Ankara Life Dergisi

Hukukun Özgün Yüzü!

“En önemli misyonumuz; işimizi doğru şekilde yapmak ve kendimizi geliştirmek.”

Ankara’nın köklü hukuk danışmanlarından biri olan Özgün Hukuk Danışmanlık, 2007 yılında kurularak geniş bir hizmet yelpazesi ile alanında oldukça başarılı işlere imza atıyor. Uzman danışman kadrosu ve sektörde öncü kişi ve kuruluşlarla oluşturduğu güçlü müvekkil ağıyla dikkat çeken firma, ulusal ve uluslararası hukuki ve finansal gelişmeleri yakından takip ederek müvekkillerinin ihtiyaçlarına etkin çözümler sunmayı amaçlıyor. Ofis içi eğitim çalışmalarına ve kişisel gelişime önem vererek uzmanlık alanında güncel kalmayı ve sürekli gelişmeyi amaç edinen Özgün Hukuk Danışmanlık, insan faktörüne odaklanmanın yanı sıra müvekkillerine en yüksek kalitede hizmet sunabilmek için özveriyle çalışmakta. Biz de şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi olarak kendilerini ziyaret ettik, gündemdeki konular üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Spor hukuku, dopingle mücadele, e-spor ve gayrimenkul alanlarına yönelik sorularımızla ilgili ilginç detaylar öğrendik. İyi okumalar dileriz.

Röportaj: Hatice Şeyma Basut

Özgün Hukuk ve Danışmanlık olarak birçok çalışmada etkili rol oynuyorsunuz. Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

Özgün Hukuk ve Danışmanlık olarak 2007 yılından beri hukukun hemen her alanında hem bireysel hem de kurumsal müvekkillerimize en etkin ve profesyonel hukuk hizmeti sunmak üzere 4 avukat 4 stajyer avukat ve 1 ofis personelinden oluşan uzman ekibimizle birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ofisimizde çalışan herkesin mesleki gelişimine önem veriyoruz. En önemli misyonumuz olan işimizi doğru şekilde yapmak ve kendimizi geliştirmek için sürekli çalışıyoruz.

Avukatlık mesleğinin ne gibi zorlukları var, bahsedebilir misiniz?

Öncelikle eğer bu işi Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerde yapmak istiyorsanız başlangıçta çok zorlu bir sürecin genç meslektaşlarımızı beklediğini belirtmek isterim. Hem iş bulmak hem de müvekkil portföyü sağlamak anlamında genç meslektaşlarımız doğal olarak bir hayli zorlanıyorlar. Ülkemizde aktif çalışan avukat sayısının fazlalığı ve büyükşehirlerde çalışmaya talebin yoğun olması sebebiyle de nitelikli işlerin dağılımı konusunda genç meslektaşlarımız mağdur olabiliyor. Bu meslekte yıllardan beri çalıştığımız, bize güvenen ve işini emanet eden müvekkil portföyümüzün bulunması sebebiyle iş potansiyeline ilişkin herhangi bir sorun yaşamamaktayız ancak biraz önce bahsettiğim gibi meslekte yeni olanlar için bu sorunlar maalesef artarak devam etmekte. Bunun yanında en önemli sorunlardan biri de vatandaşların avukatlık mesleği hakkındaki doğru olmayan düşünceleridir. Vatandaşlar; avukatları müvekkilleriyle özdeşleştirip dosyanın tarafı gibi görüyorlar ancak bu yanlış bir değerlendirme, avukatın görevi başta müvekkilinin olmak üzere hak ve hukukun gereğini sağlamak, adaleti yerine getirmektir. Geçen günlerde Şanlıurfa’da stajyer bir meslektaşımızın başına gelenleri duymuşsunuzdur. Kendisi haciz yerinde saldırıya uğradı ve bu saldırı sonucunda ayağı kırıldı. Maalesef bu gibi davranışların kaynağı da vatandaşın avukatı dosyanın tarafı veya hasımı olarak görmesidir. Biz avukatlar hiçbir dosyanın tarafı değiliz. Biz yalnızca müvekkillerimizi temsil eder, talepleri doğrultusunda hukuken ulaşılmak istenen sonucu elde etmeye çalışırız.

