Ankara Life Dergisi

ÖRNEK BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ: FARUK NALBANTOĞLU

Şehrin ‘Hatıra Defteri’ Ankara Life Dergisi, kente iz bırakmış isimleri sayfalarına taşımaya devam ediyor. Yeni yayın dönemimizin başlangıcı olan Eylül ayından itibaren her ay iş dünyasından cemiyet yaşamına, sanat camiasından kent kültürüne kadar şehre katkıda bulunmuş isimleri tanıtacağız. Ekim ayı misafirimiz genç girişimci Faruk Nalbantoğlu.

1976 doğumlu Nalbantoğlu’nun Kastamonu’da başlayıp Ankara’da süren ve devamında tüm Türkiye’ye yayılan ‘başarı öyküsü’ kelimenin tam anlamıyla film gibi! Radyo programcılığından televizyon kanallarında yaptığı belgesel ve program sunuculuğuna, bankacılıktan finansa, eğitim sektöründen e-ticaret ve eczane danışmanlığına kadar başarıdan başarıya koştuğu profesyonel yaşamını ilgiyle okuyacaksınız.

Hiç kuşkusuz ülkemizde de marka değeri haline gelmiş birçok ticari kuruluşun bugüne gelişinde farklı başarı öyküleri var. Faruk Nalbantoğlu’nun da öyle. Nalbantoğlu, Ankara Life Dergisi’ne anlattığı başarı öyküsünde “Hangi işi yaparsak yapalım sınırlarımızı kendimiz çiziyoruz” diyor. “Bazen kendi engellerimizi kendimiz yerleştiriyor bazen de bu engelleri kendimiz kaldırıyoruz” cümlesini kuran Nalbantoğlu, motivasyona vurgu yapıyor.

Akademik Eğitime Sevdalı

Bu bilge iş adamını daha yakından tanımak için hikâyenin başladığı 1997 senesine, Faruk Nalbantoğlu’nun içindeki akademik sevdanın ayak seslerinin duyulduğu yıllara gitmek lazım. Her şey genç Nalbantoğlu’nun kariyer planının şekillendiği 1990’lı yıllarda başladı. 1997 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin ardından 2004 yılında Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. 2014 yılında “Yönetim Organizasyon” yüksek lisansını tamamladı. Üniversite yıllarında başladığı radyo programcılığı ve sunuculuğuna daha sonra çeşitli televizyonlarda belgesel ve program sunumları tecrübeleri de eklemiş, kafasında gelecek planları şekillenmiş, hayallerine bir adım daha yaklaşmıştı. O dönemki başarı azmini Faruk Bey şöyle anlatıyor:

Nasıl bir öğrenciydiniz?
O yıllar aslında kendimi bulma yolculuğumun başladığı yıllardı. Olduğum yerden ve o ivme ile gidebileceğim yerden memnun değildim ve hep her zamankinden farklı işler yapma çabası içindeydim. Öyle de yaptım. Aslında benim için okuduğum üniversitenin hiçbir zaman bir anlamı olmadı, ben her zaman kendi gelişimim için çalışan ve tecrübe geliştiren bir adam oldum ve sonuçta amaçlarımın pek çoğuna ulaştım.

Eğitiminizi şekillendirirken nelere dikkat ettiniz?
Pek parlak bir öğrenci olmadım aslında, özellikle ilk üniversitemde akademik süreç yerine daha çok sosyal gelişim üzerine odaklandım. Bu iş yaşamımda seçeceğim yolda bana daha çok faydalı oldu. Yani üniversite yaşamımın başlangıcı akademik olarak pek iyi değil ama sonraki süreçte kariyer yolculuğum için gerekli olan bir plan ile yola çıktım. Özellikle lisans üstü süreçlerim adına bunu yaptım çünkü sonraki tüm kariyer planımı bunun üzerine kurmak istiyordum.

Kariyer planınızı yaparken nelere dikkat ettiniz?
Kariyer sürecimde önceliklerim hep oldu tabii ki ama benim yaşamdaki en büyük amacım öncelikle iz bırakmaktı. Bu süreçte asla kazanç odaklı değil, her zaman en iyi işi üretmek üzerine hedefler oluşturdum ve bu hedeflerimin peşinden koştum.

