Ankara Life Dergisi

Şirketleri İflastan Kurtarmak Mümkün Müdür?

Şirketlerin kurulması ve ticari faaliyetlerine devam etmesi ne kadar doğalsa, bir şirketin iflası ya da konkordato ilan etmesi de o kadar doğal ve kanuni bir haktır. Şirketler mali yapısı bozulması nedeniyle normal koşullarda ya tasfiyeyle ya da iflas ile sona ermektedir. Ancak kanun, bu noktada mali yapısı bozulmuş şirketlere sona erme dışında bir başka yol daha göstermekte, yöntemini de “Konkordato Talep Etme Hakkı” olarak tanımlamaktadır. Bu hak, doğru zamanda kullanılması halinde, sadece borçlu şirketler açısından değil, alacaklıların haklarının korunması bakımından da ciddi faydalar sağlamaktadır.

7701 sayılı Torba Yasa ile İcra ve İflas Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişikliklerden biri de uygulamaları nedeniyle fazlasıyla eleştirilen “İflas Erteleme Kurumu’nun kaldırılması ve bu kurum yerine öngörülen “Konkordato Talebi ”ne ilişkin maddelerin yeniden düzenlenmesidir. İflas erteleme talebi, sürecin mahkeme ve borçlu şirket arasında yürütülmesi, alacaklıların bu süreçte söz sahibi olamaması ve alacaklıların haklarının korunamaması ile yargılamada yaşanan ciddi sıkıntılar ile birlikte değerlendirildiğinde, kanun tarafından öngörülen amacı gerçekleştirmekten uzaklaşması ve bu amacın dışında kullanılması nedenleriyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bunun yerine, temel olarak alacaklılara borçlu şirket ile müzakere imkânı sağlayan, müzakere sonrasında anlaşmalarını ve bu anlaşmanın mahkeme tarafından tasdikini esas alan konkordato kurumu yeniden düzenlenmiştir.

Yazımızda 5N1K yöntemi ile “Konkordato ve Başvuru Süreci” ele alınmaktadır.

Nedir?
Borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçlulara, vade verilmek veya tenzilat yani indirim yapılmak suretiyle borçlarını ödeme ve muhtemel bir iflastan kurtulma imkânı sağlayan talep olarak tanımlanabilir. Konkordatoya başvuru sürecinde mali durumu bozulan borçlu, borçlarını ödemek, iflas tehlikesinden uzaklaşarak ve ticari itibarını koruyarak aciz halinden veya borca batıklıktan çıkmak amacıyla vade ya da indirim yollarından birini seçmek suretiyle alacaklılar ile bir anlaşma yapmaktadır. Borçlu şirket ile alacaklılar arasında yapılan bu anlaşma ise Mahkemenin tasdikine bağlanmaktadır.

Neden?
Konkordato kurumunun temel amacı, borçlunun borca batık hale gelmesinin veya iflasının önüne geçerek, onları yeniden ticari faaliyetlerine devam eder hale getirmektir. Bu amaca paralel olarak borçlu şirketlerin konkordatoya başvurmasının iki temel nedeni vardır. Bir başka ifadeyle konkordato kurumu borçluya iki ana fayda sağlamaktadır:

Konkordatoya başvuru halinde, kanun tarafından aranan şartlar varsa, borçlu haciz ve iflas yoluyla yapılan takiplerin etkisinden mühlet süresince kurtulmaktadır. Bu sayede borçlunun mal varlığının korunmasına ve ekonomik mevcudiyetini devam ettirmesine olanak sağlanmaktadır.

Bununla birlikte borçlu, konkordato sürecinde mali durumunu yeniden yapılandırmaktadır. Gerek mehaz İsviçre İcra ve İflas Kanunu’nda gerekse Türk İcra ve İflas Kanunu’nda borçlunun mali durumunu iyileştirmesine ve yeniden yapılandırmasına özel bir imkân tanınmaktadır.

Kanun tarafından öngörülen bu imkanlar sadece borçlu açısından değil, alacaklılar açısından da ciddi menfaatler sağlamaktadır. Nitekim borçlunun malvarlığının diğer icra ve iflas yolları ile paraya çevrilmesi halinde alacaklıların elde edeceği maddi değer/para, borçlunun işletmesini yeniden yapılandırarak kar elde eder hale getirmesi durumunda elde edilecek menfaatte nazaran daha az olacaktır. Konkordato kurumu sadece borçlunun maddi mal varlığı, işletmesinin ve ekonomik mevcudiyetinin devamlılığını değil, alacaklıların alacaklarını/menfaatlerini elde etmesi açısından da koruma sağlamayı amaçlamaktadır.