Web sitenizde yaptığımız incelemede özellikle ‘Spor Hukuku’ alanında çalıştığınızı gözlemledik. Spor Hukuku alanındaki uzmanlığınız ve deneyiminiz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Spor Hukuku oldukça kendine has, spesifik olarak tabir edilebileceğimiz, birçok hukuk prensibini ve hukuk alanını içinde barındıran bir alan.  Biz de Özgün Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak diğer işlerimizin yanında Spor Hukuku alanında da çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu alanda faaliyet göstermemizin başlıca nedeni belki de hem benim hem de ofis arkadaşlarımızın en az bir spor dalına ilgisi olması, sevmesidir. Keza Türkiye’nin on yıllardır futbola olan tutkusu ve voleybola gün geçtikte artan bir ilgisinin olduğu malumunuzdur. Özgün Hukuk olarak bizde sporcular, spor kulüpleri, menajerler, kulüp yöneticileri ve bununla sınırlı olmamak üzere sporun tüm süjeleri ile çalışırken hem keyif alıyor hem de yıllardır süregelen tecrübemizi geliştirmeye özen gösteriyoruz.

Sporcular, kulüpler veya diğer spor kuruluşları ile çalışırken nasıl bir danışmanlık hizmeti sunuyorsunuz? Müvekkil ile olan ilişkileri nasıl yürütüyorsunuz?

Bir önceki soruda da değindiğim gibi Spor Hukuku; diğer birçok hukuk alanını içinde barındıran bir alan. Dolayısıyla farklı alanlardan birçok soru ve sorunla karşılaşabiliyoruz. Bunun için de uzman ekibimizle beraber önümüze gelen sorulara çözüm bulmak için gerekirse karşılıklı olarak tartışıyor ve konuyu analiz ediyoruz. Uyuşmazlık söz konusu ise bu alan kendisine özgü uyuşmazlık çözüm metotlarını da bünyesinde barındırmakta. Örnek vermek gerekirse; futbola ilişkin parasal uyuşmazlıkların çözümü için Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde Uyuşmazlık Çözüm Kurulu dediğimiz bir birim mevcut veya dopingle ilgili süreçlerin yönetimi için Dopingle Mücadele Ajansı faaliyet göstermekte. Dolayısıyla sporla ilgili bir problemi yöneteceğimiz zaman öncelikle kişinin veya kuruluşun sorununu analiz ediyor, çözümün hangi hukuk dalıyla ilgili olduğunu, çözümün hangi mahkemede veya merciinde aranacağını ve uyuşmazlığa hangi hukuk kurallarının uygulanacağını belirliyor, buna göre yasal aksiyonlarımızı hazırlıyoruz. Takdir edersiniz ki hukukla ilgili problemler çözüldükçe çözüme ulaşan müvekkilleriniz sizi diğer kişilere önermekte ve referans olmaktadır. Dolayısıyla her gün yeni bir futbolcuyla veya kulüp yetkilisi ile tanışmamız da doğal karşılanmakta ve işlerimiz kendiliğinden gelişip müvekkil portföyümüz de oluşmakta.

Sporcu transfer işlemleri ve transfer anlaşmazlıkları konusundaki hukuki süreçleri açıklayabilir misiniz? Transfer dönemlerinde yaşanan hukuki sorunlara nasıl yaklaşmak gerekir?

