Ankara Life Dergisi

Uzm. Dyt. Elif Melek Avci Dursun; ‘Herkes Her Şeyi Yapabilir ve Hatta Başarabilir, Tek Koşul Potansiyelini Keşfetmek!’

“Beslenme eğitimi ve danışmanlığı; her bireyin yaşam hakkı kadar kutsal olmalı.”
“Toplum olarak kilo almamızın kaçınılmaz en büyük nedenlerinden bir tanesi; hayatımızda farklı zaman pencerelerinin olmaması.”
“Sağlık aslında kolay kaybedilmiyor, kolay da kazanılmıyor. Sadece farkında değiliz.”
Başarı ‘Ben başarırım, başarı benimdir!’ diyebilenlerindir. İşini severek yapana zor yoktur.
Günümüzün en yaygın rahatsızlıklarından biri olan obezite hastalığının tedavisi artık yeni teknolojiyle birlikte daha kolay hale geldi. Ozon, Kolajen, Aromaterapi, Infrared Isı ve Işık tedavisi, Roll Shape gibi pek çok uygulama rahatsızlıktan muzdarip hastalara mucizevi işlemler sağlıyor. Diyete girmenin her insan için farklı anlamlara geldiği toplumumuzda doğru şekilde beslenmenin önemine dikkat çekmek istiyorum. Çevresel faktörler, fiziksel görünümler derken bir yerden kısıp başka bir yiyecek içeceğe yönelmemiz ile aslında vücudumuzun dengesiyle oynamış oluyoruz. Bundan dolayı uzman arayışına giriyor, bazen de kulaktan dolma bilgilerle kendimize diyet listesi hazırlıyoruz. İşte bu sebepten bilimselliğin ve gerçekliğin baz alındığı, insan yaşamına önem veren bir isimden bahsetmek istiyorum sizlere; Uzman Diyetisyen Elif Melek Avci Dursun. Oldukça donanımlı ve tecrübeli yapısıyla danışanlarına doğru bir yol haritası hazırlayan, motivasyonlarında arkadaş gibi yaklaşım sergileyen Elif Melek Avci Dursun, şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi’ne konuk oldu. Gerek sosyal medya gerekse geleneksel medyada adından çokça söz ettiren başarılı isim, problem yaşayan danışanlarına adeta sihirli değneği ile dokunuyor ve topluma kazandırmada yarar sağlıyor. Sağlığın önemine dikkat çeken açıklamalarıyla merak ettiğimiz sorularımızı yanıtlayan Uzman Diyetisyen Elif Melek Avci Dursun’un çok özel röportajı sizlerle, iyi okumalar dileriz.
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Her ay ağırlamaktan büyük keyif aldığımız, donanımlı ve tecrübeli yapısıyla danışanlarına kaliteli hizmetler sunan Uzman Diyetisyen Elif Melek Avci Dursun, bu ay şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi’nin kapak konuğu. Kendisi mükemmel enerjisi ve güler yüzüyle bizleri harika bir atmosferle karşıladı. Elif Melek Hanım öncelikle yeni okurlarımız adına sizi tanımak istiyoruz. Elif Melek Avci Dursun kimdir?
