Tutkudan Liderliğe!
Otomobillere olan çocukluk tutkusunu, zamanla profesyonel vizyona, ardından da sektörel liderliğe dönüştüren Yusuf Tarhan, bugün, İnan Group Otomotiv çatısı altında yalnızca bir satış danışmanı değil; aynı zamanda güven, uzmanlık ve müşteri odaklı yaklaşım yaşayan bir temsilci. Başarılarla örülü kariyer yolculuğunu ve sektöre kattığı yenilikçi bakış açısını şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi ile paylaştı.
Tarhan, otomobili bir ürün değil, bir yaşam tarzı olarak gören yaklaşımıyla, müşteriyle kurduğu güçlü iletişimi danışmanlık sürecinin merkezine yerleştiriyor. Her aracı doğru sahibiyle buluşturmayı bir satış işleminden çok, bir hayali gerçekleştirme süreci olarak gören bu vizyon, onu klasik satış anlayışının çok ötesine taşıyor.
Yusuf Tarhan, değişen müşteri beklentilerinden dijital dönüşüme, sürdürülebilirlikten girişimciliğe uzanan geniş bir perspektifle sektörü değerlendiriyor; aynı zamanda geleceğe dair iddialı hedefleriyle de dikkat çekiyor. Türkiye’nin otomotiv alanında müşteri deneyimi ve çevresel sorumluluk ekseninde yeni bir vizyona kavuşmasında öncülük etmeyi amaçlayan bu bakış açısı, genç profesyonellere de ilham niteliği taşıyor.
Ankara Life Dergisine özel bu samimi ve ilham verici röportaj, sadece Yusuf Tarhan’ın değil; yenilikçi, güven temelli ve sürdürülebilir bir sektör anlayışının da sesi niteliğinde. İyi okumalar dileriz.
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Otomotiv sektöründe önemli bir tecrübe birikimine sahipsiniz. Kariyer yolculuğunuz nasıl şekillendi, bu alana yönelmenizde hangi dinamikler etkili oldu?
Ben Yusuf Tarhan, 1985 doğumluyum. Aslen Niğdeliyim ama hayatımın büyük bölümü Ankara’da geçti. Arabalara olan ilgim çok küçük yaşlarda başladı. Yarış videoları, motor sesleri, teknik detaylar beni derinden etkiledi. Bu ilgi zamanla bir tutkuya, ardından da mesleki bir yolculuğa dönüştü. Genç yaşta araç alım satımıyla başladım. Deneyimledikçe piyasa okumayı, müşteri beklentilerini analiz etmeyi ve sektörel fırsatları değerlendirmeyi öğrendim. Bu süreçte hata da yaptım, çok şey de öğrendim. Her şeyden önemlisi, otomobili bir ürün değil, bir yaşam tarzı olarak gören bir bakış açısı geliştirdim.
İnan Group Otomotiv’in sektördeki konumunu siz nasıl tanımlıyorsunuz? Markayı öne çıkaran temel değerler ve fark yaratan unsurlar nelerdir?
İnan Group Otomotiv bugün yalnızca bir otomobil firması değil; güvenin, uzmanlığın ve müşteri odaklı yaklaşımın temsilcisidir. Sektördeki yerimizi bu üç temel üzerine inşa ettik. Müşteriyi sadece alıcı olarak değil, bir yol arkadaşı olarak görüyoruz. Lüks ve spor segmentlerde uzmanlaştıkça, kullanıcılarla kurduğumuz bağ da güçlendi. Doğru aracı doğru kişiyle eşleştirmek bizim için satış değil, bir danışmanlık süreci. Bu yaklaşım, İnan Group Otomotiv’i sadece tercih edilen değil, tavsiye edilen bir marka haline getirdi.
Sektördeki dönüşümü yakından takip eden biri olarak; otomotivde son yıllarda öne çıkan trendler ve değişen müşteri beklentileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Otomotiv sektörü hiç olmadığı kadar hızlı değişiyor. Dijitalleşme, elektrikli araçlar, kullanıcı deneyimi gibi konular artık temel gündem maddesi. Müşteri artık sadece güçlü bir motor ya da şık bir tasarım değil; aynı zamanda güvenli, çevreci, bağlantılı ve sürdürülebilir bir deneyim arıyor. Bu beklentiyi karşılayabilmek için biz de tüm süreçlerimizi buna göre dönüştürüyoruz. Satıştan teslimata, hatta satış sonrası desteğe kadar her adımı titizlikle kurguluyoruz.
Girişimci yönünüzle tanınıyorsunuz. Bu bakış açısı, İnan Group Otomotiv’deki danışmanlık sürecinize nasıl yansıyor? İşe ve markaya yaklaşımınızda ne tür farklar yaratıyor?
Girişimci ruhum, bana hep “fark yaratma” dürtüsü kazandırdı. Bu nedenle klasik otomobil ticareti yerine, danışmanlık temelli bir ilişki kurmayı benimsedim. Her müşterinin hayat tarzına, bütçesine ve beklentisine özel öneriler geliştiriyoruz. Araç satmak değil; bir ihtiyaç çözmek, bir hayal gerçekleştirmek amacıyla hareket ediyoruz. Bu yaklaşım, hem müşteri sadakati sağlıyor hem de uzun vadeli güven ilişkisi kurmamıza yardımcı oluyor.
Teknoloji ve sürdürülebilirlik kavramları otomotiv sektörünü yeniden şekillendiriyor. Sizce bu dönüşüm İnan Group Otomotiv’in vizyonuna nasıl entegre ediliyor?
Teknoloji ve sürdürülebilirlik bizim için sadece birer kavram değil, günlük işleyişin ana parçası. Elektrikli araç portföyümüzü her geçen gün genişletiyoruz. Aynı zamanda satış süreçlerimizi dijitalleştirerek kâğıt kullanımını azaltıyor, ofislerimizde enerji verimli sistemleri tercih ediyoruz. Çevre dostu test sürüş politikaları, dijital sözleşmeler gibi uygulamalarla karbon ayak izimizi azaltmaya çalışıyoruz. Bu yaklaşım, hem doğaya hem de müşterinin beklentisine duyarlılık gösterdiğimizi somut olarak yansıtıyor.
Gelecek hedeflerinizi ve bu hedefler doğrultusunda İnan Group Otomotiv’in rotasını nasıl şekillendirmeyi planlıyorsunuz?
Kısa vadede sektördeki dönüşüme öncülük eden, güven temelli ve vizyoner bir yapı oluşturmak en büyük hedefim. Uzun vadede ise; Türkiye’nin otomotiv alanında sürdürülebilirlik ve müşteri deneyimi ekseninde örnek gösterilen bir yapılanmasına öncülük etmek istiyorum. Bu vizyonu uluslararası boyuta taşımak da hayalim. Bu yolda yalnız değilim; Recep Burak Kasım ile kurduğumuz güçlü iş birliği de bu sürecin en büyük destekçilerinden biri. Bugünü başarıyla yönetirken, yarını inşa edecek adımları da şimdiden planlıyoruz. Çünkü gerçek başarı; sadece kazanmakla değil, dünyaya nasıl katkı sunduğunuzla ilgilidir.