Ankara Life Dergisi

‘Her Hastamı Kitap Gibi Okurum!’

Şehrin marka yayını Ankara Life Dergisi ekibi, Nöroloji Uzmanı Doktor Fatma Akkan’a konuk oldu. Fatma Akkan; Nöralterapi, Hipnoterapi, Kişilik Bozukluğu ve İmge Terapisi’nin yanı sıra pek çok konuya hitap eden yönü ile de sosyal mecralarda adından oldukça söz ettiren bir isim. Biz de Ankara Life Dergisi ekibi olarak kendisine merak ettiklerimizi sorduk.

Fatma Hanım öncelikle sizi tanıyalım. Nöroloji Uzmanı Doktor Fatma Akkan kimdir?
1970 yılında ailemin ilk ve tek kızı olarak Elazığ’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Elazığ’da bitirdim ve 1988 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanarak memleketten uçtum. Hayatımın toplamda 23 yılı yeşil Bursa’da geçti. 2003 yılında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümü’nü kazanarak Edirne yolculuğum başlamış oldu. Hayatımın mesleki olarak en zorlu, bir o kadar da en huzurlu 5 yılını ’Avrupa’ dediğimiz bu nadide şehirde yaşadım. 2008 senesinde nöroloji uzmanı oldum ve ‘Haydi Kars’a gidiyorsun.’ dediler. Hipokrat yemini etmiştim, memleketimin her köşesinde çalışmalıydım, ancak 10 yaşındaki canparemi Edirne’de bırakıp gitmek biraz zor oldu. 2 yıl boyunca her gün yüzlerce hasta muayene ettim, onları dinledim ve yurdumun bu köşesini de tanıma fırsatı yakaladım. Büyük küçük demeden birçok epilepsi hastasına takip ve tedavide bulundum, böylece Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde almış olduğum ‘Çocuk Nörolojisi ve Epilepsi’ eğitimimi pekiştirme ve uygulama alanım oldu. Asla unutamayacağım dostluklarım ve torunlarıma anlatacağım anılar biriktirdim. Öyle ki ağlayarak gittiğim bu Serhat şehrimizden yine ağlayarak ayrıldım. Yıl 2010 ve ben yeniden Bursa’daydım. Bu kez nöroloji uzmanı olarak Medical Park Hastanesi’ne başladım. İlk kez televizyon canlı yayına dair deneyimlerimi ve ‘Ünlü Doktor’ olma deneyimimi orada yaşadım. Bir nörolog olarak, özelikle baş ağrısı ile gelen hastalarıma ilaç tedavisi veriyordum ancak birçok hastam; ‘Ben depresyon ilacı ya da ağrı kesici kullanmak istemiyorum.’ diyerek elimi kolumu bağlıyordu. Hatta; ‘Elimde sihirli değneğim olsa da size dokunsam.’ diyordum. İşte bu noktada görünmez bir el bana dokundu ve yolum Nöralterapi ile kesişti. Doçent Doktor Turgay Altınbilek ile tanışarak mesleki hayatımda bir dönüm noktası yaşadım. Bedenin bir bütün olduğunu anatomi derslerinde öğrenmiştik, fakat hastalıkları bölgesel ya da branşlara göre değerlendiriyorduk. İşte Bütüncül Tıp ile olan yolculuğum böylece başlamış oldu. Yıl 2015 ve ben Ankara’ya geldim. Cumhurbaşkanlığı’nda Nöroloji Uzmanı olarak büyük bir gururla göreve başladım. 5,5 yıl boyunca ülkeme bu kurumda hizmet ettim. Bütüncül Tıp ile olan yolculuğuma, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde aldığım 5 aylık bir eğitim sonunda Hipnoterapi Tedavisi’ni ekledim. 2021 senesi Şubat ayında kendi muayenehanemi açmak üzere Cumhurbaşkanlığı’ndan emekli oldum, ancak hep unuttuğumuz bir şey var ki, planları biz yaparız bunun haricinde bir de uygulatıcı vardır. Bu kez yolum Ankara Özel Güven Hastanesi ile kesişti. 2021-2022 yılları arasında Güven Hastanesi Evde Bakım Merkezi Koordinatörü olarak çalıştım. Aynı zamanda Güven Çayyolu Kampüsü’nde Nöralterapi ve Hipnoterapi yaparak poliklinik hizmeti verdim. Bu arada eğitimlerime Regresyon Terapisi (Bilinçaltı temizliği), İmge Terapi ve EFT (duygulardan özgürleşme tekniği) uygulamalarını da ekledim. 2022 yılı Eylül ayında hayalim olan muayenehanemi Ankara’da açtım. Bursa, Edirne, Kars, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok ilde, özel ve kamu hastanelerinde vermiş olduğum hizmetler neticesinde ülkemin her kültüründen insanı tanıma ve analiz etme fırsatım oldu. Her hastamı bir kitap gibi okudum ve dinledim. Onlardan edindiğim deneyim ve aldığım dualar sayesinde şimdi bu noktadayım. Böylece 1988 yılında başladığım Tıp Fakültesi eğitimi ve ardından gelen uzmanlık eğitimim ile öğrenmiş olduğum Batı Tıbbı ve 2014 yılından beri almış olduğum Tamamlayıcı Tıp Uygulaması alanındaki eğitimlerimle, batı ve doğu tıbbını sentezleyerek hastalarımı bütüncül tıp anlayışıyla şifalandırmaya çalışmaktayım.