Sporcu transferi sürecinde en önemli husus öncelikle kulüplerin belirlenen şartlarda mutabık kalmasıdır. Kulüpler sözleşme şartlarında mutabık kaldıktan sonra avukatlar olarak biz devreye girmekteyiz. Biz de bize aktarıldığı şekliyle üzerinde anlaşma sağlanan şartları en iyi şekilde sözleşme formatına çevirerek muhtemel uyuşmazlıkların önüne geçmek adına kulüpleri koruyucu hükümlere yer vermekteyiz. Tüm bunlara rağmen sizin de ifade ettiğiniz gibi kulüpler arasında uyuşmazlıklar çıkabilmektedir. Gerek yurt içi transfer gerekse yurt dışı transferde anlaşmaların ne şekilde tanzim edileceği büyük önem arz etmektedir. Futbol için konuşmak gerekir ise yabancılık unsuru içeren bir transfer sürecinde uyuşmazlıklar FIFA veya eğer anlaşma varsa CAS nezdinde çözüme bağlanmaktadır. FIFA nezdinde bir uyuşmazlık çıkma ihtimali varsa FIFA düzenlemelerini çok iyi bilmeniz ve analiz edebilmeniz gerekmektedir. FIFA öncelikle kendi düzenlemelerine sonrasında ise İsviçre Kanunlarına göre söz konusu uyuşmazlıklarda karar verir. Dolayısıyla bu yasal düzenlemelere hâkim olmak gerekiyor. Yurt içindeki uyuşmazlıklar ise Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde veya mahkeme yoluyla çözüme bağlanmaktadır. Bu sefer de yine TFF’nin düzenleyici kuralları ve ülkemizde yürürlükte olan Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyuşmazlığın esasına uygulanacak hukuk kuralları olacağından bu halde de ilgili kanun ve düzenlemelere göre anlaşmalarınızı tanzim etmeniz gerekecektir. Özgün Hukuk olarak biz; TFF ve FIFA’nın sporun düzenleyici organları olması, yerel mahkeme sürecine kıyasla çok daha hızlı olması ve bu kuruluşların futbolu mahkemelere nazaran çok daha iyi bilen kuruluşlar olması sebebiyle uyuşmazlıkların yine TFF ve FIFA nezdinde çözülmesini tercih ediyoruz.

Dopingle mücadele konusunda hukuki süreçler hakkında bilgi verebilir misiniz? Sporcuların dopingle mücadele süreçlerindeki hakları nelerdir?

Dopingle mücadele konusunu, spor hukukunun içinde tamamen kendine has başka bir alan olarak nitelendirebiliriz. Bu konuda Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA); tüm dünya genelinde yetkili kuruluş olup doping kontrollerinin de tarafınca yapıldığı merciidir. WADA’nın Türkiye temsilciliği de ülkemizde Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu ismi ile faaliyet göstermekte olup Türkiye’de yapılan tüm doping kontrolleri ve doping süreçlerinin bu kuruluş tarafından yürütüldüğünü söyleyebiliriz. Bu kuruluş aynı ceza yargılamasında olduğu gibi savcılık makamının haiz olduğu yetkilere sahiptir. Aynı zamanda sporcuları sürekli denetleme, sporculardan kan örneği alma, gerekirse sporcuların derhal Komisyon tarafından belirtilen yerde hazır olmasını talep etme gibi yetkileri de bulunmaktadır. Hazır bulunmasını talep ettiği sporcudan kan örneği aldıktan sonra yasaklı maddeye rastlanması halinde derhal sporcunun bağlı olduğu federasyona bildirimde bulunma hakkı da saklı olup sporcu hakkında tüm doping süreci de Komisyon tarafından yürütülmektedir. Komisyon öncelikle sporcuyla “anlaşma” yolunu tercih etmektedir ancak anlaşmanın sağlanamaması durumunda sporcu, bağlı bulunduğu ilgili federasyona sevk edilmekte ve disiplin süreci başlamaktadır. Sporcunun bağlı bulunduğu federasyona göre ilgili federasyonun disiplin kurulu tarafından tüm hukuki süreç yürütülmekte ve sporcu hakkında karar verilmektedir. Sporcu tarafından, ilgili karara karşı tahkim kuruluna başvurulursa yapılacak olan incelemeye göre hakkında verilen hak mahrumiyeti, ceza verilmesine yer olmadığı gibi kararlar kesinleşecektir. Hukukun her alanında olduğu gibi dopingle mücadele sürecinde de sporcunun kendisini savunma, savunurken bir avukattan destek alma, delillerini toplama ve bildirme hakları mevcuttur. Özellikle adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama sürecinin yürütülebilmesi için bu süreçte bir avukattan destek alınması da oldukça önemli. Biz de birçok sporcuya bu hukuki süreçte destek verdik ve vermeye devam ediyoruz.

