Prof. Dr. Ferda Öner Erkekol ile Polen Alerjisi ve Tedavi Yöntemleri!
“Alerjik riniti olan kişilerde hafif düzeyde şikayetler görülebildiği gibi yaşam kalitesini bozan orta-ağır şiddette şikayetler de görülebilir.” (SPOT)
“Alerjik rinit diğer alerjik hastalıkların (astım, egzama, ürtiker vb.) gelişimi için de bir risk faktörüdür.” (SPOT)
Medicana International Ankara Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ferda Öner Erkekol, şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisine konuk oldu. Polen alerjisiyle ilgili merak ettiğimiz soruları içtenlikle yanıtlayan Prof. Dr. Erkekol, bahar aylarında alerjik reaksiyonlarla başa çıkma stratejilerinden, kişiye özel tedavi yaklaşımlarına kadar pek çok önemli konuyu ele aldı. Keyifli geçen röportajımız sizlerle, iyi okumalar dileriz.
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Bahar döneminde görülen burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı gibi şikayetler genellikle polen alerjisine bağlanıyor ve mevsimsel bir sorun olarak görülüyor. Ancak bazı bireylerde şikayetler yıl boyunca sürebiliyor. Bu farkın altında yatan nedenler nelerdir?
Hapşırık, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, burun, damak kaşıntısı gibi şikayetler sıklıkla rinit hastalığının bulgularıdır. Rinit; burnun içini döşeyen dokunun (mukozanın) mikrobik olmayan iltihabi (inflamatuar) bir hastalığıdır. Rinit sanıldığı gibi sadece alerjenler ile ilişkili bir hastalık değildir. Erişkinde rinit hastalarının yalnızca yarısında alerjik duyarlılık tespit edilebilir. Bu gruba alerjik rinit adı verilir. Diğer yarısında ise alerjenlerin dışındaki çevresel kirleticiler (sigara dumanı, egzoz gazı, deterjanlar, kokular vs.) etkilidir. Bireyin alerjik duyarlılığının olup olmadığı, alerjik duyarlılığının ne ile olduğu ve diğer hava kirleticilerine maruziyet zamanı ve miktarı şikayetlerinin yıl içerisindeki süresini ve şiddetini belirler. Gerçekten de yalnızca mevsimsel özellik gösteren hastalar çoğunlukla ağaç, çayır veya yabani ot polenlerine duyarlıdır. Tüm yıl boyunca şikâyeti olan hastalarda ise sıklıkla ev tozu akarı (mite), küf mantarı, hamamböceği, hayvan tüyü gibi alerjik duyarlılıklar saptanır. Dolayısı ile polen alerjisi bilinen bir hastada yıl boyu şikayetlerin devam etmesi birkaç farklı faktöre bağlı olabilir. Bu hastada yıl boyu etkili olan alerjenlere de duyarlılık olabilir. Polen dönemi dışındaki şikayetler alerjen dışı hava kirleticilerine bağlı tetikleniyor olabilir. Ancak unutulmaması gereken bir nokta da polen sezonunun yıllar içerisinde uzuyor olmasıdır. İklim şartlarındaki değişiklikler artık polen sezonunun yılın 6 ayında sürmesine neden olabilmektedir. Ayrıca polen sezonunda yeterli ve uygun tedavinin planlanmamış olması da semptomların süre olarak uzamasına neden olabilmektedir.
Özellikle bahar aylarında artan burun akıntısı, hapşırık gibi şikayetler başka hastalıklarla da örtüşebiliyor. Bu noktada tanı süreci nasıl şekilleniyor?
Haklısınız. Burun akıntısı, hapşırık gibi şikayetler pek çok üst solunum yolu hastalığının ortak bulgusudur. Özellikle enfeksiyonların alerjik rinitten ayırımı gerekir. Alerjik rinitte şikayetlerin tekrarlayıcı vasıfta olması, burun akıntısının beyaz şeffaf renkli olması, ateş, halsizlik, eklem ağrısı gibi şikayetlerin olmaması ayırımın yapılmasında önemli noktalardır. Bu nedenle hastanın şikayetleri ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Polip (burun eti), sinüzit, geniz eti veya diğer üst solunum yolu patolojilerinin ayırımında kulak-burun-boğaz muayenesi çok yararlı olacaktır. Ancak alerjik ve alerjik olmayan rinit tanısı ve hangi alerjenin şikayetlerden sorumlu olduğunun belirlenmesi için alerji testlerinin yapılması son derece önemlidir. Bu nedenle hastaların alerji uzmanları tarafından testler için değerlendirilmesi gerekir. Bu amaçla öncelikle alerji deri testleri kullanılır. Deri testlerinin yapılamadığı durumlarda kandan alerji taraması yapılabilir.
