Ankara Life Dergisi

Lale Cangal

Genlerindeki miras ve yeteneğiyle sanatın her alanında başarılı bir kadın Lale Cangal. Müzisyenliğinin ve oyunculuğunun yanında kendisini taşların ve altının büyülü dünyasına bırakarak  markasını yarattı. İçinde keşif duygusu barındıran herkese hitap etme duygusuyla yola çıkan ve bu keşif duygusunu yüreğinde barındıran tüm kadınların dilinden konuşuyor. Şimdi söz onda…

En başa dönsek, o günlere ait neler anlatırsın ?   Ankara’da Oran sitesinde şehrin gürültüsünden uzak, doğayla İç içe geçen çok güzel bir çocukluktu. Annem ve babam özgüven aşıladılar. İstediklerimi yapabilmeyi, ayaklarımın üzerinde durabilmeyi erken yaşta öğrettiler. Hacettepe Üniversitesi  Devlet Konservatuarı mezunuyum. Mesleğini 10 yaşında belirlemen gereken bir okuldan geliyorum. Eline enstrüman aldığınıda 9 yaşındasın, geleceği o yaşta belirlemenin büyük sorumluluğunun altına giriyorsun ve öyle bir meslek ki günde en az 5-6 saat çalışmadan başarılı olamıyorsun. Dolayısıyla çok çalışmak, azimli olmak ve sabretmek..Bunların hepsini ailem ve okulum öğretti bana. Okuldan mezun olduktan sonra uzun süre Borusan Filarmoni Orkestrasında keman çaldım.    Bildiğim kadarıyla ailende herkes müzisyen..   Evet babam ve annem viyolonsel sanatçısı, ablam da çello çalıyor.   Oyunculuk nasıl girdi hayatına ?   Çocukluğum kulislerde geçti. Oyunculuğa kendimi o dönemlerde de hep yakın hissettim, konservatuvarda tiyatro bölümünde okuyan arkadaşlarımın senaryo ezberleyişlerini izlerdim. Londra’ya gittiğimde çok etkilendiğim tiyatro oyunları oldu. Türkiye’ye döndüğümde oyunculuk kurslarına giderek ve özel dersler alarak kendimi bu konuda geliştirdim. Yaptığım her işte eğitimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kendimi hazır hissettiğimde de oyunculuk hayatım başlamış oldu.    Keman virtüözüsün, mesleğine neden ara verdin? Çocuğumu tek başıma büyütmek istedim. Ailem Ankara’da. O dönem seçim yapmam gerekiyordu,önceliğimin çocuk olduğunu fark edince ara verdim. Doğan’ın  büyümesini kaçırmak istemedim. Bu ara verdiğim dönemde, çok sevdiğim takı tasarımı hobimi meslek olarak geliştirdim.    Lale Cangal jewellry markanın çıkış sürecinden bahseder misin ?   Çocukluğumda da kendi tasarladığım şeyleri takardım. Aldığım her takının üzerinde oynama yapardım. Yaşanmışlıklarımı ve hayallerimi mücevherlere yansıtma düşüncesiyle yola çıktım. Metal işlemeciliği dersleri aldım. Ürünlerimi kendim yapmaya başladım. Bazı ürünlerimi yaparken taşların enerjisi ve tılsımlaryla bütünleşiyorum, ortaya mistik güç içeren ve özel günler için yaratılmış takılar çıkıyor.   Lale Cangal Jewellery kaç parçadan oluşuyor?   Onlarca koleksiyon olabilir.., 300 parça gibi sanırım. Of o kadar çok ki.. Hergün yenisi ekleniyor bir de.. Ama unique olduğundan, aynısından başkasında görmek zor.   Mücevherlerine her geçen gün bir yenisini ekliyorsun. Kişisel yolculuğun ve yaşadığın değişim koleksiyonuna nasıl yansıyor?    Evet, her gün farklı duygularla uyanıyorum ve farklı fikirler doğuyor. Dolayısıyla koleksiyonlarımdan da anlaşıldığı üzere asla tek düze değilim. Her ürün bir diğeriyle uyumlu üst üste takılabilir olarak tasarlandı ama  aynı zamanda sade de kullanılabilir. Gece gösterişli gündüz de stilini konuşturan koleksiyonlar bunlar.  Sence tasarımcı olabilmek için sadece teknik beceriye sahip olmak yeterli mi, yoksa yaratıcılık ve duygular da önemli mi? Sende bunlardan hangisi daha baskın?   Tasarımcılıkta en önemli konu cesur olabilmek, o zaman sonuçtan korkmuyor insan. Teknik konuda artık her şekilde yardım alabileceğimiz elektronikler var ama bu bir seçim. Ben elden çıkartmayı seviyorum her birinin tek tek yapılmasını, özenilmesini hepsinin birbiriyle aynı olmamasını seviyorum. Hayal ettiğimi elimden çıkarırken başlangıçtan finaline kadar karşıma çıkan sonuç ise işin hazzı. Ürünlerimin her biri tek tek elle yapıldığından, her biri ayrı bir özen istiyor. En güzeli ise ürünlerimin kullanıldığını, onlarla yaşanıldığını görmek. Mücevherler nesilden nesile hediye edilebildiği gibi çok da değerli hikayelerdir, anılardır. Değerli metaller ve taşlar her geçen gün kıymetlenir. Asla yanlış bir yatırım değildir. Kişinin giyimini tamamlayan bir imzadır takı..    Taş seçiminde nelere önem veriyorsun?   Rengini kendimle özdeşleştirdiğim ve enerjisini önemsediğim taşları tercih ediyorum.   Taşların enerjisine inanır mısın ?   Ayın, Toprağın, güneşin, taşın hepsinin enerjisine inanıyorum. Hangi taş hangi burca iyi geliyor, ya da hangi gün hangi taşın etkisi önemlidir bunları araştırarak tez yazacak kadar öğrendim. Kendim de ona göre kullanıyorum. İnternet sayfamda da taşlarla ilgili bilgilere yer verdim.   Bu yaz için yapılacaklar listende neler var diye sorsam…   Uzun zamandır yaz sezonu koleksiyonlarımda, gerçek deniz kabukları ve gerçek denizatlarını mücevhere  dönüştürüyorum. Bu sene spiral deniz kabukları da var büyüklükleri çok cüretkar. Haliyle ağırlar ve güçlüler. Geçen sene çok beğenilen ‘mini denizatları’nı bu sene de koleksiyona ekledim, ve hala özellikle mat çalışıyorum, beyaz altını çok sevdiğimden denizatları yaz koleksiyonumda çok kullandım. Denizatları, mercan ve inciler rengarenk iplerle de hazırlar, yaz sezonunu bekliyorlar.  Erkekler için kolye bileklik ve yüzükler var. Bu yaz ürünlerimin erkeklerle de buluşuyor olması beni çok heyecanladırıyor.   Yolun çok başında olan genç ve heyecanlı tasarımcılara neler önerirsin?   Tasarlarken kendinizi sınırlamayın, sınır tanımayan yaratıcılara çok ihtiyaç var. Ayrıca bu yol çok kalabalık…Korkmayın..Fark tek bir tanedir.. Seçimlerinizle başladığınız yolda sebat edin… YanıtlaYönlendir

Yorumlar

0 yorumlar