Minimal İnvaziv Yöntemlerle Omurga Sağlığında Yeni Bir Çağ: Endoskopik Omurga Cerrahisi
Günümüzde omurga rahatsızlıklarının görülme sıklığı, yaşam tarzı, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle artış gösteriyor. Bu rahatsızlıkların tedavisinde, özellikle minimal invaziv tekniklerin sağladığı avantajlar, endoskopik omurga cerrahisini ön plana çıkarıyor. Omurga bozukluklarının tedavisinde hastalara daha az ağrı, daha hızlı iyileşme süreci ve düşük komplikasyon riski sunan endoskopik yöntemler, omurga sağlığında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Medicana International Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. M. Atıf Erol Aksekili, omurga hastalıklarının tedavisinde son dönemlerde kullanılmaya başlanan endoskopik omurga cerrahisi ve avantajları ile ilgili bilgi verdi.
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Öncelikle kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Ortopedi ve Travmatoloji ihtisasımdan sonra ağırlıklı olarak omurga cerrahisi ile ilgilendim. Bu amaçla 2013 yılında İsviçre’de ve 2017 yılında San Fransisco-ABD’de omurga cerrahisi üzerine çalıştım. Özellikle yetişkin hastalardaki dejeneratif omurga hastalıkları üzerine Japonya’da bulundum. Bu süreçte endoskopik omurga ameliyatlarını takip ettim. Yaklaşık 4 yıldır Medicana International Ankara Hastanesinde görev yapıyorum.
Günümüzde omurga rahatsızlıklarının görülme sıklığı ve nedenleri nelerdir?
Omurga bozuklukları günümüzde oldukça yaygındır ve dünya çapında nüfusun önemli bir bölümünü etkiler. Tahminler, insanların yaklaşık %80’inin yaşamları boyunca bir tür sırt ağrısı yaşayacağını göstermektedir. Yaygın omurga bozuklukları arasında fıtıklaşmış diskler, dejeneratif disk hastalığı, spinal stenoz ve skolyoz bulunur. Omurga bozukluklarının nedenleri şunları içerebilir:
-Yaşa Bağlı Dejenerasyon: İnsanlar yaşlandıkça omurga doğal aşınma ve yıpranmaya uğrar ve bu da dejeneratif disk hastalığı gibi durumlara yol açar.
-Yaralanma: Kaza veya düşmelerden kaynaklanan travma, kırıklar veya fıtıklaşmış diskler gibi akut omurga yaralanmalarına yol açabilir.
-Kötü Duruş: Özellikle teknolojinin artan kullanımıyla birlikte uzun süreli kötü duruş, omurga sorunlarına katkıda bulunabilir.
-Genetik: Skolyoz gibi bazı omurga bozukluklarının kalıtsal bir bileşeni olabilir.
-Obezite: Aşırı kilo, omurgaya ek stres uygulayarak bozukluk riskini artırabilir.
-Hareketsiz Yaşam Tarzı: Fiziksel aktivite eksikliği omurgayı destekleyen kasları zayıflatabilir, bu da ağrıya ve yaralanmaya yol açabilir.
–Mesleki Faktörler: Ağır kaldırma veya tekrarlayan hareketler gerektiren işler omurga rahatsızlıkları riskini artırabilir.
Genel olarak, yaşam tarzı, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu günümüzde omurga rahatsızlıklarının yaygınlığına katkıda bulunmaktadır.
Endoskopik omurga cerrahisi nedir?
Endoskopik omurga cerrahisi, çeşitli omurga bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan minimal invaziv bir cerrahi tekniktir. Bu yaklaşımda, küçük bir kamera (endoskop) ve ciltteki küçük kesilerden yerleştirilen özel aletler kullanılır. Endoskop, cerrahların omurga bölgesini bir monitörde görüntülemesini sağlayarak, geleneksel açık cerrahiyle tipik olarak ilişkilendirilen büyük kesilere gerek kalmadan hassas tanı ve tedaviyi mümkün kılar.
Endoskopik omurga cerrahisi hangi hastalıklarda kullanılıyor, kimler için uygundur?
Endoskopik omurga cerrahisi, özellikle minimal invaziv yaklaşımdan faydalanabilen çeşitli omurga rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanılır. Bu teknikle tedavi edilen yaygın hastalıklar ve rahatsızlıklar arasında fıtıklaşmış diskler, spinal stenoz, dejeneratif disk hastalığı: spondilolistezis ve omurga tümörleri yer alır.
Az önce yukarıda belirttiğimiz hastalıkları teşhis edilenlerde; özellikle fizik tedavi, ilaç veya enjeksiyon gibi konservatif tedavilere yanıt vermeyen hastalarda, omurga anatomisi endoskopik tekniklere izin veren hastalarda ve daha az ağrı ile daha hızlı iyileşme gibi potansiyel faydalar nedeniyle daha az invaziv yani küçük kesili prosedürleri tercih edenlerde endoskopik omurga cerrahi yöntemi kullanılabilir. Ayrıca genellikle omurga anatomisi endoskopik tekniklere izin veren daha genç ve sağlıklı hastalar, hızlı iyileşme yetenekleri nedeniyle daha iyi adaylar arasında bulunabilir. Ancak, tüm hastalar endoskopik omurga cerrahisi için uygun aday değildir. Rahatsızlığın ciddiyeti, genel sağlık durumu ve diğer tıbbi sorunların varlığı gibi faktörler uygunluğu etkileyebilir. Her birey için en uygun tedavi yaklaşımını belirlemek adına bir omurga uzmanı tarafından kapsamlı bir değerlendirme yapılması esastır.
Endoskopik omurga cerrahisinin avantajları nelerdir?
Endoskopik omurga cerrahisi, geleneksel açık cerrahiye kıyasla birçok avantaja sahiptir. Endoskopik yöntemler, daha küçük kesilerle gerçekleştirilir ve bu da çevre dokulara verilen zararın azaltılmasını sağlar yani daha az travma yaratır. Küçük kesiler hastaların daha hızlı iyileşmesine ve hastanede yatış süresinin kısalmasına olanak tanır. Bununla birlikte doku hasarı daha az olduğu için operasyon sonrası ağrının ve kanama riskinin daha az olmasını sağlar. Bunların dışında; omurga cerrahisi sonrasında hastalar günlük hayatlarına daha hızlı bir şekilde dönebilir, estetik olarak ameliyat izi belirginliği daha az olur, açık cerrahiye göre daha az doku açığa çıktığı için enfeksiyon riski düşer, gerektiğinde tekrarlayan müdahalelerin daha kolay yapılmasına olanak tanır ve cerrah açısından da iç yapıların daha iyi görünmesini sağlayarak, daha hassas müdahalelerin yapılmasına imkân verir. Endoskopik yaklaşımların, gerektiğinde tekrarlayan müdahalelerin daha kolay yapılmasını kolaylaştırmasını da avantajlara ekleyebiliriz.
Bu avantajlar, endoskopik omurga cerrahisini belirli durumlar için cazip kılmaktadır. Ancak, her hastanın durumu farklıdır ve en uygun cerrahi yaklaşım, hastanın spesifik ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir.
Endoskopik cerrahinin omurga sorunlarının çözümünde başarısı nasıldır?
Endoskopik cerrahi, omurga sorunlarının tedavisinde genellikle yüksek başarı oranlarına sahip bir yöntemdir. Başarı, spesifik durum ve hastanın bireysel özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir, ancak genel olarak yukarıda bahsettiğim alanlarda oldukça olumlu sonuçlar elde edilmektedir.