Spor Hukuku alanında son dönemdeki önemli gelişmeler nelerdir? Sektördeki yeni yasal düzenlemeler veya kararlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Günümüzde spor camiasının ve spor süjelerinin en çok üzerinde durduğu ve tartıştığı konu Türkiye’de yakın zamanda yürürlüğe giren 7405 sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunudur. Söz konusu kanunla beraber kulüplerin özel statüye tabi olmaya başlaması gibi mevzuatta birçok değişiklik yapıldı. Eski dönemde sadece futbol kulüpleri için şirket statüsüne haiz olma hali mümkünken şimdi tüm spor kulüpleri için şirketleşmenin mümkün olması bu değişikliklere verebileceğimiz örneklerden biri. Aynı şekilde yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin de yeni düzenlemeler geldi, artık yöneticiler; kulübü yönetirken fiillerinde kusurları bulunması halinde dönemlerinde oluşan zarardan sorumlu olacaklar. Bu ve bunun gibi çok önemli değişiklikler yapıldı. Ülkemizdeki tüm federasyonlar bu kanunu uygulamaya başladı demek doğru olmaz ancak biz Özgün Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak danışmalığını yaptığımız tüm spor kulüplerine yeni düzenlemeye uyum sağlamak için gerekli kriterleri anlattık ve çalışmalarımızı bu yenilikler doğrultusunda yürüttük. İlerleyen günlerde söz konusu kanunun uygulama alanının yaygınlaşmasıyla beraber konu daha sağlam temellere oturtulacaktır diye düşünüyoruz. Futbolda ise en önemli gelişmelerden biri 2023 yılında gelen menajerlik düzenlemeleri. FIFA; ülkemizde ve dünyada kendini menajer olarak tanıtan binlerce kişi olmasına rağmen bu kişilerin menajerlikten kaynaklı fiilleri sebebiyle herhangi bir yaptırıma veya düzenlemeye tabi olmaması sebebiyle Futbol Menajerleri ile Çalışma Düzenlemeleri yayımladı ve menajerlik mesleğini icra etmek için ilgili sınavda başarılı olma zorunluluğu getirdi. Türkiye Futbol Federasyonu da yakın zamanda bu düzenlemelere uygun olarak Futbol Menajerleri ile Çalışma Talimatını güncelledi. Avrupa’da ise duruma yaklaşım daha farklı; Almanya ve İspanya gibi ülkeler tarafından FIFA’ya karşı dava açıldı ve bu düzenlemelerin belirli maddeleri askıya alındı. Ülkemizde de sanıyorum Fenerbahçe’nin bu konuda bir başvurusu oldu ve TFF de kendi yönetmeliğinin bazı maddelerini iptal etti. Şu anda futbolda dünya çapında en çok tartışılan meselelerden biri bu, biz de yakından takip ediyoruz.

E-spor alanındaki hukuki konular hakkında ne söyleyebilirsiniz? Geleneksel spor hukuku ile e-spor hukuku arasındaki farklar nelerdir?