Kucak dolusu sevgilerle geldim size! Yıllardır severek yazdığım bu mükemmel derginin kapağında şimdi ben varım! Başta Sertaç Bey ve canımın içi ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Hayatın bana kattığı kıymetli insanlarla geçen zaman anlamlı hale geliyor. İnsanların hayatına dokunmaktan son derece mutlu, her koşulda yaşamın keyfini almaya, her anı pozitif değerlendirmeyi düstur edinmiş bir kişi olduğumu söyleyebilirim. Herkes her şeyi yapabilir ve hatta başarabilir, tek koşul potansiyelini keşfetmek. 28. yaşımın son günlerindeyim, hissettiğim yaş +45 laf aramızda! ‘Her şey ve herkes için çok fazla emek veriyorum’ beni en iyi tanımlayan cümle bu olurdu. Emek vermeden, adım atmadan, hedefler koymadan nasıl yaşanır? Yaşayanları asla anlayamıyorum. Nasıl olur da yeni doğan bir günün kıymetini bilmeden yılları hatta koca bir ömrü yaşarlar? Eğitim hayatım başarılarla doluydu. 4 yıllık lise öğrenimimi her yıl birincilikle tamamlayarak okulu birincilikle bitirmiştim. Akabinde Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü kazandım, aynı zamanda 2 yıllık Sağlık Kurumları İşletmeciliği Bölümü’nü tamamladım, 2 yıl az dedim Dikey Geçiş Sınavı ile Hacettepe Üniversitesi’ni kazandım ve 4 yıla tamamladım. Bu süreçte Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Yüksek Lisans Programı’na başladım. Sonrasında aynı üniversitede doktora öğrencisi oldum, tamamlamak üzereyim. Bu arada geçtiğimiz yıl Sanat Tarihi’ne olan merakımdan ötürü bölümü okuma hevesiyle girdiğim üniversite sınavında, fikir değiştirerek Gazetecilik Bölümü’nü kazandım. Annemin tabiriyle; okumalara doyamadım! Beslenme ve Diyetetik alanı derya deniz. 8 yıllık meslek + 4 yıllık öğrencilik hayatımda 80’den fazla eğitim ve seminere katıldım. Tüm bunların hepsi; ‘Bıçak kemiğe dayandı, kendimi değiştireceğim, bu kilolardan kurtulacağım, mücadele edeceğim!’ motivasyonuyla beni arayan kişilerin amaçlarına ulaşmalarını sağlamak için dürüst, bilimsel ve doğru olan bir yaklaşıma sahip olmak adına önce ‘okumak’ gerektiğini düşündüm. Ve hatta doğru okumak, işine geldiği gibi değil. Örneğin; her danışan yeşil çay içmeli midir? Veya her tatlı bir kaçamak mıdır? Her kadın gebeliğinde +10 kg almalı mıdır? Ve daha fazlası… Popüler olan öneriler herkes için geçerli ve doğru değildir. Bizim alanımızda en büyük hata da bu maalesef; okumamak. Bir hastanın ödem sorunu varsa nedeni mutlaka araştırılmalıdır. Takviye edici bazı destekler doğrudan önerilmemelidir. Son 5 yıldır her mecrada bilimsel temelli bilgiler eşliğinde doğru bildiğimi anlatmaya çalışıyorum. Fosil bilgilerle değil; gerçek, güncel ve dinamik bilgilerle donatıyorum. Radyovizyon 93’te 1,5 yıl boyunca her Cuma sabahı ‘’Diyet Zamanı’’ programında siz dinleyenlerimize seslendim. Bir yıl TV8 ekranlarında her Cuma ‘’Hastalıklar ve Beslenme İlişkileri’ni’’ anlattım. Online ve yüz yüze seminer & eğitimler vererek, konuşmacı olarak katılarak her yaştan, her gruptan ver her ihtiyaca yönelik eğitimler düzenledim. Üniversiteler, kreşler, ilkokullar, liseler, mutfaklar, restoranlar, belediye meydanları daha sayamayacağım pek çok yer… Bireysel olarak televizyon programları yaptım. Beyaz TV Hayatın Rengi, Beyaz TV Elif Melek’le Şeffaf Sohbet… CNN TURK, TRT Radyo, TRT Haber, Kanal D, TV 100, TV 8, TV 8.5, EURO Star, Diyanet TV, Bengü Türk TV, ATV Ana Haber, A Haber, Dost TV, Haber Global, Ülke TV, Kanal 7, Beyaz TV, SHOW Ana Haber, Kanal 24, Endüstri Radyo, Radyo Trafik, Asy Radyo, Radyo Beyaz vb. yayınlarda uzman görüşleri verdim. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptım. Ankara Life, Klass Magazin, Dyt Mag, Bitter Dergisi, Mag Dergi, XL Magazin, Mayatta, Lezzet Dergisi, BOM Magazin vb. birçok prestijli dergide yer aldım. Hürriyet, Milliyet, Takvim, Sabah Gazetesi, CNN TURK, Türkiye Gazetesi, aynı zamanda internet gazeteleri ve dijital platformlarda basın haberleri yayınladım. Velhasıl kelam kitabımdan haberdar mısınız şu an bilemiyorum. Sizler bu satırları okurken belki de bir yerlerde kitabım sizi bekliyordur. Kilo vermenin kitabını yazdım mı diyeyim? Utandım…
Beslenme ve Diyet Uzmanlığı’na nasıl başladınız? Bu süreç nasıl şekillendi?
