Ankara Life Dergisi

Kaliteli Yaşlanma Sağlıklı Yaşam Süresini Uzatmak

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın.Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına… Uzak ülkeler çekmeli seni tanımadığın insanlar. Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın.Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu.Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın…

Hayatı kaliteli yaşamayı ne güzel anlatmış Ataol Behramoğlu dizelerinde. Hayatın şarap gibi yıllandıkça güzelleşeceğini umut ederken her günümüzün birbirinden daha iyi geçmesini bekleriz. Türkiye İstatistik Kurumu, 2016 yılında yaptığı araştırmanın sonucuna göre Türkiye’de yaşam süresinin erkeklerde 4.3 yıl, kadınlarda 4.6 yıl uzadığı tespit edilmiş. Bunun üzerine ben de ‘sağlıklı yaşam’ süresini uzatmanın çok önemli olduğunu ve sağlıklı yaşlanma bilincinin oluşturulması gerektiğini, bunun için yapılması gerekenleri sizlerle paylaşmak istedim.

Dünyada farklı ülkelerde yapılan araştırmalara göre, ortalamaya göre daha uzun yaşayan insanların ortak özelliklerinin; hareketli yaşama sahip olmaları, yeterli ve düzenli egzersiz yapmaları, omurga esnekliğiyle birlikte kalbini, kaslarını kuvvetli tutmaları, sağlıklı ve düzenli beslenmeleri, kaliteli uyku uyumaları, stresle başa çıkabilme kabiliyetini artırmaları ve olumlu sosyal ilişkiler kurmaları olarak tespit edilmiş.

Özellikle erkeklerin sağlıklı yaşam tarzı konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini değerli hocamız Canan Karatay da yazılarında şöyle açıklamıştır; “erkeklerin Y kromozomundaki eksiklikten kaynaklı olarak erkekler, kendilerine iyi bakmazlarsa kadınlardan daha kısa yaşayacaklardır.” Bununla birlikte yine yapılan araştırmalarda da kanıtlamıştır ki, uzun ömre sahip olan 100 kişiden yalnızca 4’ü erkektir.

65 yaş ve üzeri olarak kabul edilen yaşlılık, aslında gerçek yaşlılığı tam olarak tarif etmemektedir. Yaşlılık; kişinin fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı yaşam kriterlerine uymaması ve iş yapabilme kapasitesinin düşmesi olarak tanımlanabilir. Yani günlük hayatını rahat bir şekilde geçirebilen ve bir şeyler üreten, örneğin; 80 yaşında bisiklete binebilen biri genç kabul edilirken bunları 40 yaşında yapamayan biri yaşlı olarak tanımlanabilir.

Yaş alma sürecini ve SAĞLIKLI YAŞAM SÜRESİNİ uzatmak mümkün.
Maalesef günümüzde 150 bin saat oturan insan, hareketsizlikle daha da sağlıksız yaşlanıyor. Gençlikten itibaren yeterli ve düzenli egzersiz ile hareketli bir yaşam, fiziksel olarak sizi daha sağlıklı kılıyor. Fiziksel olarak sağlıklı olmak demek; kalbimizin, kas ve sinir sistemimizin güçlü olması ve omurgamızın da esnek olması anlamına gelmektedir. Özellikle yaşlanmanın en çarpıcı bulguları kalp ve beyin ile ilgili olanlarıdır. Kalp ve beyin sinir hücresi harabiyetine bağlı hastalıklar dediğimiz Parkinson, Alzheimer ve benzeri bozukluklar yaşlandıkça ortaya çıkar. Kalp ile ilgili rahatsızlıkların da yaşla birlikte sıklıkla ortaya çıkma nedeni hücre yenilenmesi kısıtlılığıdır. Vücudun diğer dokularında yeniden yapılanma yeteneği daha iyidir.

Gerek kalp ve damarlardan gerekse de beyinde yaşlanmayı ve harabiyeti yaratan faktörler ise en temel olarak serbest radikallerin zararlı etkisidir. Serbest radikallerin vücudumuzdan atılmasını sağlayan en temel şey de yeterli ve düzenli egzersiz, bol harekettir. Bunun için de haftada 2 gün direnç egzersizi ve 3 gün de 40 dakika kardiyo yapmalıyız. Her çalışma sonrasında 10 dakika esneklik çalışmalarına ayırmalıyız. Ayrıca omurga esnekliğini destekleyen pilates ve yoga çalışmalarını deneyimleyebilir ve her gün kendimiz bile nefes çalışmalarını yapabilirsiniz.

Hipokrat’ın da dediği gibi “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” felsefesiyle, vücudun ihtiyacı olan, doğal ve faydalı gıdalarla beslenmeliyiz. Bugün dünyada tokluktan ölenlerin sayısı açlıktan ölenlerden çok daha fazla. Bunun için ilk olarak aç kalabilmeliyiz, yani ‘açlığı’ vücudumuza avantaja çevirmeyi öğretmeliyiz.

Endüstriyel, paketlenmiş, uzun ömürlü gıdalardan, şeker ve sigaradan uzak durmamız en doğrusu olacaktır. Günde en az 8 bardak içine limon sıkılmış su içmek (sabah uyanır uyanmaz dişlerimizi fırçaladıktan sonra 4 bardak ılık yarım limonlu ve 2 tatlı kaşığı elma sirkeli su içmek), bağırsak sağlığına dikkat etmek ve çömelerek tuvaleti yapmak, kefir ve zeytinyağını her gün tüketmek, şeker ve undan uzak durmak, her gece yatmadan sarımsak yutmak, yatmadan en az 3 saat öncesinden protein ve sebze ağırlıklı son öğünü tüketmek ve aç yatmak, alkali beslenmek ve kötü alışkanlıklardan uzak durmak temel dikkat edeceğimiz şeyler olmalıdır. Bunun yanında ‘düzenli ve yeterli egzersiz’ sizi daha sağlıklı ve düzenli beslenmeniz için motive edecek ve iradenizi güçlendirecektir.

Yorumlar

0 yorumlar