E-spor internet üzerinden oynanan bilgisayar oyunlarına dayalı bir spor dalıdır. E-spor hukukunun ise, e-spor faaliyetlerinin ve e-spor süjelerinin arasındaki hukuki ilişkilerin düzenlemesidir. E-spor hukuku, spor hukuku altında değerlendirilebilecek yeni ve özgün bir hukuk dalı olduğunu söyleyebiliriz. E-spor hukuku, henüz gelişmekte olan bir hukuk alanı olduğu için ne yazık ki ülkemizde ve dünyada henüz yeterli düzenleme veya yönetmelik bulunmamaktadır. Dolayısıyla, e-spor hukuku ile ilgili sorunlar ve çözümler konusunda net bir görüş oluşturmak zordur. Ancak, e-spor hukuku alanında çalışan meslektaşlarımız gibi biz de e-spor oyuncularının, kulüplerin, federasyonların, sponsorların, yayıncıların ve diğer e-spor süjelerinin haklarını korumak ve e-spor faaliyetlerinin hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamak için çeşitli hizmetler sunmaktayız. Geleneksel spor hukuku ve e-spor hukuku arasındaki temel farklardan bahsetmek gerekirse, geleneksel spor hukuku, fiziksel aktivite gerektiren ve belirli kurallar çerçevesinde yapılan spor faaliyetlerini ve spor süjeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen bir hukuk dalıdırE-spor hukuku ise, genellikle internet üzerinden takım halinde ya da bireysel olarak oynanan bilgisayar oyunlarını ve e-spor süjeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen yeni bir spor hukuku alt dalıdır. Geleneksel spor hukuku, ulusal ve uluslararası spor federasyonları, spor kulüpleri, sporcular, antrenörler, hakemler, menajerler, taraftarlar, medya, sponsorlar gibi çok sayıda aktörü kapsarken e-spor hukuku ise, e-spor federasyonları, e-spor kulüpleri, e-spor oyuncuları, e-spor antrenörleri, e-spor hakemleri, e-spor menajerleri, e-spor izleyicileri, e-spor yayıncıları, e-spor oyun geliştiricileri, e-spor platformları, e-spor sponsorları gibi daha yeni ve özgün aktörleri kapsamaktadır.

Gündemi meşgul eden bir diğer konu ise sporda şiddet… Bu konu hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Geçmiş dönemlerden beri maalesef özellikle futbolda şiddet ve düzensizlik olayları yaşanmaya devam ediyor. Biz de çoğu insan gibi sporun amacının insanları birbirine kenetlemek, eğlendirirken aynı zamanda rekabet duygusunu da yaşatmak olması gerektiğini düşünüyoruz. Tabii bu gibi beklentiler varken sporcuya, hakeme veya herhangi bir spor süjesine karşı şiddete tanık olmak bizi de şaşırtıyor. 2011 tarihinde Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine dair kanun yürürlüğe girdi. Ancak kanun 2011 yılından beri yürürlükte olsa da hala caydırıcılık noktasında eksik kalıyor ve maalesef olayların önüne geçilemiyor. Federasyonlar kendi spor süjelerine yani sporculara, antrenörlere veya kulüp personellerine caydırıcı cezalar verebilse de seyirci arasında vukuu bulan olaylarda yaptırımlar yetersiz kalıyor bu sebeple kanunun eksik konuları da kapsayacak şekilde gelişime açık olduğunu düşünüyoruz.

Tapu işlemleri ve mülkiyet hakları konusunda gayrimenkul hukuku avukatlarının rolü nedir? Tapu devir süreçleri ve mülkiyet haklarının korunması konularında neler yapılır?

