Ankara Life Dergisi

Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu

Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu’nun mütevazılığı ve içten davranışı; insanlara cinsiyet ayırt etmeksizin yaklaşımı ve memleket sevdalısı kişiliğiyle bütünleşen yaşam enerjisi, alışılagelmişin dışında bir görüntü sergilemekte. Şehirlioğlu, ev kadını ya da iş kadını ayırt etmeksizin; kadının önemine ve iş dünyasının her bölümünde kadın sayısının artmasının gerekliliğine vurgu yapıyor.

Günümüzde kadının iş hayatında var oluşu, maalesef hâlâ düşlediğimiz seviyede değil. Bu bağlamda iş kadınına bakışınızı okuyucularımızla paylaşır mısınız?

İş kadınlarından bahsederken ev kadınlarına da haksızlık edilmemesini isterim. Çünkü onlar da ev ortamında çoğunlukla ağır işçi gibi çalışmaktalar. Ancak bugün; otobüs şoförlüğünden pilotluğa, öğretmenlikten hekimliğe, mühendislikten işçiliğe kadar hemen hemen her branşta kadınları görmekteyiz. Gerek iş ortamındaki performansları, gerek çalışma arkadaşları ile olan ilişkileri, gerek kendi özel hayatlarındaki sorumlulukları yerine getirmedeki gösterdikleri başarılar her zaman takdir edilesidir. Bu nedenle kadın erkek farkı gözetmeksizin, siyaset arenası dahil olmak üzere tüm konularda iş dünyasının her bölümünde sayılarının daha da artması gerektiğini düşünüyorum.

Doktorluğunuzun yanı sıra sosyal yapısı güçlü duygusal bir yapınızda var. Öyle ki bu gün antika görsellerinizin annenizin koltukları ile bütünleştiği, nostaljik müziklerin dinlendiği muayenehanenizde dingin bir hayat sürüyorsunuz. Bu yaşamınızda nasıl bir etki yaratıyor?

Her ne kadar muayenehanem vergi tabelası bulunan bir iş ortamı olsa da, ben bu konuya hiçbir zaman ticari bakmadım. Dolayısıyla da iş ortamımı paylaşan çalışma arkadaşlarım ve hastalarım yönünden bakacak olursak, bazı detaylara çok önem verdiğimi düşünüyorum. Her şeyden önce hastaların; güler yüzle karşılandıkları, temiz, huzur verici, kendilerini güven içinde ve rahat hissettikleri, dertlerini sıcak bir ortamda paylaşabilecekleri bir yer olarak düşündüm.

Hele misafirlerimle olduğum özel bir odam var ki müze gibi oldu. Çalışma arkadaşlarımın da kendilerini bir iş yerinden ziyade bir arkadaş ortamında gibi hissettikleri bir ortam olduğunu söyleyebilirim. Onlar mutlu olmalı ki, hastalara da o şekilde gözükmeli ve güler yüzle de onları da evinde gibi hissettirebilmeli. Benim için, hastalarım ve çalışma arkadaşlarımla buluştuğum, duygularımı samimiyetle ortaya koyduğum, mesleğime verdiğim önemi gösteren adeta bir aile ortamı hissini yaratan bir mekan olmasına gayret ettim. Sonuç olarak böyle huzurlu bir ortam motive olmanıza yardımcı oluyor.

“Kim Milyoner Olmak İster?” programında yarışmaya katılarak başarılı bir efor sarf ettiniz. Bu yarışmaya giriş sebebiniz neydi?

Bu yarışmaya katılmak çok uzun bir süreden beri en büyük isteğimdi. Büyük bir hevesle katılmayı çok istemiştim. Meslek olarak güzel yerlere geldiğimi düşünüyorum. Gerek tıbbi alanda hastalarımla ve aileleriyle yaşadığım mutlu birliktelikler, gerek bir askeri hekim olarak ciddi harp cerrahisini ilgilendiren konularındaki çalışmalarım, gerek Kadın Milli Voleybol Takımı doktorluğum, gerekse Ordu Milli Futbol takımı doktorluğum ile gurur duyarak yaşadığım başarılar ve bir ortopedi uzmanı olarak depremde yaşadığım duygusallıklar… ve bu mesleki faaliyetler dışında, birkaç sinema filmi ve tiyatral gösterilerde rol almam, her meslektaşımın yaşayamayacağı ve kıskanacağı özel anlardır.

Yorumlar

0 yorumlar