Ankara Life Dergisi

Hedefinde Basketbol Süper Ligi Var!

Spor hayatına küçük yaşlarda başlayan Profesyonel Basketbol Oyuncusu Berk Çavdar, şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi’ne konuk oldu. Başarıya giden yolda rakibini ve kendisini savunan oyuncunun zayıf noktalarına odaklanarak güzel iş ortaya çıkardığını söyleyen Berk Çavdar, aynı zamanda müzik, konsol oyunları ve bisiklet turları gibi pek çok aktivitenin içinde yer almaktan da hayli keyif alıyor. Biz de başkentin marka yayını Ankara Life Dergisi ekibi olarak kendisiyle bir araya gelerek harika bir röportaj gerçekleştirdik. Merak ettiğimiz soruları yanıtlayan Berk Çavdar’ın çok özel röportajı sizlerle, iyi okumalar dileriz.
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Berk Bey uzun yıllardır basketbol ile ilgilenmektesiniz. Birçok başarıya sahip alanınız hakkında sorularımıza geçmeden önce sizi tanıyalım. Berk Çavdar kimdir?
8 temmuz 1996’da Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Lise eğitimimi İlkem ve Fatoş Abla Kolejlerinde aldım. Şu anda Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde Antrenörlük Bölümü öğrencisiyim.
Basketbola nasıl başladınız, sizi bu spora karşı çeken güç neydi? Kendinize ilk kez ‘Basketbolda en iyiler arasında olacağım.’ dediğiniz anı hatırlıyor musunuz? Ya da şöyle soralım, bu sporda çok iyi olduğunuzu ilk ne zaman fark ettiniz?
Basketbola küçük yaştan itibaren ilgim vardı, çocukluğumda ilk oyuncağım pota ve top olmuş. Hikayem ortaokulda Beden Eğitimi öğretmenim Kadir Hoca’nın basketbola yeteneğim olduğunu ve lisans almam gerektiğini bana ve aileme söylemesiyle başladı. Sonrasında annem ve babam beni Çankaya Belediyesi’nin antrenmanlarına götürdü. Ailemin beni her zaman desteklediğini söylemem gerekiyor, özellikle annemin. O zamanki antrenörüm Bülent Türksen ertesi gün bana lisans çıkardı. İlk antrenmandan hemen sonra kendimden iki yaş büyüklerle oynamaya başladığım zaman, basketbola gerçekten yeteneğim olduğunu anladım.
Basketbola başladığınızda karşılaştığınız zorluklar, yapamam dediğiniz anlar oldu mu? Bu konuda sizi motive eden en temel güç neydi?
Açıkçası yapamam dediğim bir an olmadı, çünkü basketbol oynarken aynı zamanda eğleniyorum. Ama sporcular için en zor anlar sakatlık dönemleri diyebiliriz. Hem mental hem fiziksel açıdan zorlayıcı bir süreç oluyor.
Maç içinde nelere odaklanıyorsunuz?
Odaklandığım ilk şey tabii ki kazanmak oluyor. Kazanmak için rakibin ve beni savunan oyuncunun zayıf noktalarına odaklanıyorum.
NBA’e dair yorumlarınız neler? Güncel olarak ligden favori takım ve oyuncu seçimleriniz nasıl?
Aslında Avrupa basketbolunu daha çok takip ediyorum, bana daha sert ve rekabetçi geliyor. NBA’de ise büyük bir Stephen Curry hayranıyım o yüzden her zaman Gölden State Warriors favorim.
Saha dışı hayatınızda nelerle ilgilenmeyi seviyorsunuz?
Spordan sonra müzik hayatımın bir parçası diyebilirim, sevdiğim sanatçıların konserleri olduğunda vakit buldukça gitmeye çalışıyorum. Aynı zamanda bisiklet turları ve konsol oyunları da diğer hobilerim arasında yer alıyor.
Son olarak geleceğe yönelik hedeflerinizden bize kısaca bahseder misiniz?
Menajerim Alp Aşırım ile birlikte bir kariyer planlaması doğrultusunda ilerliyoruz. Hedefimde Süper Lig’de oynamak var. Ancak yurt dışında oynamak ve ülkemi orada en iyi şekilde temsil etmek gibi bir hedefim de bulunuyor. Umarım en kısa zamanda hedeflerime ulaşabilirim.

Yorumlar

0 yorumlar