Gayrimenkul devri dediğimiz işlem çok sık gerçekleştirilen ve aslında pek de karmaşık olmayan bir süreç bizler için, tapu devir süreci ilk olarak, alıcı ve satıcı arasında noter huzurunda düzenlenen bir satış sözleşmesi ile başlarlar. Tarafların tapu devir işlemleri için gerekli belgelerle birlikte Tapu Sicil Müdürlüğü’ne de başvuru yapmaları gerekir. Bu aşamada, vergi ve harç ödemeleri gerçekleştirilir ve yeni tapu alıcının adına tescillenmiş olur. Tabii bütün bu süreçleri bir gayrimenkul hukukunda uzman bir avukattan destek almadan gerçekleştirmek bazen zor olabilir. Gayrimenkul hukuku avukatları, tapu işlemleri ve mülkiyet haklarıyla ilgili bir dizi sorumluluğu üstlenirler. Öncelikle, tapu devir süreçlerini yönetirler. Bir satış sözleşmesi oluşturulması, noter onayı ve Tapu Sicil Müdürlüğü’ne başvuru gibi adımları kapsayan bu süreçte, uzmanlar belgelerin uygunluğunu denetler ve tapu kaydının hatasız olmasını sağlamaya çalışırlar. Mülkiyet haklarının korunması bağlamında, gayrimenkul hukuku avukatları müvekkillerine danışmanlık yaparlar. Mülkiyet sahiplerine, mülkiyet sigortası yaptırmalarını ve olası risklere karşı önlem almalarını önerirler. Ayrıca, tapu kaydında çıkabilecek herhangi bir anlaşmazlık durumunda, avukatlar müvekkillerini temsil ederek hukuki çözümler sunarlar. Bu süreçlerin yanı sıra anlaşmazlık durumlarında arabuluculuk, tahkim veya ilgili mahkemede dava sürecinin yönetilmesi gibi yöntemlerle müvekkillerine rehberlik ederler. Tabii bu süreçleri doğru yönetebilmek adına mülkiyetle ilgili karmaşık süreçleri anlamak ve müvekkillerini yasal olarak korumak için kapsamlı bir bilgi ve deneyime sahip olmanızın da önemini vurgulamak gerekiyor. Şunu da önemle belirtmek gerekir; gayrimenkul satış sözleşmesi veya gayrimenkul satış vaatleriyle ilgili vatandaşlarımızda doğru olmayan bir algı mevcut. Muhatap şirket ne kadar kurumsal olursa olsun, alıcı ve satıcı arasındaki vaat veya satış sözleşmesi ne kadar detaylı olursa olsun gayrimenkullere ilişkin sözleşmeler noter huzurunda yapılmadıkça tapu iptal ve tescil davası açılamıyor ancak alacak hakkı iddia edilebiliyor. Tabii her somut olaya göre davaya yaklaşım değişmekte ise de müvekkillerimize gayrimenkule ilişkin sözleşme yaparlarken noter huzurunda yapmalarını öneriyoruz.

Emlak alım-satım işlemleri sürecindeki hukuki prosedürler nelerdir? Alıcı ve satıcıları korumak adına hangi önlemler alınmalıdır?

Gayrimenkul alım veya satımı çok dikkatli ve titiz bir planlama gerektiren önemli bir mali karardır. Bu süreç her ne kadar ülkemizde herkes tarafından yürütülmeye çalışılsa ve basitmiş gibi bir algı yaratılsa da profesyonel olarak destek alınmadığında taraflar açısından geri dönüşü olmayan hukuki sorunlara neden olabilir. Gayrimenkul alım veya satımı sırasında izlenecek yol, bir dizi hukuki prosedürü içermektedir. Asıl amaç; taraflar arasında sağlıklı bir ilişki kurmak, her iki tarafın da haklarının korunmasını sağlayabilmektir. Bu süreçteki temel hukuki adımlar; sözleşme hazırlığı, tapu işlemleri, tapu ve ecrimisil bedeli kontrolü, gayrimenkulün değerinin belirlenmesi, yasal durumunun tespiti, belediye izinlerinin kontrolü, vergiye ilişkin süreç takibi ve son olarak uyuşmazlıkların çözümü olarak sıralanabilir. Tarafların korunması adına sürecin hukuki sınırlar çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir.