Gençlere eğitimlerini şekillendirirken nelere dikkat etmesini tavsiye edersiniz?
Günümüz Türkiye’sinde bu çok karışık bir konu bence, özellikle meslek seçimi artık daha fazla önem kazandı. Ancak gelecekte şu an var olan pek çok mesleğin olmayacağını biliyoruz. Bu nedenle seçimleri çok değerli ama ben her zaman gençlerin meslek seçimi dışında özellikle iletişim becerileri gelişmiş bir kişi olmaları gerektiğini önemsiyorum, bunu da söylerken anlatan değil iyi anlaşabilen bireyler olmaları gerektiğinden bahsediyorum.

Çeyrek Yüzyıllık Deneyim

Faruk Nalbantoğlu çeyrek yüzyıldır iş dünyasının farklı sektörlerinde ve pozisyonlarında önemli işlere imza atıyor. Banka, sigorta, kozmetik, sağlık, ilaç, dermokozmetik ve eczane alanlarında adı büyük harflerle yazılan ünlü girişimci, tıbbi mümesillik, pazarlama müdürlüğü de yaptı. Sırası ile Koç Alianz Sigorta, Bayındır Hayat Sigorta, İktisat Bankası, Dışbank, Ali Raif İlaçları A.Ş. ve Pfizer’da görev aldı. 2011 senesinde de eczane danışmanlık firması olan Artıfarma Group’u kurdu. Nalbantoğlu Artıfarma ile kitap ve dergi yayıncılığı ile öncelikle eczaneler olmak üzere kurumlara yönetim danışmanlıkları yapıyor, kurumsal gelişim eğitimleri veriyor.

Oldukça farklı sektör ve şirkette yöneticilik yaptınız. Nasıl bir duygu?
Bu çok keyifli tabii ki, özellikle hem pek çok farklı sektör dinamiğinin farkına varabiliyor hem de diğer çalıştığım sektörlere başka alanlardaki farklılıkları entegre edebiliyorsun.

Çalıştığınız firmalardan ne gibi deneyimler kazandınız?
Her biri çok kıymetli firmalardı. Bana işimi yaparken her aşamada çok şey öğrettiler, en güçlü öğretisi ise her zaman sabırlı olmak üzerineydi.

Türkiye’de girişimcilik ekosistemi sizce nasıl ilerliyor?
Girişimcilik benim de henüz çok başında olduğum bir alan, öncesinde cesaret gerektiriyor ama dahası her ticari atılımı girişimcilik olarak nitelendiriyoruz. Bana göre girişimci; risk alan, aldığı riskleri iyi hesaplayabilen, her türlü sonuca sabırla göğüs gerebilecek mental bir yapıda olmalı, bunu yapan başarılı olabiliyor.

Türkiye’de girişimcilerde gözlemlediğiniz pozitif ve negatif eğilimler neler?

Az önce saydıklarım başarılı oluyor ancak bunun yanı sıra süreç içerisinde öğrenmek ve öğrendiklerini uygulayabilmek de çok önemlidir.

Yolun başındaki girişimcilere neler öğütlersiniz?
Bu yol zorlu ve meşakkatli bir süreç. Karşılarına pek çok engel çıkacaktır asla ilk engelde vazgeçmesinler. Eğer o engeli aşmayı başarırlarsa zaten sonrasında ne yapacaklarını biliyor olacaklar.

Bine Yakın Eczane Kurdu

Faruk Nalbantoğlu’nun girişimleri arasında oldukça ilginç bir alan var. Eczane danışmanlığı… Bugüne kadar 550’den fazla eczane ve 57 kobi ile birebir danışmanlık çalışması da gerçekleştiren ünlü girişimci Faruk Nalbantoğlu, bu alanda çok sayıda eğitim verdi. Eğitimleriyle on beş binden fazla eczacı ile otuz binden fazla eczane teknisyenine ulaşan Nalbantoğlu, ulusal ve uluslararası firma çalışanlarına yönelik eğitimler de veriyor.