İnsanların hayatını bazen bir söz, bir cümle, bir şarkı veya bir dokunuş değiştirir. Diyetisyenlik mesleğinde o dokunuş var. Uçurumdan aşağı düşmek üzere olan çaresiz birine tutunduğun bir el var. Öğrencilik döneminde okuduğun, öğrendiğin bilgilerin sana danışan biri tarafından uygulanması; faydasının görülmesi, akabinde doğan mutluluk ve artan sağlık kalitesi; ‘’Ben işe yarıyorum!’’ ve ‘’Faydalı olmaya devam etmeliyim!’’ motivasyonunu tetikliyor. On binlerce insanın hayatına değmek, bir nebze olsun hayatlarının bir parçasında yer almak ve onlara yardımcı olmak muhteşem bir his. Mezuniyetimin ardından online diyet programları ile danışanlarımı hem yurt içi hem yurt dışından takip etmeye başladım. Hemen yüksek lisans programına kaydoldum. Mezun olalı henüz 2 ay bile olmadan Ankara’ya yerleştim. Lisans sürecimden kısaca bahsetmek gerekirse; bir an bile durmadım. Birinci sınıftan itibaren özel hastaneler, özel mutfaklar, özel kurumlar vb. yerlerde gönüllü stajlar gerçekleştirdim. Okudum, öğrendim, yazdım, neyi neyle kullanacağımın yollarını çıkardım. Her alanda çalışma ihtimalim vardı, hayat bana bugünleri bir anda sunmadı. Ankara’ya yerleşir yerleşmez iş başvurularında bulundum. Birçok Catering firması ve özel hastaneler olumlu dönüşler vermişti. Akabinde Koru Sincan Hastanesi’nde çalışmaya başladım. Birçok kişiye mide ameliyatı olmadan hafifleyebileceklerini gösterdim. Belki de işin en güzel yanı bu; daha kolay bir yolu uygulatmak, kişiye kendisini kanıtlamak. Ve sonra daha çok kişiye daha iyi şekilde hizmet vermek adına bir anda karar verdim, istifa ettim. DİYETEMA’yı Ankara’nın Bağlıca Semti’nde ilk kez açılan Beslenme ve Diyet Danışmanlık Merkezi olarak hayata geçirdim, marka tescilimi aldım, işe koyuldum.
Bağlıca’da bulunan diyetisyen kliniğiniz DİYETEMA’ya ek olarak bir de geçtiğimiz günlerde Next Level’da şube açtınız. Oldukça keyifli geçen açılışınızda pek çok bilgiye de yer vererek davetlilere dolu dolu anlar yaşattınız. Birçok uygulamanın yer aldığı merkezinizdeki çalışmalarınızı bizimle paylaşır mısınız? Bu kliniğin en çok tercih edilme sebebi sizce nedir?
Bağlıca’ya 2016’da ilk geldiğimde çok beğenmiştim. Beslenme Uzmanlığımın ilk özel ofisini bu semtte açmaya karar verdim. Kimsenin cesaret edemeyeceği bir ortamda, çok yeni bir yerleşim yeri olan bu güzel semtte ilk ofisim DİYETEMA’yı açtım. Bu ofisin bendeki yeri bambaşkadır. Kendi emeğim, kendi çabam, alanında bölgenin ilki. Cesurca atılan bir adım, kapıları aşkla açılan bir işletme. Hamd olsun Rabbime, ilk olmayı ve uzun süre tek olmayı nasip etti. Tabii bir yandan Ankara’nın çeşitli semtlerinden danışmanlık hizmetlerimizden yararlanmak isteyen bireyler uzaklıktan yakınıyorlardı. Uzun zamandır aklımda olan şube açma fikri, şükürler olsun 6 Haziran 2023’te DİYETEMA Next Level Ofis olarak hayata geçti. Tecrübelerim doğrultusunda egzersiz yapmaya, vakit ayırmaya hele ki günde 2-3 saatlere kadar kimsenin tahammülü olmadığına kanaat getirdim. Akabinde, kısa zamanda etkili bir enerji harcaması sağlamaya yardımcı çeşitli cihazlar ile ofisimizde hizmete başladık. Örneğin 30 dakika tempolu bir yürüyüş ile; 1200 kkal ve üstünde enerji harcaması sağlamak mükemmel bir sonuç almak için birebir. Beraberinde Ozon, Kolajen, Aromaterapi, Infrared Isı ve Işık Tedavisiyle kuşatılmış vakumlu yürüyüş bandı oldukça etkili. Yine Ankara’da ilk kez kullanılan HOTPİLATES isimli cihazımız 30 dakikalık ancak tek seferde 40 dakika, normal pilatesten 10 kat daha etkili! Skolyoz ve omurga problemleri için birebir ve herkes tarafından uygulanabilir. Yalnızca DİYETEMA’da selülitler için Roll Shape isimli 30 dakikaya programlanmış Ozon, Kolajen ve Infrared ısı eşliğinde keyifli egzersizler yapmanıza destek olan bu cihazımız ile etkili sonuçlar alıyoruz. Hepsi kısa zamanda gözle görülür, etkili ve sağlıklı sonuçlar yakalamak isteyenlere harika imkanlar sunuyor.
