Ankara Life Dergisi

Taha Baydemir

Taha Baydemir kimdir?

1999 yılında Çankırı’da dünyaya geldim. Küçük yaşlarda Barış Akarsu’dan esinlendim ve onun izinde gitmeyi hedefledim. Küçük yaşlarda müzik aletleri ile ilgilenmeye ve çalmaya başladım. 11 yaşımda kendi çabalarım ile gitar çalıp şarkı söylemeye başladım. Beni buna teşvik eden, yol gösteren kişi de gitar eğitmenim oldu. Lise eğitimimi tamamladıktan sonra konservatuarı kazandım fakat daha sonra yeterli gelmediğinin, beni tatmin etmediğinin farkına vararak eğitim yarıda bıraktım. Okulu bıraktıktan sonra söz ve müzik yazma üzerine kendimi geliştirdim. Öte yandan müziğe olan ilgimin başlaması ile eş zamanlı olarak resim ile de iç içe oldum.  Sanat ile hayatıma yol alırken aynı zamanda spora da çok önem verdim. 11 yıl gibi çok uzun bir süre çeşitli takımlarda basketbol oynadım. Şu anda da şimdiye kadar üzerine katarak ilerlettiğim sanat hayatımın şu aşamasında ‘Post Production’ ile işin mutfağına girdim.

Sektörün sadece söz-müzik üretmek değil prodüksiyonunda gerekli olduğunu öğrendim. Bunun için kendi kayıtlarımı kendim almaya karar verdim. Çünkü kimsenin benim yansıtmak istediğim yapacağını gördüm. Yaptığım işin öncelikle benim mükemmellik süzgecimden geçmesinin daha doğru olacağı kanaatine vardım. tabiri caizse sanat alanında toplum normlarını kendime göre şekillendirmeye başladım. Dolayısı ile her zaman kendime şunu ilke edindim; ‘ Kusursuzluk, sadece benim gözümle kusursuz gördüklerimdir”.

Kendi bildiğimi okudum ve doğru olan buydu. Sanatımı icra etmek için karşıma çıkan tüm zorluklara boyun eğmek yerine kendi tercihimi yaptım ve bu işin hayatımın bir parçası olduğunu fark ettim. Belki de karşıma çıkan engelleri aşamasaydım, şu an da sadece; bir ev, bir araba ve faturalar için ömrümün en güzel zamanlarını sevmediğim bir işi yaparak geçirmek orunda kalacaktım.

Benim için resim çizmek tanrısallığın bir parçası. Kendimi bildim bileli hayatın gördüğümün dışında bir anlamı olduğunu biliyordum. Resmin hayatıma girmesi ile o anlamı yakaladığımı düşündüm. Yüzeysel ve sıradan bir hayat yaşamak beni mutlu edemezdi. Çok şanslıyım ki, kendimi keşfedip yolumu bulmam zor olmadı; sadece biraz zaman aldı. Küçük yaşlarda çizdiğim resimlerim şu anda birçok insanın duvarlarını süslemekte…

 Hayatıma geniş bir perspektiften baktığım zaman doğumdan ölüme kadar yalnızız. Bu yüzden bazı şeyleri gerçekleştirmek için hayali bir elin uzanmasını beklemek bir ütopya. Hayallerimiz gerçekleştirmediğiniz sürece hayal olarak adlandırılır. Gerçekleştirdiğimiz takdirde hayal diye bir şeyin olmadığının farkına varırız.

“Vicdan muhasebesi” isimli ilk albümümün çalışmalarına devam etmekteyim. 7 tekliden oluşan ilk  solo albüm olma niteliğini taşıyan, benim için özel bir albüm.  Neden ‘vicdan muhasebesi’ diye soracak olursanız; insanlar her şeyin muhasebesini tutar. Para, mal, mülk… Bu yüzden herkesin kendisinden ‘bir şeyler’ bulabileceğini düşünüyorum.

Ne çok büyük kitlelere hitap etmek istiyorum, ne de azınlığa… Sadece yaptığım müzik ve bestelerimi anlayabilecek bir güruh oluşturmayı hedefliyorum. Böylelikle zaten amacıma ulaşmış olacağım.

Ankara Life Dergisi ailesine… Birçok sahnede performans sergileme imkanım oldu. “Fakat en keyif aldığım hangisi?” diye sorarsanız; koşulsuz olarak, ‘kendine özgü’  Ankara Life Dergisi Akustik Geceleri oldu. Sıcak aile ortamı ile etkileyen ve gerçekten bir ruhu olduğuna inandığım, nadir atmosferlerden birisi.

Ama ses aralığımın geniş olması

“Sanat ile ilgilinen kişi başka bir iş yapamaz” “Sanatçı yalnızca sanatını icra eder”

Yorumlar

0 yorumlar