Ankara Life Dergisi

Kim Yong Moon

Gelenekselden çağdaşa doğru uzanan seramikler, Macsabal fırınlarında pişiyor

Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Konuk Profesörü Kim Yong Moon, bu sayımızda dergimizin de konuğu…

“2020 yılında pandemiden dolayı 22 Kasım- 3 Aralık tarihleri arasında 10.su  düzenlenecek olan Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Macsabal Odun Pişirimi Sempozyumu ve 2021 yılında Kore ve Çin’de düzenlenecek olan sempozyumlarla Kore-Türkiye ve dünya kültürü, çağdaş seramik sanatıyla bir kez daha buluşacaktır.”

Eğitiminiz ve kısa bir özgeçmişinizle başlayalım isterseniz. Neler yapıyorsunuz ve yaptınız?

-1956 Yılında Kore’nin Osan şehrinde doğdum. 1982’de Kore’deki Hong İk Üniversitesi Seramik Bölümü’nden mezun oldum. 1985 yılında aynı üniversiteden yüksek lisans diploması aldım. 40 yıldır seramik üzerine çalışmaktayım. 1998- 2020 yılları arasında 50’den fazla kişisel sergi açtım ve Kore, Çin ve Türkiye’de, yaratıcısı olduğum Uluslararası Macsabal sempozyumlarını 23 yıldır sürdürmekteyim. “Macsabal İpek Yolu” adlı beş farklı kitabım bulunmaktadır. Birçok ülkede sayısını unuttuğum sempozyum ve sergiye katıldım. 2018 ve 2019 yıllarında ise Ankara’daki Kore Kültür Merkezi ve Hacettepe Üniversitesi GSF Seramik Bölümü tarafından organize edilen, yaratıcısı olduğum Uluslararası Geleneksel ve Fantastik Macsabal Yarışması’nın Başkanıyım. Halen Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nde konuk profesör olarak çalışmaktayım.

Kore kültüründe yaşamın bir parçası olan macsabalı (çanak), 23 yıldır düzenlediğim sempozyumlar ile dünyaya tanıtmaktayım. Macsabal, kelime anlamı olarak günlük yaşamda yeme-içme amacıyla kullanılan el yapımı seramik çanak anlamına gelmektedir. Birbirinden farklı sır kombinasyonları ile sırladığım çanaklarımı (macsaballarımı), parmaklarımla çizdiğim desenlerle sonlandırıp, kendi inşa ettiğim ve 1300 C dereceye çıkabilen fırınlarında pişirmekteyim. Bu özgün fırınlarınlara da “macsabal fırını” adını vermekteyim. Bu fırınların biri, 2010 yılından bu yana çalıştığım Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’ndedir. 2020 yılında pandemiden dolayı 22 Kasım- 3 Aralık tarihleri arasında 10.su düzenlenecek olan Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Macsabal Odun Pişirimi Sempozyumu ve 2021 yılında Kore ve Çin’de düzenlenecek olan sempozyumlarla Kore-Türkiye ve dünya kültürü, çağdaş seramik sanatıyla bir kez daha buluşacaktır.

Son yıllarda seramik karolar üzerine uyguladığım sır çeşitlemeleri ve parmaklarımla çizdiğim desenler üzerine yoğunlaştım. Bu resimler, çok renkli doğa soyutlamalarından oluşmaktadır. Ankara’da Sanat Yapım Galerisi’nde açtığım sergimdeki eserlerimle ise renkli seramik resimlerimin yanında, geleneksel kore kağıtları üzerine siyah mürekkeple uyguladığım, fırça darbeleriyle oluşturulmuş soyut dağ, ağaç, ağaç dalı ve gövdelerinden oluşan biçimler yer almaktaydı. Geçtiğimiz yıl ise hem Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde hem de Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde açtığım iki sergide tornada çektiğim çanaklar (macsaballar) ve elle şekillendirdiğim totemlerin yanında, teması enerji olan renkli akrilik resimlerim, Ankaralı sanatseverlerle buluşmuştur. Bu iki sergide ve Ankara Art Sanat Fuarında, HÜ Devlet Konservatuvarı Tiyatro ve Bale Bölüm Başkanı Doç. Selçuk Göldere ile birlikte farklı konu başlıklarında performanslar gerçekleştirdim.

Kore’den Türkiye’ye uzanan serüveniniz nasıl başladı?

-Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Seramik Bölümü’nden Mutlu Başkaya ve Doğan Özgündoğdu ile Çin’in Shandong Bölgesi’ndeki 2008 Zibo Macsabal Sempozyumu sırasında tanıştım ve ertesi yıl HÜ GSF Seramik Bölümü tarafından misafir hoca olarak davet edildim ve bu serüven başlamış oldu.