Gayrimenkul almadan veya satmadan önce tapu kayıtlarının doğruluğunun tespitini sağlamak adına, Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’nden tapu bilgilerinin detaylı bir şekilde sorgulanması gerekmektedir. Eş zamanlı olarak, ecrimisil bedeli kontrolü yapılması, gayrimenkulün değerinin belirlenmesi, fiziki ve altyapı durumunun incelenmesi bu hususlarda ekspertize başvurulması da önem arz etmektedir. Ayrıca, gayrimenkulün yasal durumunun ve belediye izinlerinin kontrolünün gerçekleştirilmesi ve vergiye ilişkin takibin yapılması kritiktir. Doğması muhtemel sorunların da önüne geçmek adına alım veya satıma ilişkin sözleşmenin detaylı bir şekilde ve eksiksiz hazırlanmalıdır. Tüm bunlara ek, taraflar arasında çıkabilecek muhtemel uyuşmazlıkların hukuk kurullarından destek alınarak çözülmesi gerekmektedir. Emlak alım-satımında sorunsuz bir süreç için tüm bu aşamaların her biri, müvekkillerimizin haklarını korumak adına Özgün Hukuk olarak tarafımızca titizlikle takip edilmektedir.

Türk hukukunda emlak vergileri ve harçları konusunda gayrimenkul hukukunda uzman avukatların rolü nedir? Müvekkillere vergi avantajları sağlamak amacıyla hangi stratejiler kullanılır?

Gayrimenkul hukuku avukatlarının emlak vergileri ve harçları konusundaki rolü çok yönlüdür. Öncelikle, müvekkillerin sahip oldukları gayrimenkuller üzerindeki vergi yükümlülüklerini detaylı bir şekilde analiz ederiz. Bu, mevcut yasal düzenlemelere uygun şekilde vergi avantajları elde etmeleri için kilit bir adımdır. Ayrıca, güncel vergi mevzuatını takip ederek müvekkillerimizi değişen düzenlemeler konusunda bilgilendiririz. Tapu işlemleri sırasında da müvekkillerimize yüklenecekleri vergi yükümlülüğünün optimizasyonu konusunda danışmanlık sağlarız. Vergi indirimleri, muafiyetler veya teşvikler gibi avantajları değerlendirerek müvekkillerimizin durumuna uygun olanı tespit eder ve müvekkillerin bu avantajlardan en iyi şekilde faydalanmasına yardımcı oluruz. Bunlarla birlikte emlak vergisi ve harçlarıyla ilgili doğabilecek ihtilaflar durumunda da hukuki destek sunarız. Müvekkillerimize vergi avantajları sağlamak için ilk olarak, sahip oldukları gayrimenkuller için geçerli vergi indirimleri ve teşvikleri düzenli olarak takip etmelerini öneririz. Biz Özgün Hukuk olarak emlak vergisi indirimlerinden yararlanma konusunda müvekkillerimize rehberlik ederek müvekkillerimizin hem mevcut vergi yükümlülükleri konusunda bilinçli olmalarını sağlamak, hem de potansiyel vergi avantajlarından en iyi şekilde faydalanmaları için onlara rehberlik etmeye gayret ediyoruz.

Gayrimenkul hukukunda etik ilkeler ve profesyonel etik standartlar hakkında nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?

Gayrimenkul hukukunda taraflar arasında adil uygulamaları sağlamak ve adaletli bir dengenin kurulabilmesi adına temel etik prensipler çerçevesinde hareket etmek gerekmektedir. Bu bağlamda, Özgün Hukuk ve Danışmalık Bürosu olarak bizim profesyonel yaklaşımımız; şeffaflık, hesap verilebilirlik, dürüstlük ve en önemlisi de müvekkil odaklılık ilkelerine dayanmaktadır. Müvekkillerimizle açık iletişim kurmak ve onlara tarafsız bir perspektif sunmak öncelik haline getirdiğimiz bir uygulamadır. Tüm bunların asıl amacı, müvekkil güvenini sağlayabilmektir.  Taraflar arasında güvenin sağlanması, uzun vadeli iş ilişkilerinin temelini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda kurduğumuz ilişkilerde açık ve net olmak, müvekkillerimizi süreç boyunca bilgilendirmek, muhtemel tüm risklere karşı hazırlıklı olmalarını sağlamak bizim için kritik bir öneme sahiptir. Benimsediğimiz bu ilkeler vazgeçilmez ve avukat olarak gayrimenkul hukukundan bağımsız olarak bir çeşit yol gösterici ve rehber niteliğini haizdir.

Yorumlar

0 yorumlar