Polen alerjisi tanısı almış bireylerde bu hassasiyetin sistemik etkileri konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Alerjik riniti olan kişilerde hafif düzeyde şikayetler görülebildiği gibi yaşam kalitesini bozan orta-ağır şiddette şikayetler de görülebilir. Tedavi edilmeyen veya tedavisi yetersiz hastalarda burundan rahat nefes alamama nedeni ile uyku kalitesinde azalma sıklıkla görülür. Yaşam kalitesinde bozulma, konsantrasyonda ve okul başarısında azalma, işte performans düşüklüğü ve anksiyete görülebilir.
Alerjik rinit diğer alerjik hastalıkların (astım, egzama, ürtiker vb.) gelişimi için de bir risk faktörüdür. Örneğin alerjik rinit hastalarının üçte birinde astım gelişme riski mevcuttur. Bu açıdan hastaların yakın izlemi gerekir.
Polenin yoğun olduğu dönemlerde bireyler yaşam kalitelerini korumak adına nelere dikkat etmeli? Günlük yaşamda uygulanabilir korunma stratejileri nelerdir?
Polen maruziyetinden tam olarak kaçınmak pratik olarak mümkün değildir. Ancak alınacak önlemler ile maruziyet miktarı kısmen azaltılabilir. Polenlerin yoğun olduğu mevsimlerde, özelikle sabah ve öğle saatlerinde dış ortam aktivitelerinin kısıtlanması, özellikle sportif aktiviteler için iç ortamların seçilmesi önerilir. Bu dönemlerde dış ortamda maske ve gözlük kullanımı, eve gelindiğinde kıyafetlerin hemen değiştirilmesi ve duş alınması polenler ile temas yoğunluğunu azaltabilir. Ev içinde veya arabada camları açmak yerine mümkünse klima kullanılması iç ortama polenlerin ulaşmasını engelleyebilir. Polen filtrelerine sahip hava temizleyiciler ortamdan polenleri uzaklaştırmaya yardımcı olabilir. Ancak bu tedbirlerin hiçbirinin polen maruziyetini, hastanın şikâyet tetiklenme sınırının altına kesin olarak çekmesi mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle hastaların uygun şekilde ilaç tedavilerinin planlanması yaşam kalitesinin istenildiği düzeyde tutulabilmesi için gereklidir.
Son yıllarda bireyselleştirilmiş tıp anlayışıyla birlikte, polen alerjisi tedavisinde kişiye özel yaklaşımlar, özellikle de immünoterapi daha fazla konuşuluyor. İmmünoterapi kimler için uygundur? Bu yaklaşımlar nasıl uygulanıyor ve tedavi başarısını nasıl etkiliyor?
Alerjik rinit tedavisinde kullanılan ilaçlar, hastanın alerjik olmasına müdahale etmekten çok, alerjik olmasının sonucundaki şikayetleri baskılamaya yöneliktir. Alerjen immünoterapisi ise hastanın alerjik olmasına müdahale tedavisidir. Bu tedavi yaklaşımı hastanın duyarlı olduğu alerjenin küçük dozlardan başlanılarak artan miktarlarda hastaya uygulanması esasına dayanır ve o alerjene karşı tolerans, yani duyarsızlaştırma gelişmesi amacıyla yapılır.
Alerjen immünoterapisi standart tedaviye iyi yanıt vermeyen ya da tedavi esnasında yan etki görülen hastalarda öncelikli olarak düşünülmelidir. Aynı şekilde uzun süreli ilaç kullanımı istemeyen hastalarda da alerjen immünoterapisi uygulanabilir.
Uygun hastanın seçilmesi ve alerjen immünoterapinin doğru şekilde yapılması, hastalarda şikayetlerde ve dolayısı ile ilaç kullanım miktarında belirgin azalmaya yol açacaktır. Bunun dışında alerjen immünoterapisi, alerjik hastalıkların seyrini değiştirebilen, özellikle rinitin astıma ilerlemesini önleyebilen önemli tedavilerden bir tanesidir.
Ancak her hastanın alerjen immünoterapi için uygun olmayabileceği ve doğru hasta ve alerjen seçiminin tedavi başarısını ciddi oranda etkileyeceğinin bilinmesi gerekir. Bu nedenle hastaların alerji ve immünoloji hekimlerince değerlendirilmesi, tedavinin alerji kliniklerince uygulanması önemlidir.