Ne Zaman?
Geçici mühletin verilebilmesi ve borçlu açısından kanun tarafından öngörülen korumaların sağlanması için, başvurunun zamanlaması oldukça önemlidir. Başvuru sırasında borçlunun mali durumunu iyileştirme ihtimali olmalı veya konkordato teklifinin tasdik edilmesi mümkün görülmelidir. Dolayısıyla yanlış zamanda konkordatoya müracaat halinde, konkordato talebinin tasdik edilmemesi ve reddi ile karşılaşmak kaçınılmaz bir sondur. Borçlunun mali durumun iyice bozulduktan sonra mahkemeye başvurması halinde iyileşme ihtimali veya teklifin tasdike uygunluğu söz konusu olmayacağından, geçici mühlet talebi doğrudan reddedilecektir. Erken başvuru halinde ise, mali durum geçici mühlet verilmesini gerektirmeyeceğinden, konkordato mühleti verilmeyecektir.

Kanunun 285. maddesinin 1. fıkrası “borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu” ifadesiyle, sadece borca batıklık hali için değil aciz halinde de konkordatoya başvuru hakkı tanımıştır.

Vade vs. İndirim – Başvurunun zamanlaması hangi tür konkordatonun seçileceğinin belirlenmesi açısından da önemlidir. Kanun “vade ve indirim” konkordatosu olmak üzere iki tür teklif sunmaktadır. Bu seçeneklerden hangisinin tercih edileceği, borçlunun başvuru anındaki durumuna, yani zamanlamasına göre değerlendirilecektir.

Kim?
Kanun, “herhangi bir borçlu” demek suretiyle kimlerin başvurabileceğini açıklamıştır. Buna göre gerçek kişi tacirler ve tüzel kişi tacirler başvuruda bulunabilecekleri gibi tacir olmayan gerçek kişilere de başvuruda bulunma hakkı tanınmıştır.

Nereye?
Konkordato taleplerinde görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi olarak kabul edilmiştir. Yetkili mahkeme açısındansa ikili bir ayırma gidilmektedir. İflasa tabi borçlular bakımından borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahkeme yetkili kabul edilmiş, iflasa tabi olmayan borçlular açısından ise yerleşim yeri mahkemesi yetkili kılınmıştır.

Nasıl?
Öncelikle sermaye şirketleri açısından Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen kararların alınması gerekmektedir. Borca batıklık halinde Kanun tarafından, borca batıklığın tespiti ve yönetim kurulunun buna dair bir karar alması zorunlu tutulurken, aciz hali için açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. İcra ve İflas Kanunu tarafından konkordato talebinde bulunulması bazı belgelerin ve mali tabloların mahkemeye sunulmasına bağlanmıştır. Bu belgelerin varlığı, geçici mühlet verilmesi için yeterli görülmüştür.

Bunlardan ilki “Konkordato Ön Projesi’dir. Bu, geçici bir projedir. Yani borçlu resen veya alacaklıların talebi üzerine ön projede değişiklik yapabilmektedir. Bu projenin en önemli işlevi ise borçlunun geçici mühlet kararı almasını sağlamasıdır. Ön projede, iyileştirme projesi ve ödeme planına yer verilmektedir. Sunulması gereken bir diğer belge ise mal varlığı ve mali durumu gösteren belgeler, yani gelir tablosu, nakit akış tablosu ile nihai ve ara bilançolardır. Projede alacaklıları ve alacak miktarı ile alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren tablonun da sunulması gerekmektedir. Sunulması gereken bir başka önemli belge ise “Alacaklıların Eline Konkordatoda ve İflas Halinde Geçecek Miktarı Karşılaştırmalı Olarak Gösteren Tablo ”dur.

Görüldüğü üzere hukukumuzda iflas son çare olarak öngörülmemiştir. Kanun hem borçlu şirketi hem de alacaklıların haklarını koruyan bir düzenleme getirmektedir. Unutulmamalıdır ki, şirketlerin ticari faaliyetlerine devam etmesi ve kar elde eder hale gelmesi sadece pay sahipleri açısından değil, ülke ekonomisi için de oldukça önemlidir. Bu sebeple ‘’Doğru ZAMANDA ve YERDE, Doğru KİŞİLERLE, Doğru ÖNLEMLERİN’’ alınması hayati önem taşımaktadır.

Yorumlar

0 yorumlar