektörde çalıştıktan sonra devletin engellilere verdiği hakla emekli oldum. Emeklilik birikimimle ve eşimin desteğiyle engelli kardeşlerimizin önündeki engelin kalkmasına, topluma kazandırılmalarına ve hayata tutunmalarına vesile olmak ve kızlarıma güzel bir gelecek sağlamak için Engelsiz Dünya Cafe’yi açtım.

Biraz burayı tanıyalım…
Engelsiz Dünya Cafe, %94 engelli girişimci tarafından sosyal sorumluluk projesi kapsamında açılmış ilk ve tek kafedir. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve İŞKUR ile Bedensel Engelli Personel istihdamı için çalışmamız var. Ama şu ana kadar bedensel engelli olup ta çalışabilecek personel bulunamadı. Bunun dışında 3 tane personel istihdamımız var. Ben burada balık yiyen değil, balık tutan olmanın mücadelesini veriyorum. Hazır balığı herkes yer önemli olan balık tutan olmaktır. Bu noktada toplumun desteğine ihtiyacımız var.

Toplumdan nasıl bir destek bekliyorsunuz?
Burası aynı zamanda Engelsiz Dünya Kültür ve Turizm Derneği. 7 kişiyle çıktığımız yolda şu anda 15 kişiyiz. İlk faaliyetimiz sol bacağı diz altından kesik ve sağ topuğunda sorun olan bir amcamızı üyelik aidatlarından sağladığımız gelirle protezine kavuşturmak. Ayrıca kafemize kütüphane kurmak istiyoruz. Engelli bireylerimizin ihtiyacını giderebileceği engelli tuvaleti yapmak istiyoruz. Bunun için destek gerekiyor. Tohum toprağa, engelli topluma emanettir.

Toplumumuz duyarlılık gösterip toplantılarını, özel günlerini, buluşmalarını, etkinliklerini burada düzenleyerek bize destek olursa eksiklerimizi giderip, engelli bireylerimizin önündeki engelleri aşmak istiyoruz. Unutmayalım ki bugün engelliler için yaptıklarınız aslında kendiniz içindir.

Projenizin amacı ve hedefleri neler?
Bu kafeyi açmak kadar sürdürebilmek de bir başarıdır. Emeklemeden yürüyemezsiniz, yürüyemeden koşamazsınız. Ben emeklemeyi burayı açmak, yürümeyi burayı işletmek, koşmayı da kazanmak olarak görüyorum. Bu işletme ayakta durursa, kazanırsa engelli kardeşlerimiz kazanacak ve kazanan Türkiye olacak. Ben güçlü Türkiye için, üreten Türkiye için girişimci oldum.

Projemizin özünde, kazanmaya başladıktan sonra cironun %3’lük kısmını engelliler yararına bütçelendirip engelli kardeşlerimize ortez-protez veya tekerlekli sandalye sağlayarak onların önündeki engelleri aşmak var. Benim en büyük ödülüm bir engellimizi yatağından kurtarıp tekerlekli sandalyeye kavuşturduğumuzda ya da koltuk değnekli engellimizin ortez-protezini yaptırarak koltuk değneklerinden kurtardığımızda gözlerinde oluşan parıltıyı görmek.

Bu yüzden işletmemi ayakta tutmak, sonra kazanmak, kazandığımı da engelli kardeşlerimle paylaşmak istiyorum çünkü hayat paylaşınca güzel.

Engelli bireylerin günlük hayatlarının zor olduğu aşikâr. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Benim hayat felsefeme göre engel fizikte değil, yürektedir. Ben hayatı engelli görüyorum. Toplumun biz engellilere acıyarak bakması canımızı acıtır. Biz engelliler acınacak durumda değiliz sadece desteğe ihtiyacımız var. Düne kadar sokağa çıkamıyorduk, engellilere engelli demiyorlardı, özürlü diyorlardı.

Özürlü çok itici, onur kırıcı bir kelime. Fakat şu anda engelliler rahatlıkla sokağa çıkıp sosyal aktivitelere katılabiliyor. Önemli olan toplumun hassasiyetini ve engelli alanlarına olan farkındalığını arttırarak beyinlerdeki engelleri aşabilmek.

Yorumlar

0 yorumlar