Fatoş ile tanışma hikayenizi öğrenebilir miyiz? Nöroloji bölümü haricinde cinsellik, kişilik bozukluğu gibi konuları da ele alıyorsunuz, neden farklı alanlarda da bilgilendirme yapıyorsunuz?
Özel bir hastanede yeni işe başladığımda, işe başlama hediyesi olarak bir gün kocaman bir paket geldi. Açtığımda ise içinden Fatoş çıktı. Bu bebeği yapan erkek kardeşimin eşiydi. Onun adı da Fatoş, benim adım Fatma ama özel hayatımda herkes bana da Fatoş der. Bundan dolayı bebeğin yakalığına ‘Dr. Fatoş’ yazısını yerleştirmiş. Çok duygulandım, hayatımda ilk kez böyle bir hediye aldığım için bunu sosyal medyada da kullanmak istedim. Onun adı Meraklı Fatoş, bana sürekli bir şeyler soruyor ben de cevaplıyorum. Başka alanlar hakkında bilgilendirme yapmamın sebebine gelecek olursak; nörolog olmama rağmen 2014 yılından beri doğu tıbbı ile ilgilenmekteyim. Bundan dolayı Nöralterapi, Hipnoterapi, Bilinçaltı Temizliği yapmaktayım. Tıp eğitimi sırasında 9 aylık bir süre kadar zorunlu olarak psikiyatri eğitimi alıyorsunuz. Bu yüzden yıllarca özel hastanelerde çalışırken Nöropsikiyatr olarak görev aldım. Bana gelen hastalarımda genel olarak şöyle bir izlenim elde ettim; cinsellik konuşulmayan bir durum, keza kişilik bozuklukları da öyle. Doktorla bile konuşulamadığı gördüm, bazen cevap almakta zorlandığım anlar yaşadım. Örnek verecek olursam; bazen hasta ‘Başım ağrıyor, nöbet geçiriyorum, felç geçirdim.’ gibi şikayetler ile geliyor. Bunun temelinde ise konuşulmayan ilişkiler yatmakta. İlişkilerde yapılan hataların çoğu nedeni; partnerimizde yer alan kişilik bozukluğundan kaynaklanıyor. Çözüme kavuşmak için ise; ‘Bir ilişkiyi nasıl yönetebiliriz?’ sorusuna cevap alabilmektir. Karşı tarafı elbette değiştiremeyiz benim yaptığım; insanların hem iş hem de özel yaşantılarında zarar görmeden ilişkilerini nasıl yönetebileceklerini öğretmeye çalışmak. Bunun adı Yaşam Koçluğu değil yılların tecrübesi olduğu gerçeğidir, her hastamı kitap gibi okurum. Neye ihtiyaçları olduğunu onlar sormadan ben cevap veriyorum.

Fatma Hanım anlıyoruz ki sosyal mecralarda farkındalık yaratmak için böyle bir projeye başlamışsınız. Peki geri dönütler ne yönde oldu?
Genellikle kadın hastalarım mutsuz bir halde eşiyle ilgili sıkıntılarla geliyor, hatta o kadar ümitsiz geliyorlar ki; ‘Hocam eşimi nasıl değiştireceğiz? O değişemez.’ diye. Önemli olan onu değiştirmek değil diyorum, kimseyi değiştiremeyiz. Türkiye’nin birçok ilinde görev aldığım için kültürleri biliyorum, bunları biliyor olmak çok önemli. Her kültürde bir tek bakış açısı modelini bir insanda uygulayamazsınız. Herkesin yaşı, cinsiyeti, kültürü ve inanışlarıyla bakış açısı gelişir ve farklılık gösterir. Gün içerisinde yüzlerce kişiyle iletişim halindeyiz, o yüzden farkındalığımızı, algımızı geliştirirsek kişilerden etkilenmemeyi başarabilirsek işte o zaman hayattaki tüm ilişkilerimiz iyileşme sağlar. Ben de bunu baz alarak ilerlemeyi tercih ediyorum. Geri dönütlerimde ise; hastalarımdan çoğunlukla; ‘Geçen gün şu yaptığıma eşim kızmadı ya da iş yerimde arkadaşlarımla aramdaki sıkıntı geçti.’ gibi cümleler duyuyorum. O zaman anlıyorsunuz ki bakış açınızı değiştirdiğiniz zaman, her şey bir anda çözüme ulaşıyor.

Bu terapileri uygularken en çok zorlandığınız bir konu var mıydı?
Bana gelen hastalarım arasında en çok narsist kişilik bozukluğu olanlarla sıkıntı yaşadım, çünkü onlar bir iki seans sonrasında gelmiyorlar. Bu tip insanlarda iç görü olmadığından farkındalık yoktur. Kişinin terapi alabilmesi için kendisi gelmesi gerekiyor, yani yaşantısında yolunda gitmeyen durumları kendisi fark etmesi gerekiyor. Biri elinden tutup zorla getimişse çözüme kavuşma olmuyor. Bu yüzden farkındalığı olmayan kişilere maalesef hiçbir şey yapamıyorum.

Yorumlar

0 yorumlar