Bambaşka bir kültürle yetiştiniz. Türkiye’de yürüttüğünüz çalışmalar ile nasıl bir bağ kuruyorsunuz?

-Kore’de geleneksel seramik dersi aldım ve 40 yıldır geleneksel torna çarkında onggi seramiği ve macsabal üzerine uzmanlaştım. Osan’da ailemden kalan arazimde, 1300 C’ye çıkabilen geleneksel Kore tipi odun pişirimi fırını inşa ettim ve bu tip fırınları her inşa ettiğimde farklı bir yorum kattım. Zaman içinde kendi yorumumu kattığım bu fırınlara “Macsabal Fırınları” adını verdim. Ankara’da bu fırınlardan birini HÜ GSF Seramik Bölümü’ne inşa ettik ve 10 yıldır bu fırında uluslararası üne sahip birçok sanatçının ve bölüm öğrencilerinin, hocaların çağdaş seramik eserleri pişmekte… Yani gelenekselden çağdaşa doğru olan seramik serüvenine bu sayede bir bağ kurmuş oluyorum.

Macsabal sempozyumlarından bahseder misiniz?

Özellikle seramik alanında dünyaca ünlü Uluslararası Macsabal Sempozyumu 1998 yılında, Kore-Osan’da, 2005 yılında Çin’in Shandong Bölgesi’nde Zibo’da ve 2011 yılında Türkiye’nin başkenti Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde başladı. Bu kapsamda 23 yıldır 45 uluslararası etkinlik düzenledik. Toplamda 200 farklı ülkeden sayısını unuttuğum sanatçı bu sempozyumlara katılmıştır. Sanatçılar bu sayede bilgi ve kültür alışverişinde bulunabilmektedirler. Türkiye’den birçok sanatçı bu sempozyum için Kore’ye, Kore’den de birçok sanatçı Türkiye’ye gidip sergi ve sempozyumlara katılmıştır.

Bu sempozyum, dünyaya “Barış İçin Sanat” önerisi taşımaktadır. Amaç farklı kültürlerde yetişmiş sanatçıların eserlerini farklı toplumlarla paylaşarak güzel bir dünya yaratmaktır.

Seramiği resim ile nasıl birleştiriyorsunuz?

Sanat eğitimi aldım ve 40 yıldır seramik yapımında çeşitli tekniklerde ustalaştım. Akrilik resimlerimde kullandığım teknikler aslında seramiklerimde kullandığım bu tekniklerin uzantısıdır. İlham kaynağım doğa ve Taocu felsefeye düşkün olduğum için, fırçayla seramik üzerine doğadan esinlendiğim çizimler yapıyorum. Taoizm doğal düşüncelerine atfedilen ağaçlar, çimen ve kuşlar çiziyorum. Son 3 yıldır tuval üzerine akrilik resimlerim de aynı seramik malzeme üzerine uyguladığım bu desen ve teknikleri geliştirerek uyguluyor ve büyük bir keyif alıyorum.

Biraz da sanatınızın inceliklerinden bahsedebilir misiniz? Belli teknikleri ve özellikleri nelerdir

Seramik kırılgan bir malzemedir ama benim çanaklarım çok yüksek dereceye çıktığı için kolay kırılmaz.  Üzerindeki desenler de yukarıda da bahsettiğim gibi her bir çanak için özel ve başka başka renklerdedir. Özgündür ve el yapımıdır. Bahsettiğim gibi uzun süre çanak ve seramik karolar üzerine fırça kullandım ama parmaklarımla da çok çizdim. Sır uyguladıktan sonra hızlıca çizim tekniğini kendi kendime geliştirdim. Bu tekniği şimdi aksiyon resmini izleyiciyle de paylaştığım resimlerime yansıdı. Tıpkı evrenin kısa sürede Big Bang’e dönüştüğü gibi tabloyu da kısa sürede tamamlıyorum. Bunu yaparken de bazen Koreli ya da Türk dansçılardan performans desteği alarak yapıyorum.

Seramik sanatını Kore, Dünya ve Türkiye bazında değerlendirecek olursak neler söylersiniz? Yeni bir projeniz var mı?

Türkiye’nin uzun bir seramik geleneği var. Kil tabletler (Hitit) üzerine yazan medeniyetler ve 8000 yıl öncesine ait ilkel kil heykelcikler… Anadolu kültürünü oluşturan seramikler, büyük bir Türk geleneğidir. Kore ile Türkiye’yi birbirine bağlayan daha önceki projelerimden daha kapsamlı bir Macsabal İpek Yolu projesi yapacağım. Tıpkı eski insanların uzun zaman önce atlar ve develer üzerinde birbirleriyle medeniyet alışverişinde bulunması gibi, İpek Yolu’nun çağdaş bir versiyonunu sanat ile yaratacağım.

Yorumlar

0 yorumlar