Ankara Life Dergisi

İyi Bir Yazar Olarak Anılmak En Büyük Arzum!

Kalemiyle sihirli dokunuşlarda bulunarak adından sıkça söz ettiren Deniz Kural, şehrin en çok okunan yayını Ankara Life dergisine konuk oldu. Yazarlığına dair değerli ipuçlarını bizimle paylaştı. Edebiyat dünyamıza sunduğu “Mai” serisiyle tanıdığımız Kural, şimdi de yeraltı edebiyatı ve romantik türlerde iki muhteşem romanla okuyucularının karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yazma serüvenini annesinin sanata olan sevgisi ve teşvikiyle şekillendiren Deniz Kural, küçük yaşlardan itibaren edindiği deneyimlerle hayal gücünü zenginleştirdiğini dile getirdi. Türk destanlarından ilham alarak kurguladığı hikayelerinde mitolojik motiflere sıkça yer veren yazar, genç okuyucuların yerli değerlerimize olan ilgisini artırmayı hedefliyor. Deniz Kural’ın kalemindeki büyüye kapılanlar, her satırında yeni bir dünyanın kapılarını aralayacak. Kendine özgü üslubuyla okuyucularını adeta büyüleyen Kural, minimalist anlatımıyla hayal dünyalarını sınırların ötesine taşıyor. Keyifli geçen röportajımız sizlerle, iyi okumalar dileriz.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz, Deniz Kural kimdir?
18 Temmuz 1990 doğumluyum. Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimlerinden mezun oldum. Yüksek mühendisim ve şu an mühendislik yapıyorum. Mai serisinin ilk iki kitabını yazdım ve serinin beş kitaptan oluşmasını tasarlıyorum. Lakin serinin net olarak kaç kitaptan oluşacağını önümüzdeki süreç gösterecek. Bir cinayet-bulmaca türünde film senaryosu yazdım. Ek olarak kısa film senaryosu yazıp çektim ve Ak Bank Kısa Film Festivaline katıldım. Ayrıca şu an basılmamış bir tane yeraltı edebiyatı türünde ve bir de romantik türde yazmış olduğum iki romanım daha var.

Yazma serüveniniz nasıl başladı, bu süreçten bahseder misiniz?
Annem sanatın her alanıyla ilgiliydi. Bu yüzden küçükken beni sık sık kitapçılara, konserlere, sinemaya ve tiyatroya götürürdü. Üstelik bir kitabı bitirdiğimde ya da sinema filminden çıktığımızda benimle uzun sohbetler ederdi. Annem, bana “Karakterleri nasıl buldun? Sence hatalılar mıydı? Okuduğun veya izlediğin filmden ne dersler çıkardın? Sonunu sevdin mi?” gibi sorular sorardı. Böylece hayal gücüm gelişti ve sinema ile kitaplar benim için vazgeçilmez oldu. İlkokulda yazmaya başladım. Beynimin içinde dönen sahneleri yazmanın beni rahatlattığını keşfettim. Lise, üniversite ve derslerin yoğunluğu derken yazmayı bırakmıştım ama hayal gücüm asla durmuyordu.
Üniversitede fakültem bir ormanın eteklerinde deniz kenarındaydı. Ormanın bittiği ve denizin başladığı sıfır noktasındaydım. Vahşi doğa ile baş başaydım ve hayal gücüm beni asla yalnız bırakmıyordu. Kafamda karakterler oluşturuyor ve onlarla ilgili sahneleri gözümün önüne getiriyordum. Bu yetmezmiş gibi ara ara sanki bir tiyatro sahnesinde tek kişilik oyun oynar gibi kafamın içindeki sahneleri canlandırıyordum. Yine canlandırmaları yaptığım anlardan birinde yazmaya yeniden başlamam gerektiğini ve kafamın içindeki karakterleri insanlarla tanıştırmam gerektiğini hissettim. Böylece Mai serisini kurguladım ve yazmaya başladım.

