Ankara Life Dergisi

Sanat; Hem Toplum Hem Sanat İçindir!

Toplumumuzun sanat üzerine beslenmesi gerektiğinin böylelikle bazı duygu ve düşüncelerin yaşamımızı şekillendirmekte yardımcı olacağı kanısındayım. Eğitim almanın yanı sıra yorumlayabilmenin de ayrı bir meziyet olduğu günümüzde ise önemli yer tutuyor. Ressam Ali Erol da bunlardan bir tanesi. Renkli çalışmalarıyla adeta görsel şölen yaşadığımız eserlerini nasıl yaptığı hakkındaki görüşlerini öğrenmek adına Ankara Life Dergisi ekibi olarak yola çıktık. Ali Bey ile geçen keyifli röportajımız sizlerle, iyi okumalar dileriz.

Ali Bey, aldığınız sanat eğitimini artıları ve eksileriyle değerlendirir misiniz? Sizce sanatçı olabilmek için sanat üzerine eğitim almak yeterli ve gerekli midir?
Sanat eğitiminin artıları akademik bir bilgi ve birikim yaratıyor olmasıdır. Bu açıdan önemli ama sanatta tek bir doğru yoktur. Önce akademik bilgiyi alırsın sonra ise bunu yıkabilirsin, yorumlayabilirsin.

Resim bölümünden mezun olmuş bir kişinin mesleğe geçişi nasıldır? Kendinizden yola çıkarak bu süreçten bahseder misiniz?
Sadece akademide alınmış olan eğitim ile yetinilerek üzerine bir şeyler konulmazsa, var olanı tekrar etmekten öteye geçmez. O nedenle mutlaka kendinden bir şeyler katman gerekiyor, sanat eğitimi belli bir mesai içerisinde yapılan bir eğitim değildir; her ânın onunla geçmesi gerekir. Ve bu gerçek sanat duruşuna sahip olunduğunda mutlaka meslek olarak geri dönüşü oluyor.

Sizce sanat kim için ya da ne içindir?
Sanat; ne sanat içindir ne toplum içindir, sanat hem toplum hem sanat içindir.

Resimlerinizde işlediğiniz konular nelerdir?
Daha çok insan figürü işliyorum, kendi duygularımı insan figürü üzerinden ortaya koymaya çalışıyorum. En çok tanımaya çalıştığımız varlık insan olduğu için bunu dışavurumcu bir anlatımla ele almaya gayret ediyorum.

Resim yaparken ya da bitirdikten sonra ‘Burası olmadı’, ‘Bu hatayı nasıl gözden kaçırdım?’ dediğiniz veya içinize sinmediğinde sil baştan yaptığınız bir eser söz konusu oldu mu?
Ben resmin daha sonra üzerine müdahale edilmesini çok onaylamıyorum. O anki duyguyla yapıldığı için, o anın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle de resim benim için bitmiş oluyor. Sonradan müdahale edilirse, başlangıçtaki duyguya saygısızlık olacağını düşünüyorum.

Her fırçayı vurduğunuzda o anda beyninizde, ruhunuzda neler hissediyorsunuz?
Ben kafamda bir düşünceyle çalışmaya başlamam, bu süreç doğaçlama gelişir. Bir çalışmaya başladığımda hiçbir zaman kafamda ilk olarak düşündüğüm şeyle çalışma bitmez. Mutlaka o an yaşanılan şeyden, günlük hayattan etkilenir. Bir coşkuya, bir haykırışa dönüşebilir. Resim kendisini alıp başka bir yere götürebilir.

Yaptığınız eserlere gelen eleştirilere tepkileriniz neler oluyor?
Tabii ki izleyicilerin resim karşısında ne hissettiği benim için çok önemli. Hatta bazen dışarıdan baktığım zaman eserimin farklı şeylere dönüştüğünü görmek benim için güzel bir sürpriz olmakta ve beni sanatım açısından beslemektedir.

Açtığınız her sergiden sonra kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Sergi açmak için resim yapmıyorum, resim yapmak için de resim yapmıyorum. Sadece, bildiğim bir şeyi keyif aldığım bir alanda dışa vuruyorum. Daha sonra da bunu insanlarla paylaşmaktan keyif alıyorum.

Resim sanatında hedefinizi sorsam neler söylersiniz?
Sanatta şu ana kadar hiçbir hedefim olmadı, tek hedefim resim yapmaya devam etmek.

Yorumlar

0 yorumlar