Aynı zamanda Beyaz TV’de Elif Melek’le Şeffaf Sohbet programını sunuyor, yine birçok mecrada yayınlar gerçekleştiriyorsunuz. Yoğun temponuzdaki bu başarınızı neye bağlıyorsunuz? Zor olmuyor mu Ankara-İstanbul arasında mekik dokumak?
Elif Melek’le Şeffaf Sohbet gerçekleştirmekten en mutlu olduğum projem, hayalim, büyük bir emektir. Beslenme ve Diyet Uzmanı olarak sağlık alanında donanımlı ve güncel gelişmeleri takip eden bireyler olmamız, danışanlarımıza her noktada yardım ve destek sağlayabilmemiz bence çok önemli. Bu aşkla yıllardır sağladığım bilgi birikimimi, emeklerimi ve sevgimi aktardığım 88 bölümlük, hafta içi her gün yayınlanan doğru bilgilerle bir program süreci gerçekleştirdik. Başarı ‘Ben başarırım, başarı benimdir!’ diyebilenlerindir. İşini severek yapana zor yoktur. Haftanın en az bir gününü İstanbul çekimlerimizde, kıymetli konuklarımızın katılımıyla 6 saatlik bir çekim sürecinde haftalık hazırlıyor ve hafta içi her sabah yayınlıyoruz. Henüz izlemeyenler sosyal medya kanallarından takip edebilir ve izleyebilirler. TV ekranlarına 2017’den beri aşinayım. Çok severek ve bilimselliği ölçüt kılarak doğruları aktarmaya çalışıyorum. Bir yıl boyunca TV8 ekranlarında sağlık temalı programlarda bilgi akışı sağladım. Beyaz TV’de ünlü isimlerle birlikte sunuculuk yaptım. Bazı zamanlar günde 7-8 bölüm bile çektiğimiz oluyor, yanınızda sağlam bir ekip olmazsa olmaz!
Elif Hanım, Türk insanın beslenme alışkanlıklarını nasıl buluyorsunuz? Sizce sık yapılan hatalar neler?
Hamur işleri, una dayalı beslenmek, yağda kızartmalar, şeker tüketiminin yüksek olması ve tabii sosyal yaşam biçimi. Bunlar değiştirilebilir beslenme davranışları, fakat genelde kolaya kaçıyoruz. Her duygumuzu beslenerek yaşıyoruz. Mutluysak, kutlama yapıyorsak mutlaka yiyoruz, üzgünsek cenaze evindeysek bile yiyoruz. Hareketsiz bir hayatımız var, kimi zaman farkında kimi zaman değiliz. Çabuk karar değiştiriyoruz, etrafımızdan etkileniyoruz. İstikrar yakalamakta zorlanıyoruz. Belli bir program düzeninde ve kapsamında hayatımızı düzenleyemiyoruz. Tabii ki bunların neticesinde her 10 kadından 4’ü ve her 10 erkekten 2’si ‘’obez’’! İstatistikler yanılmaz. Her geçen gün bu rakamlar maalesef artıyor. Bu sebeple insan gücü, yaşam kalitesi ve sağlığı her geçen gün yitiriliyor. Toplumsal boyutta, yıllık bir kişinin şeker tüketiminin 30 kg olduğu hesaplanmış! Bu da ayda 2,5 kg şeker tüketmek anlamına gelir. Biz beslenme uzmanları olarak günde maksimum 10 -15 gr (bireysel ihtiyaçlara göre değişmekle birlikte) önerirken, toplumda şeker tüketimi 166 kat daha fazla!
Peki, bir de özel hayatınız hakkında soru yöneltmek istiyoruz. Mesleğinizden arta kalan zamanlarda en çok nelere vakit harcar, ne yapmaktan zevk alırsınız? Yoğun bir iş gününden sonra eve döndüğünüzde sizi en çok ne dinlendirir?
Bilgisayarımın başına oturup kalan işleri tamamlamak elbette.
