Ankara Life Dergisi

Organik Eğitim ile Ortadoğulular Ekolü

Organik Eğitim ile  Ortadoğulular Ekolü

Ortadoğulular Eğitim Kurumları sahibi olan Ümit Cenik, başkentin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi’ne konuk oldu.  Ümit Cenik’ten yeni eğitim öğretim yılı hakkında kurs merkezlerine olan yönelimleri bir eğitimci gözüyle değerlendirmesini istedik.   

Ümit Bey öncelikle sizi tanıyalım, Ümit Cenik kimdir?

1980 yılında Giresun Bulancak’ta doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Giresun’da tamamladım. Üniversite için 1997 yılında Ankara’ya geldim ve 2001 yılında Kimya Öğretmeni olarak iş hayatıma başladım. Her ne kadar kurum sahibi olarak görünsem de kendimi hep bir eğitimci ve kimya öğretmeni olarak tanımladım, öğretmen olmanın ayrıcalığını da hep hissettim.

Ortadoğulular Eğitim Kurumları’nın kuruluş aşaması nasıl ve ne zaman gerçekleşti?

2002’de 5 arkadaşımızla şu anda sahibi olduğum Ortadoğulular Eğitim Kurumları’nı kurduk ve 2006 yılında marka patentimizi alarak ve şubeleşme süreçlerine hız vererek bugünlere geldik. Sektörde birçok alanda ilklere imza atarak ve farklı modellemeleri devreye sokarak adımızdan söz ettirmenin gururunu yaşıyorum.

Yeni dönem eğitim ve öğretim yılında öğrencileri neler bekliyor?

Uzun ve yorucu bir pandemi sürecini beraber atlattık. Bu yorucu süreç; hayatın her alanında alışkanlıklarımızı ve önceliklerimizi bir anda değiştirdi. Kapanma süreçlerinde ise özellikle çağ nüfusunda çok ciddi travmalar, kaygılar gözlemledik. Çevrimiçi ya da uzaktan eğitim modeliyle sürecin tamamlanmaya çalışılması; odaklanma, yüz yüze derse adaptasyon, akran uyumu gibi sorun başlıklarını beraberinde getirdi. Bu sene çocuklarımızın ve gençlerimizin; daha az kaygıyla eğitim süreçlerine adapte olacaklarını düşünüyoruz. Geçtiğimiz iki seneye nazaran daha sağlıklı bir eğitim öğretim sürecinin olacağını şimdiden rahatlıkla söyleyebilirim.

Kurs ve benzeri destek eğitimleri öğrenciler üzerinde ne kadar etkili oluyor?

Malumunuz olduğu üzere sınav süreçleri oldukça yorucu, uzun ve zahmetli süreçlerdir. Bizim öğrencilik dönemlerimizde bu süreçler,  “Maraton Koşusu” metaforu ile izah edilirdi. Ayrıca bu sürecin aktörleri aynı zamanda gençlik heyecanları, duyguları, hayalleri, kaygıları ve iniş- çıkışları olan gençler! Dolayısı ile hem akademik anlamda hedeflenen sonuca erişmek hem de bu uzun süreci sağlıklı bir psikoloji ile sürdürmek zorunda gençlerimiz. Kurs ve benzeri tüm yapılar, aslında canlı ve sosyal bir varlık olan gençlerin birlikte öğrenmesine, kaliteli bir rekabet ortamına kavuşmasına ve sosyal hayatlarının devamlılığına katkı sunan yapılardır. Yoksa dijital platformlar ve internet odaklı bilgiye erişim noktasında günümüz teknolojisi gençlere çok fazla seçenek sunuyor zaten. Aynı sıkıntıları aynı stresi çeken gençlerin birlikte öğrenmesi, bu öğrendikleri ile deneme – tarama odaklı sınavlara birlikte girmesi; zorlu maraton koşusunda yalnız olmadığı duygusunun perçinlenmesine, özgüveninin artmasına ve stresi yönetebilmesine olanak tanımaktadır.

Aileler genel anlamda kursları nasıl buluyor, sizden beklentileri ne yönde ve siz bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?

Kitle iletişim araçlarının yaygın kullanımı ile beraber velilerimizin de öğrencilerimizin de farkındalık düzeyleri oldukça artmıştır. Bu da velilerin kayıt süreçlerinde detaylı araştırma yapmalarını kolaylaştırmıştır. Ailer; kurumların yönetim organizasyon, rehberlik-psikolog istihdamı, yayın kalitesi, öğretmen niteliği gibi birçok özelliğini masaya yatırmakta ve seçimini de bu parametreler üzerinden yapmaktadır. Tercih edilme sebebimiz, 20 yıllık tecrübemiz, modelimiz ve samimiyetimizdir diye düşünmekteyim. Zira reklam pazarlama teknikleri ile bir eğitim kurumunun 20 sene ayakta kalması mümkün değildir. Bir başarı öykünüz, nitelikli bir eğitim ve rehberlik modeliniz ve de marka değerinizi besleyen dinamikleriniz yoksa bu çağın velisi de öğrencisi de sizi tercih etmeyecektir. Tercih sebebimiz başarı öykümüzde,  geçmişte bizimle yol yürüyen veli ve öğrencilerimizde saklıdır.

Yorumlar

0 yorumlar