Olası Bir Nükleer Serpintiden Korunmak İçin Bilinmesi Gerekenler
Nükleer savaşa maalesef hiç olmadığı kadar yaklaştığımız günlerde bazı bilgilendirmeler yapmanın sorumluluğum olduğunu düşündüğüm için bugün “Nükleer serpintide kanserden nasıl korunuruz?” konusunu ele almaya ve bilinmesi gerekenleri sayılarla net bir biçimde açıklamaya çalışacağım…
Nükleer silah kullanımında mı yoksa nükleer enerji santrali kazalarında mı serpinti riski daha yüksek?
Daha az güçteki (taktiksel) nükleer silahların birkaç tanesinin ülkemizden yüzlerce kilometre ötede kullanılması, her ne kadar bir insanlık faciası olacak olsa da, böylesi bir saldırının serpinti etkisi ülkemizi anlamlı derecede etkilemeyecektir. Bu tip silahlarda amaç, radyoaktif kirlilik yaratmaktansa yıkım oluşturmak olduğu için, yoğun radyoaktif kirlilik oluşan yerler zaten bombanın yerle bir ettiği bölge içinde kalır. Nükleer enerji santrali kazalarında ise yüzlerce kilo nükleer yakıt maddesi işin içine girdiği ve olay yer yüzeyinde gerçekleştiği için serpinti miktarı çok daha yüksek olabilmektedir. Çernobil örneğinde olduğu gibi, reaktörün açıldığı ve yangının etkisiyle radyoaktif küllerin atmosfere yayıldığı bir durumda, radyoaktif kirlilik, rüzgâr, yağmur gibi atmosferik olaylarla geniş bir coğrafyaya yayılabilmektedir. Ülkemizi etkileme potansiyeli daha yüksek olan da buna benzer bir durumdur.
Uranyum parçalanınca…
Uranyum çekirdeğinin bölünmesi akıl almaz bir enerji ve gama ışıması ile birlikte çok sayıda kararsız radyoaktif izotop ortaya çıkarır. Bunlar farklı sürelerde çok yüksek enerjili parçacıklar ve iyonize edici radyasyon salarak daha kararlı izotoplara dönüşürler. Radyoaktivite 1 saat içinde toplam etkisinin %50’sini, 1 gün içinde %80’ini ve 2 haftada %99’unu yitirir. Nükleer bir felaket sonrasındaki önerilen 2 haftalık izolasyon süresinin kaynağı da budur. Uranyum parçalanmasının ürettiği temel radyoaktif izotop olan İyotun yarılanma süresi 8 gündür.
Gelelim iyot konusuna…
I131 izotopu, son derece karsinojenik olan beta ışıması yapar. Enerjisi yüksek olsa da, beta partikülünün büyüklüğü fazla olduğu için etkileyebileceği doku derinliği ancak 0.4mm’dir. Bu sayede maske kullanımı, kontamine günlük kıyafetlerin uzaklaştırılması ve su-sabunla yıkanma bile beta radyasyonundan koruyucu olabilse de söz konusu iyot olduğunda işler değişmektedir. Tiroid bezimiz, salgıladığı hormonda kullanabilmek için, iyotu diğer dokulara göre 100-400 kat fazla konsantrasyonda biriktirmektedir. Dolayısıyla ortamda bol miktarda radyoaktif iyot olduğunda tüm bu radyoaktivite tiroid bezinde yoğunlaşarak içeriden hasara neden olmakta ve tiroid kanseri riskini çok yükseltmektedir. Aslında bu durum tiroid kanserlerinde cerrahi tedavi sonrasında geriye kalan tiroid dokusu varsa bu dokunun diğer dokulara zarar vermeden yakılması için kullanılabilen “radyoaktif iyot ablasyonu” tedavisinin kontrolsüz ve aşırı bir uygulaması gibidir. Radyoaktif iyot, ilk 14 gün içinde havadan, sudan ve gıdalarla vücuda bulaşabilmektedir. Zararlı etkilerinden de en çok yenidoğan bebekler, gebeler, çocuklar ve genç erişkinler etkilenmektedir.
Peki nedir bu kanserden koruyucu iyot tedavisi?
İyotun doğrudan radyasyondan koruyucu bir etkisi olmasa da radyoaktif iyot ile karşılaşmadan önce iyot yüklemesi ile tiroid bezinin doyurulması, ve beze giren I131’in %1’in altına indirilebilmesi mümkündür. Tiroide giremeyen iyot ise bol miktarda su tüketimi ile vücuttan atılabilmektedir. Bu nedenle radyasyonun etkilerinden en az etkilenmek için bol su tüketimi de çok önemlidir. Radyasyona karşı koruyucu iyot tedavisinde günlük iyot ihtiyacının yaklaşık 1500 katı iyot verilmektedir. Dolayısıyla piyasadaki iyot desteği hapları bu amaçla kullanılamaz. Korunma dozu maruziyet sonrasındaki 10-14 gün boyunca, 15 yaşın üzerinde günlük 130 mg, 3-15 yaş arası 65mg, 1 ay-3 yaş arası bebeklerde 32mg ve 0-1 aylık bebeklerde 16mg dozda iyottur. Bu amaçla içinde 65 veya 130 mg potasyum iyodür bulunan tabletler kullanılabileceği gibi %2 veya 5’lik Lügol çözeltisi de kullanılabilir. %5lik lügol çözeltisinden 2ml veya %2lik çözeltiden 5ml kullanılması durumunda 130mg iyot alınmaktadır. Elbette yüksek doz iyot almanın bazı yan etkileri de vardır. Döküntü, tükürük bezlerinde şişlik, ağızda metalik tat, yanma, diş eti hassasiyeti, bulantı ve ishal sık yan etkilerdendir. Özellikle altta yatan bir tiroid hastalığı olanlarda, iyot duyarlılığı olanlarda, bazı döküntülü cilt hastalıkları olanlarda ve gebelerde doktora danışmadan kullanılmamalıdır.
Ülkelerin sorumluluğu nedir?
Devletler, öncelikle itidalli davranmalı ve tüm diplomatik, siyasi, askeri becerileriyle nükleer bir felaket yaşanmaması için çaba göstermelidir. Bir taraftan da ülkelerin tüm nüfusa yeterli miktarda iyot stoklanmış olması, halkı bilgilendirmesi ve gerektiğinde sakinleştirmesi gereklidir. Böylece nükleer serpinti durumunda halka hızla bu ilaçlar dağıtılabilir ve doğru şekilde kullanılabilir. Eğer böyle bir stok yapılmamış ise felaket anında gerekli ilaçların elde edilmesi mümkün olmayabilir ve basit bir tedavi ile çoğu önlenebilir olan tiroid kanserleri sonraki on yıllar boyunca can yakmaya devam edebilir. Ben acil bir durumda bulamayacağımı düşünerek kendim ve ailem için yeterli olacak kadar iyotu kendi paramla alarak stokladım. Umarım asla gerekmez…
Serpintinin ilk 14 gününde (İzolasyon ve bol sıvı alımına ek olarak)
15 yaş: 130mg tablet günde 1 veya %5lik Lugol günde 2cc
3-15yaş:130mg tablet günde yarım veya %5lik Lugol günde 1cc
1ay-3yaş: %5 Lugol günde 0.5cc
0-1ay: %5 Lugol günde 0.25cc
Yorumlar
0 yorumlar