2012 yılı eylül ayında “Beden Dili ile Etkili Satış Yönetimi” 2014 yılı Ağustos ayında “Güçlü Eczane Yönetimi” ve 2014 yılı Eylül ayında “Başarılı Satışın Kısa Kodları” adında ve 2018 yılında “Eczanede Beden Dili” 2020 yılında “Eczanede Tamamlayıcı Satış Yönetimi” 2022 yılında “Eczanede Stratejik Planlama” isimli altı kitabı yayınlandı. Bu süreç içinde sayısız eğitime imza atmış, halen eczane danışmanlıkları, eczane personeli ve eczacılara yönelik eğitimler, kobilere özel kurumsal danışmanlıklar gerçekleştiriyor.
Ayrıca tüm bu görevlerinin yanında Pharma Eğitim Danışmanlık Yayıncılık ve Organizasyon ve Sevgim Eğitim Öğretim Hiz. Tic. Ltd. Şti’lerinin yönetim kurulu başkanlıklarını yürütüyor.

Yazmaya olan sevginiz nasıl ortaya çıktı? Bu ilginizi, sevginizi, merakınızı nasıl fark ettiniz?
Çok küçük yaşlardan beri kitap okumayı sevdim, her zaman içimde bir yazma hevesi vardı. Pek çok da deneme oldu ama hiçbir zaman iyi bir kurgu yazarı olduğuma inanmadım, böyle de bir girişimim olmadı. Sektörde tecrübem arttıkça bunları paylaşma isteğim daha da artmaya başladı. Madem iyi bir kurgu yazarı değilim, o halde sektörde benden bilgi almak isteyen ama her zaman bana ulaşma imkânı olmayanlara kitaplarımla ulaşayım diyerek yola çıktım. Sanırım başarılı da oldum.

“İlk kitap” hem yazar hem yayınevi açısından birlikte yeni bir yola çıkma heyecanını taşır. Siz “ilk kitap” olgusuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
İlk kitap çok başka bir şey, ilk çocuk gibi. Ben onu hala çok seviyorum. Çok amatör geliyor ama o kitabımı çok seviyorum. Ben yazmak isteyenlerin asla durmamaları gerektiğine inanıyorum. Artık günümüzde yazdığınız kitapları bastırmaya da gerek yok, tabii onun kıymeti başka ama maliyeti çok yüksek bunun yerine pek çok online platform var artık. İlk kitap çok değerli, günümüzde klasik haline gelmiş pek çok kitabın defalarca kez yayınevlerinin kapısından çevrildiği hikayelerini okuruz. Neden onlardan biri olmasın?

Günümüzde bilgiye kolayca erişim sağlanabiliyor. Teknoloji ile gelen bu kolaylık kişide öğrenme isteğini düşürüyor mu?
Kişiye bağlı olarak değiştiğini düşünüyorum, bence buradaki en büyük sorun doğru bilgiye ulaşmak konusundaki zorluklar.

Hayata Nasıl Bakarsanız O Halde Şekilleniyor

Yeni kararlar alırken içsel motivasyonunuz nasıl oluyor?
İlk yaptığım şey önce detayları ile kurgulamak sonra en az 24 saat düşünmek ve hemen aksiyona geçmek şeklinde oluyor.

Bu hayata nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?
Hayat çok değerli, benim için şu an sadece bu hafta değil, bu dergi insanların masalarında kaldıkça zaten sürekli bir iz bırakıyor olacağım. Ama mutlaka bir cümle söyleyin derseniz; hayata nasıl bakarsanız o halde şekilleniyor. Hani her gün birbirimize güzel bir gün dileriz ya, gün zaten güzel onu her zaman güzel kılacak olansa sizlerin düşünceleridir.

‘Eylemler sözlerden daha yüksek sesle konuşur’ sözünü nasıl yorumlarsınız?
O halde haydi ayağa kalk ve yürümeye başla…

Yorumlar

0 yorumlar