Ankara Life Dergisi

Sanat; Ruha Dokunabilmektir!

“Bence sanat; bireysel bir içselliğin dışa vurum refleksidir. Sanat sadece kendi duygularımı ifade etme biçimi değil başka insanların da duygularına dokunabilmektir.”

Bana göre sanat; toplumun öncüsü, aydınlatıcı gücü, bir nevi aynası, toplumun gelişmesi için olmazsa olmazıdır. Resim sanatı da diğer sanat dalları gibi kendi işlevini toplumsal olarak yerine getirdiği ölçüde katkı sağladığı kanaatindeyim. Bu anlamda Ankara’da yaşayan Ressam Gülşah Örücü’den bahsetmek istiyorum sizlere. Kendisi resim sanatının hayatının bir parçası olduğunu ve ‘sanat toplum içindir.’ düşüncesiyle yola çıkan, duygularını eserlerine tüm doğallığı ile aktaran, her kesimden insanda farklı izler ve izlenimler yaratan yetenekli kadınlarımızdan. ‘Hayat zaman içerisinde beni farklı yönlere götürse de o, hayatımın hep bir parçasıydı.’ diyen Gülşah Örücü, başkentin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi ile bir araya geldi ve merak ettiklerimizi yanıtladı. Keyifli okumalar dileriz.

Gülşah Örücü kimdir? Kendinizden bahseder misiniz?
1985 yılında Ankara’da doğdum. Lise mezuniyetimin ardından önce Moda Tasarımı sonrasında Dijital Sanatlar Eğitimi aldım. Akademik birikimim çerçevesinde tasarım alanında gerçekleştirdiğim çeşitli faaliyetlerin devamında 2016 yılında sanatçı Firdevsi Feyzullah’tan eğitim almaya başladım. Çalışmalarım 2018 yılından bu yana Galeri Polarart müzayedelerinde sergilenmekte. 2023 yılı Mart ayında ise ARTANKARA tarafından düzenlenecek olan 9. Uluslararası Çağdaş Sanat Fuar’ında soyut ve figüratif eserlerden oluşan ilk karma sergimi gerçekleştireceğim.

Resme olan ilginiz ne zaman başladı?
Resme olan ilgim çok küçük yaşta başladı. Resim benim hayatımda çocukluğumdan beri önemli bir yer teşkil etti. Resimle baş başa kaldığım anlar, duygularımı en rahat biçimde ifade edebildiğim, kendimi en özgür şekilde yansıtabildiğim zamanlar oldu. Hayat zaman içerisinde beni farklı yönlere götürse de o, hayatımın hep bir parçasıydı.

Bir işin üretim süreci nasıl başlar? Nelerden ilham alırsınız?
Öncelikle üretim sürecine başladığımda kendimle baş başa kalmak bana çok iyi geliyor. Çalışmalarıma önce eskiz yaparak başlıyorum. Kâğıdı kalemi elime aldığımda, o anki akışta olduğum ruh halim bana yön veriyor. Eskiz çalışmasını tamamladıktan sonra dijital ortama aktarıyorum. Sonuçta teknoloji bir nimet ve sonuna kadar hakkını vererek kullanmayı seviyorum. Çalışmamı dijital ortama taşıdığımda, dijital platformda renklerine karar veriyorum ve son aşama tuvale geçiş serüveni başlıyor. İşte o dakika kendimi tamamen dış dünyaya kapatıp, yeni bir yolculuğa çıkar gibi tuvalimle bir bütün oluyorum. Eserlerimde her insanda farklı duygular, izler ve izlenimler bırakmayı seviyorum.

Sizce sanat nedir ve kim için ya da ne içindir?
Bence sanat; bireysel bir içselliğin dışa vurum refleksidir. Sanat sadece kendi duygularımı ifade etme biçimi değil başka insanların da duygularına dokunabilmektir. Ayrıca icra ettiğiniz eser vasıtası ile kendi görüş ve düşüncelerinizi topluma lanse edebilir ve bu doğrultuda onları bilinçlendirip bilgilendirmek için ya da eksikliğini gördüğünüz yöne onların dikkatini çekmek için yönlendirebilirsiniz. Bu nedenle sanat toplum içindir.

Ne tür resimler yapıyorsunuz? Felsefi olarak temanız nedir?
Duyguları özgür bırakması ve özgün bir biçimde kendimi ifade edebilmeme olanak sağladığı için soyut ve figüratif resimler yapıyorum.

Sanat tarihinde sizi etkileyen akımlar, dönemler hangileri?
Sanat tarihinde beni en çok etkileyen akım dışavurumculuk ve gerçeküstücülüktür. Sanat akımında beni derinden etkileyen sanatçılar Picasso, Salvador Dali, René Magritte, Edvard Munch olmuştur.

Bize Mart ayında ARTANKARA’da düzenlenen 9. Uluslararası serginizden bahseder misiniz?
Sergi, gerçekleşti. Erdal Demirkıran’ın kitabını okurken beni çok etkileyen bir hikâye ile karşılaştım. “Şeytanın Tüyleri” hikayesine göre dünyaya şeytandan üç tüy düşüyor; biri paraya, biri mevkiye, sonuncusu ise şehvete yapışıyor. O günden sonra şeytanın hiçbir iş yapmasına gerek kalmıyor. Para, mevki, şehvet bunlar mutlaka yaşamlarının belirli bir döneminde insanları sınayan güçlü kavramlar. O yüzden bu hikâye çalışmalarımda bana ilham kaynağı oldu ve sergilenmiş eserlerim bu üç kavram üzerine şekillendi.

Yorumlar

0 yorumlar