Ankara Life Dergisi

İsimsiz Vosvos ile Haftasonu

Bilen bilir… Vosvos aşkı da vosvos ruhu da bir başkadır. Bir Vosvos’u kalbinizin tam ortasına koyduysanız ve yolda giderken karşılaştığınızda her defasında heyecanlanıyor, yüzünüz gülüyorsa eğer bu aşk sizi sarıp sarmalamıştır. Bununla kalıyor mu zannediyorsunuz? Hayır, yanılıyorsunuz. Bu aşkla yanıp tutuşan bir grubun içinde buluyorsunuz kendinizi ve kocaman bir aileniz oluyor…

Esasında Volkwagen Beetle’dır kendisi. Biz ona ‘Vosvos’ ya da ‘tosbağa’ diyoruz. Bakmayın böyle şirin durduğuna. Aslında bizim şirin tosbağa, Hitler’in Ferdinand Porsche ‘dan 2 yetişkin ve 3 çocuk taşıyabilen aynı zamanda da 3 silahlı askeri taşıyabilen bir araba üretmesini istemesiyle hayata geçmiş bir savaş arabası.

Motoru önde olmadığından herhangi bir darbede zarar görmeyecek ve hedefe her şekilde gidecekti. Nitekim öyle de oldu. Sonrasında Porsche, ‘’savaş suçlusu’’ olarak Fransa’da tutuklandı.

Her şey 1945’ten sonra başladı desek yeridir. İşte bizim şirin Tosbağa bu tarihten sonra yapılan geliştirmeleriyle birlikte barış ve sevgi elçisi olarak karşımıza çıktı.
Gerek renkleri, gerek görüntüsüyle gören her insanın kalbine taht kuran Vosvos, hala insanların ona duyduğu aşkla yollarda yürümeye devam ediyor. Hatta derler ki; ‘’Vosvos’un ruhu vardır, siz onunla konuşursanız konuşur, sizi dinler hatta cevap bile verir. Yeter ki dilinden anlayın.’’ Ben gerçekten buna inanıyorum.

Bir de nereye giderseniz gidin, Vosvos’unuzla bir yardım ihtiyacınızda hangi şehirde olursanız olun yanınızda mutlaka bir Vosvos’çu beliriyor.

Ben şimdi bunları size neden anlattım? Çünkü biz İsim’SİZ’ Vosvos grubu ile Hirfanlı Barajı’nın yanında bulunan Raif Abi’nin Yeri’nde çok güzel bir hafta sonu geçirdik. Öyle bir ailenin içine girdik ki, bize kim olduğumuz nereden geldiğimiz sorulmadı, merak edilmedi. Tek ortak noktamız kesinlikle Vosvos aşkıydı.

Peki, biz ne yaptık?
Öncelikle Cuma akşamından toplandık, yola koyulduk. Tabi ki peşpeşe gidiyoruz, tüm Vosvos’lar ardı ardına… Çok ilginçtir, insanlar bir Vosvos grubu gördüğünde hiçbir şekilde Vosvosların arasına girmiyor ve onlar geçene kadar da izliyorlar. El sallayan mı dersiniz, şaşıran mı dersiniz… İnsanların yüzlerinde güller açıyor desem yeridir.

Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Raif Abi’nin Yeri’ne varıyoruz. Karnımızı bir güzel doyurduktan sonra çadırlarımızı kurmaya başlıyoruz. Herkeste bir heyecan tabi. Kamp ruhu da, yardımlaşma da gözden kaçmıyor. Söylemeden geçemeyeceğim Raif Abi’nin yaptığı balık da, tereyağlı soslu kerevit de parmaklarımızı yememize neden oldu.

Sabah kalktık, çadırımızı açtık, karşımızda müthiş bir manzara… Oksijeni içinize bir defa çektiğinizde emin olun Ankara’ya dönmek istemiyorsunuz. Sonrasında hep beraber, sohbetlerle, kahkahalarla yapılan müthiş bir kahvaltı…

Tanımadığınız insanlarla bile yıllardır tanışıyormuş gibi hissediyorsunuz, öyle güzel bir ruh. Kahvaltı, çay faslı derken İsim’SİZ’ Vosvos grubunun çok güzel bir etkinliğine şahit oluyorsunuz. Her buluşmada herkes bir hediye getiriyor ve çekilişle birbirlerine hediye ediyorlar. Bir Vosvos aşığı olarak tabi ki bana da Vosvos hediye eden Nevin Ablama ve Murat Abime teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Ayrıca İsim’SİZ’ Vosvos grubunun çekilişinde Vosvos’un bana çıkması çok da tesadüf değildi bence 🙂 İsim’SİZ’ Vosvos’lara da buradan tekrar teşekkür ediyorum.

Bu güzel grubun içinde emin olun zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Bir bakmışsınız akşam olmuş. Sabah tutulan balıklar sofrada, herkes yine hep beraber masa etrafında güzel bir yemek yedik.
Kampın olmazsa olmazı ateştir ya, tabi ki onu da yaktık. Orada kendinizi bir göl kenarında değil de bir deniz kenarında hissediyorsunuz, şaşırmayın 🙂 Gölün etrafı bildiğiniz kum, biraz yukarı çıktığınızda ağaçlık alan…

Daha ne ister ki insan, cennettesiniz çünkü. Düşünün, İç Anadolu’dasınız, burnunuza gelen hafif bir yosun kokusu, ateş çevresinde arkadaşlarınızla toplanmışsınız, sohbet ederek, şarkılar söyleyerek harika bir akşam geçiriyorsunuz. Müthiş değil mi?

Sonrasında aslında dört duvar arasında bir yatakta yatmaktansa daha keyifli olduğunu anladığım çadırlarımıza dönüp o güzel havada uyuduk. Sabah bir kalktık ki, Raif Abi ve ailesi yine harikalar yaratmış. Güneşli bir hava, göz doyuran bir sofra, karşımızda göl, ağaçlar içinde en lezzetli kahvaltıyı burada yapmışızdır diyebilirim.

Sabah yola çıkmayı planlarken oradan ayrılamayıp geri dönme planımızı akşam üstüne erteledik.

Aslında bize kalsa günlerce orada kalırdık ama malum mesai 🙂 Akşam üstü her şeyimizi toplayıp arabalarımıza yerleştirdik. Sıra sıra dizildik yine yola. Arkada güneş batarken bomboş arazi ortasında rengarenk Vosvosların ahenkle dans edişini görmeniz gerekiyor. Fotoğraflarımızı çektik, anılarımızı koyduk cebe. Ankara’ya dönerken de gelenek bozulmasın diye bir de Tuz Gölü’ne uğradık.

Sonuç olarak çok güzel bir hafta sonu geçirdik. Bizi davet eden İsim’SİZ’ Vosvos grubuna, yemekleriyle bizi kendimizden geçiren ve dönüş yolunda bize eşlik eden Raif Abi’ye, lezzetli kahvaltılıkları, turşuları, yoğurtları kendi yapan Raif Abi’nin eşine çok teşekkür ediyoruz. Bir dahakine görüşmek üzere…

Yorumlar

0 yorumlar