Kitapların içeriğinde ağırlıklı olarak feyz aldığınız kaynaklar var mı, varsa nelerdir?
Dünyada var olan tüm efsaneleri hayranlıkla okuyor ve inceliyorum. Bilimin de her geçen gün ilerlemesi ve çoğu efsaneyi bilimin ışığı ile aydınlatması bana inanılmaz büyüleyici geliyor. Tüm bunları takip ederken ise hayal gücüm yeni hikayeler ve efsaneler yazıyor, bazı teoriler üretiyor. Sanırım feyz aldığım en önemli şeyler bilimsel çalışmalar ve efsaneler. Mai’yi yazarken de Türk destanlarından feyz aldım. Mai serisinin ikinci kitabı olan Yedinci Konsey’in içeriğinde ve kapağında da Türk destanlarında adı geçen İtbarak var. Hikayelerimde ve romanlarımda özellikle kendi destanlarımızdaki mitolojik canlıları kullanmayı seviyorum çünkü gençlerin bizim destanlarımızın zenginliğini görmesini istiyorum. Ayrıca Mai serisinde adı geçen birçok silah ve çelik de Türklerin tarihte kullandığı malzemeler.
İnanın tarih okumaları yaparken bile birçok olay hayal gücümü tetikliyor. Ben de bu tetiklemeleri kullanarak oluşturduğum kurgular sayesinde insanlarda merak uyandırmak ve onları araştırmaya yöneltebilecek romanlar yazmak istiyorum.

İlerleyen süreçte kendinizi nerede görmek istersiniz, bu erişime ulaşmak için izlediğiniz bir yol var mı, varsa anlatır mısınız?
Fantastik bir dünya dendiğinde benim idolüm hep Tolkien olmuştur. Onun yanına yaklaşabilmem imkânsız gibi geliyor. O bir dil bilimciydi, askerdi ve birçok olay gördü. Ben ise sadece bir yüksek mühendisim. Belki onun gibi olamam ama en azından kafamın içindeki fantastik dünyaları insanların okumasını istiyorum. İnsanlara farklı bakış açıları sunabilmek ve dünyada bir iz bırakmış olmak istiyorum.
Yazmak çok uzun bir süreç ve insan her cümleden sonra biraz daha iyileşiyor. Bazen kendi yazdıklarımı yeniden okuduğumda beğenmiyor ve tüm cümleyi hatta paragrafı yeniden yazıyorum. Bu yüzden hızlıca gelişmek, iyi bir yazar olarak anılmak en büyük arzum. Yazılarımda en çok kaçındığım şey okuyucuyu yormak. Okuyucuları gereksiz betimlemelerle yormak ve onlara hayal kuracak alan bırakmamak en büyük korkum. Bu yüzden yazarken oldukça sade bir dil kullanıyorum. Hatta örnek vermek isterim. Mai-Mkg5789 kitabımda vahşi doğanın ortasında, ıssız bir yerdeki evi anlatırken fazla ayrıntı vermedim. Sonrasında merakla kitabı okuyan insanlarla konuştum. Onlara evi nasıl hayal ettiklerini sordum. İnanın bazı küçük ayrıntılar dışında hepsi aynı evi anlattı. Bu da benim kendime “Hikâyenin içine derinlemesine girmiş okuyucuları ayrıntıyla boğma ve sadece onların hayal gücünü tetikle, sonuçta hepsi aynı noktada senin istediğin yerde buluşacak. Bekle ve gör” dememi sağladı.
İleride Deniz Kural adı geçtiğinde okuyuculardan “O kadın, o kadar az cümleyle nasıl bu kadar çok hayal ettirebiliyor? İnanılmaz. Okuyucuyu sıkmadan, bıktırmadan, her an merak uyandırarak, gereksiz hiçbir betimlemede bulunmadan yazıyor” cümlelerini duymak istiyorum. Aslında bu cümleleri şu anda da duyuyorum ama ileride daha büyük kitlelerden bu cümleleri duymak beni çok mutlu edecek. Hele bir de büyük yazarlardan bu tarz söylemler duymak çok gurur verici olacaktır.

Yorumlar

0 yorumlar