İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uygulamalarında Önleme Kültürünün Oluşturulması
İşçi Sağlığı ve Güvenliği kültürünü başarılı bir şekilde değiştirmek için örgütsel değişimin dinamiklerini anlamak
esastır. Aksi takdirde, “kültür değişimi” muhtemelen sadece bir slogan olarak kalacaktır.
Bir güvenlik kültürü; psikolojik, davranışsal ve durumsal bileşenlere sahiptir. Psikolojik bileşen, güvenlikle ilgili
kararları ve davranışları yönlendiren; paylaşılan değerler, tutumlar, algılar ve inançlardan oluşur. Davranışsal
bileşen, işyerinde güvenliğe ilişkin yöntemler olarak tanımlanabilirken, durumsal bileşen ise güvenliğe ilişkin politikalar, prosedürler, düzenlemeler, örgütsel yapılar ve yönetim sistemleri olarak tanımlanabilir.
2008 yılında gerçekleştirilen 18. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde “Seul Deklarasyonu” ve 2011 “İstanbul Deklarasyonu” ile Seul Bildirgesi’ne göre, işyerinde yüksek düzeyde güvenlik ve sağlığı teşvik etmek toplumun bir bütün olarak sorumluluğudur. Toplumun tüm üyeleri, ulusal gündemlerde iş güvenliği ve sağlığına öncelik verilmesini sağlayıp ulusal bir önleyici güvenlik, sağlık kültürü oluşturarak ve onu sürdürerek bu hedefe ulaşılmasına katkıda bulunmalıdır. İş güvenliği ve sağlığının sürekli iyileştirilmesi, ILO Sözleşmesi’ndeki (No. 155) ilkelerini dikkate alan ulusal bir politikanın geliştirilmesi de dahil olmak üzere, iş güvenliği ve sağlığının yönetimine yönelik sistem yaklaşımıyla teşvik edilmelidir. Eylül 2011’de “Önleyici Kültür için Çalışma Bakanları Zirvesi” vesilesiyle 33 bakan tarafından İstanbul Deklarasyonu’nun kabul edilmesi, işverenlerle çalışanların önleme ve uyumu sağlamada aktif katılımının öneminin tanınmasında bir başka önemli kilometre taşıydı, ancak sürdürülebilir olamadı.
Önleme kültürü kavramı, dolaylı olarak güvenlik kültürü kavramına dayanmaktadır. Her ikisi de kültürel bir
yaklaşım kullanır.
Bir güvenlik kültürü iş ile ilgili riskleri azaltmayı hedeflerken, bir diğer önleme kültürü hem iş ile ilgili hem de iş ile ilgili olmayan riskleri azaltmayı hedefler. Güvenlik kültürü esas olarak işyeri düzeyine yönelikken, önleme kültürü toplumsal veya ulusal düzeye de yöneliktir. Güvenlik kültürünün hedefleri esas olarak endüstriyel kazalar ve iş kaynaklı hastalıklardır. Ancak güvenlik kültürü bazı endüstrilerdeki bulaşıcı olmayan hastalıkları hedefler. Önleme kültürünün hedefleri bulaşıcı olmayan hastalıklar, endüstriyel kazalar ve ruhsal hastalıklar dahil olmak üzere iş kaynaklı hastalıklardır. Güvenlik kültüründe vurgu, sağlığın korunmasına yöneliktir, önleme kültüründe ise hem sağlığın korunması hem de geliştirilmesi vurgulanır.
Bir güvenlik kültüründe, kapsanan nüfus çoğunlukla nükleer, petrokimya endüstrileri, toplu taşıma gibi yüksek
riskli endüstrilerdeki çalışanlardan ve daha az risk taşıyan küçük işletmelerden oluşurken, bir önleme kültürü tüm
çalışanları, serbest meslek sahipleri ve tüm işyerlerindeki güvencesiz çalışanlar dahil olmak üzere hepsini kapsar.
Çalışma Bakanlığı gibi yetkili bir makam güvenlik kültürüne dahil olurken, bir önleme kültürü hükümet tarafından
bir bütün olarak inşa edilmeli, sürdürülebilir olmalı ve çalışanların sağlığının ulusal gündemde bir öncelik olarak kabul edilmesini sağlamak için hükümet yetkilileriyle ilgili bakanlıklar da aktif olarak elini taşın altına koymalıdır.
Sadece yazılı bulunan prosedürler, talimatlar bunun için yeterli olmayıp, uygulamalara ağırlık verilmelidir.
Branşlaşma yoluna gidilerek alanında uzmanlaşmış personellerin istihdamı sağlanmalı ve denetlenmelidir.
Örneğin hem yarı zamanlı çalışanlar hem de küçük taşeronlar olarak çalışanlar olmak üzere güvencesiz işçiler
genellikle mesleki sağlık hizmetleri sisteminin dışında kabul edilir. Genel sağlıklarının korunması ve geliştirilmesi,
ulusal düzeyde Çalışma ve Sağlık Bakanlıkları arasında, yerel düzeyde ise işyeri ve toplum sağlık merkezi arasında
iş birliği gerektirir.
Sonuç olarak, bir önleme kültürünü teşvik etmek için hem işyeri hem de ulusal düzeyde eylemlere ihtiyaç vardır.
İşyeri düzeyi, mühendislik kontrolleri, düzenlemelere uyum, mesleki güvenlik ve sağlık yönetim sistemlerinin tanıtımı gibi teknolojik iyileştirmelerin yanı sıra olumlu bir güvenlik kültürü elde etmek için yönetilen kültür değişikliği gerektirir. Ulusal düzey, ulusal gündemde işçi sağlığına öncelik verilmesini ve hükümetin bir bütün olarak dahil
olduğu işçi sağlığına yönelik ulusal bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmasını, böylece de bir önleme kültürünü teşvik
etmeyi gerektirir.