Ankara Life Dergisi

Hukukta Arabuluculuk Süreci

“İyi bir arabulucunun öncelikle arabuluculuğu hakettiği ciddiyet ve özenle disiplin içinde yürütmesi, kendisini sürekli geliştirmesi, gerek beden dili, sözlü ve sözsüz iletişim teknikleri konusunda gerek müzakere teknikleri konusunda ve gerekse mevzuatta yapılan/yapılacak değişiklikler konusunda her daim çalışması gerekmektedir.”

“Uluslararası alanda ise “Singapur Konvansiyonu” ülkemiz tarafından imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir.”

Ankara’nın tanınmış ve başarılı avukatlarından Av. Arabulucu Meltem Temurer ile son dönemlerin en çok konuşulan konularından biri ‘Arabuluculuk’ üzerine gerçekleştirdiğimiz röportajımız sizlerle. İyi okumalar dileriz.

Meltem Hanım öncelikle temel sorularımızdan birkaçını yönlendirerek röportajımıza başlamak istiyorum. Arabulucuların görevi nedir? Kimler arabulucu olabilir, şartları nelerdir?
Arabulucunun görevi; tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları barışçıl yollarla çözmelerini sağlamak için çeşitli müzakere teknikleri uygulamak, bu yolla toplumsal barışın tesisine katkı sağlamaktır. Hukuk Fakültesi mezunu olup, meslekte 5 yıl kıdeme sahip, kasten işlenmiş bir suçtan ceza almamış, Adalet Bakanlığı’nın açmış olduğu sınavda başarılı olmuş T.C vatandaşları arabulucu olabilir.

Peki hangi davalar arabuluculuk kapsamındadır? Kişiler ne zaman arabulucuya başvurur?
Bu sorunuzu dava şartı arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk olmak üzere ikiye ayırarak cevaplamak istiyorum.
Şu anda işçi- işveren uyuşmazlıkları, ticari davaların pek çoğu ve tüketici uyuşmazlıklarının bir kısmı için dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur. 7.Yargı Paketiyle kira ilişkisinden, ortaklığın giderilmesinden ve komşuluk haklarından kaynaklı uyuşmazlıklar da dava şartı olarak kabul edilmiştir. Taşınmazın devrine ve taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar ise ihtiyari arabuluculuğa elverişli hale getirilmiştir.
Taraflar kişisel yolla çözemedikleri bir hukuki uyuşmazlıkları olduğunda arabulucuya başvurmak suretiyle profesyonel bir destek almak istiyorlar. Arabulucu olarak bizim görevimiz taraflara diledikleri müzakere alanını açabilmek , onları dinlemek ve belki de konuya başka açılardan bakmalarını sağlamak. Belki de kazan-kazan yoluyla yargıya intikal etmeden tabiri caizse tatlıya bağlamak.

Meltem Hanım diyelim ki başarılı bir arabuluculuktan sonra taraflardan biri anlaşmaya uymadı, bunun için nasıl bir süreç izleniyor?
Arabuluculuk müzakerelerinin sonunda arabulucu, taraflar ve/veya vekilleri tarafından imzalanan tutanaklar icra edilebilirlik şerhi alınmasından sonra mahkeme ilamı niteliğinde belge hükmüne kavuşuyor. Yani taraflardan biri taahhüdünü yerine getirmezse ilamlı icra takibi ile karşı karşıya kalıyor.

Arabuluculuk alanında tarafsızlık çok önemli bir kriter, siz bunu nasıl başarıyorsunuz? Ülkemizde tarafsızlığın sağlandığını düşünüyor musunuz?
Arabuluculuğun temel ilkelerinden biri tarafsızlıktır. Elbette bunu sağlamak çok kolay değildir, zira hepimizin hele ki avukatlık mesleğini icra etmiş ve ediyor olan arabulucuların geçmiş tecrübelerinden kendilerinde yer etmiş önyargıları vardır. Biz ilke olarak toplantılarda gerek oturma düzeni gerek taraflara tanınan konuşma süreleri, duruş, tutum ve mesafe olarak ve gerekli durumlarda (taraflardan birinin tanıdık ya da husumetli olunması, taraflardan biri ile bir şekilde daha önce temas kurulmuş olması gibi hallerde) görevi reddetme irademizle, önyargılarımızı bir yana bırakarak, eşitliği sağladığımızı düşünüyoruz. Ülkemizde de arabulucuların tarafsızlığı sağlamak adına büyük gayretleri olduğunu söyleyebilirim.

Sizin de arabuluculuk eğitimi verdiğinizi biliyoruz. Siz bu eğitimlerde hangi noktalar üzerinde duruyorsunuz? İyi bir arabulucunun sahip olması gereken özellikleri nelerdir?
Biz eğitimlerimizde elbette başta arabuluculuğun temel ilkeleri, müzakere teknikleri, çatışma çözme teknikleri, arabulucunun görev ve yetkileri, arabuluculuk usulü gibi pek çok profesyonel donanımı kazandırmaya çalışmaktayız. Ancak bence iyi bir arabulucunun öncelikle arabuluculuğu hakettiği ciddiyet ve özenle disiplin içinde yürütmesi, kendisini sürekli geliştirmesi, gerek beden dili, sözlü ve sözsüz iletişim teknikleri konusunda gerek müzakere teknikleri konusunda ve gerekse mevzuatta yapılan/yapılacak değişiklikler konusunda her daim çalışması gerekmektedir.

Arabuluculuk kurumunun Türkiye’deki konumunu ve geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu anlamda dünyadaki duruma kıyasla nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz?
Elbette her yeni kurum gibi arabuluculukta bir kabul sürecinden geçti. Arabuluculuğun mevzuat düzeyinde atılan/ atılacak gerekli adımlarla yerleşmesi ve hakettiği yeri bulması mümkündür. Türkiye’de arabuluculuğun önemli bir gelişim gösterdiğini, bulunduğumuz noktada umut verici olduğunu düşünüyorum. Arabuluculuğun bu işe gönül vermiş kişiler tarafından, profesyonelce yapılması arabuluculuk kültürünün yerleşmesinde çok önemlidir. Ancak bu şekilde Türkiye’deki ulusal konularda olan arabuluculuk kurumu gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşabilir. Uluslararası alanda ise “Singapur Konvansiyonu” ülkemiz tarafından imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir. Böylelikle yabancılık unsuru taşıyan hususlarda arabuluculuk anlaşması imzalanarak tanıma veya tenfiz kararı gerekmeden, sadece icra edilebilirlik şerhi alınarak, uluslararası geçerlilik taşıyacak anlaşmalar yapmak mümkündür. Bu hususta ülkemiz Singapur Konvansiyonu’nu imzalayarak pek çok ülkenin arabuluculuk konusunda önüne geçmiş bulunmaktadır.

Yorumlar

0 yorumlar