Sinyal Koptu, Şimdi Ne Olacak?Deniz Dinçer
Hepimiz oradaydık, değil mi? Bir mesaj, yanlış anlaşılan bir bakış ya da üstü kapalı imalı bir söz… Ve hop! Kendinizi bir anda ilişkinin tam ortasında, iletişim kazalarının sert rüzgarına kapılmış bulursunuz. Evet, aşk ve romantizm genellikle pembe bulutlar üzerinde süzülmek gibi gözükse de gerçek dünyada işler bazen böyle gitmiyor. Bir mesajdaki “ok” bile aniden bir soğuk savaşın fitilini ateşleyebiliyor. Peki bu yanlış anlaşılmalar neden bu kadar sık yaşanıyor?
İletişim kazaları, ilişkilerin kara kutuları gibidir. Birbirimize ne kadar yakın olsak da zihnimizin derinliklerinde asla tam anlamıyla aynı frekansta olamayız. Partnerinizin niyetini anlamaya çalışırken kendinizi bir dedektif gibi hissedebilirsiniz: “Bunu mu demek istedi yoksa başka bir şey mi ima etti?” Ama ne yazık ki, çoğu zaman cevap hiç de düşündüğünüz gibi olmuyor.
İletişimde açık ve net olmak mı? Kolay gibi gözükebilir ama işin aslı hiç de öyle değil. Bu noktada Sex and the City’deki Samantha Jones’a kulak vermek lazım. Kendisi her zaman dobra dobra konuşmayı başarmış, kimsenin aklında soru işareti bırakmayan bir karakterdi. Tabii herkes Samantha gibi olamaz ama onun doğrudanlığından ilham almanın kimseye zararı olmaz.
İletişimde Dürüstlüğün Cazibesi
Öncelikle dürüst olalım: Bir ilişkide herkes duygularını ve düşüncelerini o anda, olduğu gibi dile getirmeye korkabilir. Belki partnerinizi kırmak istemezsiniz ya da kendiniz incinmekten korkarsınız. Ama bu korku, küçük bir sorunu devasa bir dağ haline getirebilir. “Beni dinliyor musun?” sorusuna gelen o savunmacı cevaplar ya da sessizliği iletişimin dibine dinamit koymak gibi düşünün. Oysa bazen sadece “Evet, seni dinliyorum ve şunu hissediyorum…” demek işleri sihirli bir şekilde çözebilir.
Kelime Oyunlarından Kaçının
Bir diğer klasik iletişim kazası da imalar üzerinden konuşmak. Belki farkında olmadan bir test yapıyorsunuz: “Bakalım ne kadar beni anlıyor?” ya da “Acaba ne ima ettiğimi fark edecek mi?” Ancak bu tür oyunlar, iletişimde bir mayın tarlası yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Sadece hissettiklerinizi açık bir şekilde paylaşın ve karşı tarafın sizinle aynı sayfada olup olmadığını anlamak için küçük oyunlar oynamayın.
Dinlemenin Gücü
En basit ve etkili formül ise şu: Dinle. Ve gerçekten dinle. Çoğu çift, bir tartışmanın ortasında sadece cevap vermek için dinliyor. Halbuki bir nefes alıp, karşınızdakinin söylediklerini içselleştirirseniz, birçok yanlış anlaşılmanın önüne geçebilirsiniz. Bu, sadece sessizce dinlemek değil, gerçekten empati yapmakla ilgili.
Konfor Alanından Çıkmaya Cesaret Edin
Unutmayın ki iletişim, sadece konuşmaktan ibaret değil. Zor konuları açmak, çatışmaktan korkmamak da iletişimin bir parçası. Çoğu çift, rahatsız edici konulardan kaçınarak huzuru koruduğunu düşünür ama aslında o huzurun altı bir yanardağ gibi kaynar. O yüzden konfor alanınızdan çıkın ve hissettiklerinizi paylaşın.
Sonuç olarak, ilişkilerde yaşanan iletişim kazaları bazen ufak kıvılcımlarla başlar ama doğru yönetilmezse yangına dönüşebilir. Ancak dürüstlük, netlik ve empatiyle bu kazaları en aza indirgemek mümkün. Samantha’nın o meşhur lafını hatırlayın: “Ben kimseyle oyun oynamam, ben gerçeği söylerim.” Belki de bu, ilişkilerde iletişimin altın kuralı olmalı: Açık olun, net olun ve hislerinizi cesurca paylaşın. Çünkü aşk, ancak o zaman en güçlü şekilde kendini gösterebilir.