Severek yapılan işin yorgunluk vermediğini ancak işini gerçekten isteyen ve sevenler anlar. Aslında bu soru biraz klişe olacak ama yine de yöneltmek istiyoruz. Bu mesleği icra ederken hiç sıkıldınız mı? Ya da daha doğru bir tabirle keşke şu mesleği de yapıyor olsaydım dediğiniz bir an oldu mu? Olduysa Diyetisyenlik yerine hangi mesleği tercih ederdiniz?
Kesinlikle Diş hekimi veya Mimar olurdum. Mesleği yaparken sıkıldığım bir anım hiç olmadı. Daha çok beslenme farkındalığını artırma yolunda direnç gösteren kişilerle bazen fazla zaman ve emek harcayabiliyoruz, eğer tedaviye cevap vermezlerse bu üzücü oluyor. Zira beslenme alışkanlıklarının birçok kronik hastalık gelişiminde doğrudan etkili olduğunu, hastalıkların önlenmesinde en etkili ve temel yol olduğunu biliyoruz. Bildiğimizi aktarıp, uygulanmasını sağlamak ise bizlerin işi. Fakat bu yolda bahanelerine, hedeflerinden daha fazla öncelik tanıyan kişiler ilerleyen zamanlarda üzücü sonuçlarla karşılaşıyor. Özellikle erkeklerde ani kalp krizleri, kadınlarda prediyabetin aşikâr diyabete dönüşmesi gibi rahatsızlıklar meydana geliyor. Toplum olarak kendimize kaliteli zaman ayırmıyor ve hatta değer vermiyoruz bile diyebiliriz. İnsanın kendi öğününde ne yiyeceğini düşünmesi bir lüks olmamalı. Veya kendisi için bir menü planlaması ve bunu uygulamaya çalışması zor olmamalı. Zira kimin için yaşıyoruz? Bu hayata neden geldik? Ömrümüzün 3’te 2’sini gereksiz hastalık muhabbetleriyle geçirip ve hatta hastalıklardan muzdarip yaşayacaksak neden çalışıyor, ne için emek veriyor ve neden yaşıyoruz? Mutlu, kaliteli ve sağlıklı bir yaşam her bireyin hakkı. Bu noktada beslenme eğitimi ve danışmanlığı; her bireyin yaşam hakkı kadar kutsal olmalı.
İlerleyen dönemler için hedeflerinizde neler var? Ajandanızdan birkaç bilgi paylaşır mısınız?
En büyük idealim üç katlı müstakil ve bahçeli bir evi sağlık kompleksine dönüştürmek! Şehirden biraz uzak hem otel tatili hem sağlık alanı gibi içinde farklı aktivitelerin ve insanlara farkındalıklar sunan heyecan verici bir rüya! Çünkü toplum olarak kilo almamızın kaçınılmaz en büyük nedenlerinden bir tanesi; hayatımızda farklı zaman pencerelerinin olmaması. Nedir bu? Gün boyu 09.00 – 18.00 mesaisine adapte, aralarda sadece yemek molası vererek motivasyon tazeleyen, işe gelirken veya işten çıkarken herhangi bir nefes alma boşluğu olmayan insanlarız çoğumuz. Sıkıntılarımızı yiyerek çözmeye alıştık. Benzer bir şekilde çalışma hayatı evin içinde olanlar, evde daha fazla vakit geçirenler de aynı şekilde yanlış beslenme davranışlarına sahipler. Bir konuyu çözümlerken; ‘Şuradan bir lokma bir şeyler atıştırayım sonra daha iyi hissederim.’ düşüncesiyle beslenmekten ziyade tıkıştırma yapıyoruz. Küçük miktarlarda yoğun enerji içeren gıdaları masumane görerek, miktarlarına dikkat etmiyoruz. Hepsi hareketsizlikle birleştiğinde, depresyon ve kaygı bozukluklarını da tetikleyerek, yanlış beslenme sarmalı gittikçe büyüyerek kısır bir döngü haline geliyor. En büyük hayalim de bu kısır döngüden insanları çekip çıkarabilmek. Kısır döngü 35-40 yaşlara kadar müsaade edici ve tahammülkâr oluyor. Sonraki yaşlarda farklı rahatsızlıkları bir araya getiriyor. Sağlık aslında kolay kaybedilmiyor, kolay da kazanılmıyor. Sadece farkında değiliz.

Yorumlar

0 yorumlar