Yaşam Kalitesini Etkileyen Sorun: Bel Fıtığı ve Tedavisi!

Günümüzde bel fıtığı, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen ve toplumda en sık görülen omurga sorunlarından biridir. Bel ağrısından bacak ağrısına kadar geniş bir yelpazede semptomlara neden olan bu rahatsızlık, erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilir. Medicana International Ankara Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı ve Türk Omurga Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Ali Dalgıç, bel fıtığının oluşum nedenlerinden tedavi seçeneklerine kadar tüm detayları Ankara Life okurları için anlattı.

RÖPORTAJ: Hatice Şeyma Basut

Kısaca kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

1987 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde yüksek öğrenime başladım. 2003 yılında Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanlık eğitimimi tamamladım. 2009 yılında Münih’te Prof. Dr. Micheal Mayer’in yanında gözlemci olarak bulundum. 2021 yılından bu yana Medicana International Ankara Hastanesi’nde görevimi yapmaya devam ediyorum. Halihazırda Türk Omurga Derneği’nin İkinci Başkanlığı görevini yürütüyorum. Uzmanlık alanlarım içerisinde özellikle bel ve boyun fıtığı başta olmak üzere omurga rahatsızlıkları ve cerrahisi yer almaktadır.

Bel fıtığı nedir, neden olur?

Lomber disk hernisi, dilimizdeki kullanımı ile “bel fıtığı”; omurga kökenli bel ve/veya bacak ağrılarının en sık karşılaşılan nedenlerinden biridir. Bel fıtığı, omurlar arasında yerleşmiş olan diskin bulunduğu anatomik pozisyondan omurilik kanalına doğru uzanarak burada bulunan sinirleri sıkıştırması olarak tanımlanabilir. Omurga, üst üste dizilmiş omurlar bütünüdür ve iki temel işlevi vardır; gövdenin yükünü taşımak ve omuriliği korumak. Omurgamızı oluşturan her iki omur arasında disk dediğimiz, kıkırdak yapıda da yastıkçıklar bulunur. Bel fıtıkları da nadiren doğumsal bağ dokusunu yetmezliği veya travma sonucu olabileceği gibi genellikle disk dediğimiz yastıkçıkların yaşlanma sonucu ortaya çıkan dejenerasyon (bozunum) sürecinin bir uzantısıdır. Yaşın ilerlemesi ile birlikte, bir dizi moleküler değişim sonucunda diskin ortasındaki jelöz kısmın su içeriği azalarak biyomekanik bir farklılaşma ortaya çıkar. Bu sürece paralel olarak, annuler ligamanda da birtakım değişiklikler meydana gelir; kolajen yapısındaki değişim ile zayıflama ve yapısal yırtıklar ortaya çıkar. Bozunum süreci kapsamında, diskin moleküler değişim ve basit yırtıklar seviyesinde kalabileceği gibi, zaman zaman bu yırtıklardan jelöz kısım omurilik kanalına doğru çıkarak fıtıklaşmalar ortaya çıkarabilir.

Bel fıtığında ortaya çıkan belirtiler nelerdir?

Disklerdeki bozunum sürecinin sonucunda oluşan sertleşme, yükseklik kaybı omurlar arasındaki yük aktarımını bozar. Bu biyomekanik değişiklikler disk kaynaklı bel ağrılarına neden olur. Ancak diskin orta kısımda bulunan jelöz kıkırdak dokunun omurilik kanalına doğru fıtıklaşması sonucunda sinirlere temas ya da sıkışma ile sonuçlanabilir. Bu durumda sıkışan sinirin dağılımına paralel olarak bacak ağrısı da yakınmalara eklenir. Bozunmanın fıtıklaşma ile seyretmesi omurilik ve sinirlere karşı yapısal bir bası; dolaysıyla işlevlerini tehdit eden farklı bir durum oluşturmaktadır. Bu hastaların tedavi planlaması da sinir işlevlerinin hangi seviyede etkilendiğine paralel olarak yapılmaktadır.

Bel fıtığının tedavisi nasıl planlanır?

Bel fıtığı hastalarının tedavisi, öykü, muayene ve tanı araçlarının analizinin ardından, ağrının süresi, ciddiyeti, seyri, atak sıklığı, bacak ağrısının varlığı ve bunların yaşam kalitesine etkisi göz önüne alınarak planlanmalıdır. Tedavi planlanmasında kritik nokta sinir işlevleridir; sinir iletiminin basıdan dolayı bozulması ile ortaya çıkan kuvvetsizlik veya duysal kayıplar cerrahi tedaviyi öncelikli hale getirecektir. Nadiren de olsa; idrar ve/veya gaita kontörlünde kayıp, ayaklarda ileri derecede güçsüzlük ortaya çıkmış ise ivedilikle ameliyat gerekecektir. Bunların dışında kalan, sadece ağrısı olan ve/veya duyu kusuru olmaksızın uyuşma gibi yakınmalara sahip hastalarda; ilaç – istirahat – fizik tedavi programları – girişimsel ağrı uygulamaları gibi ameliyat öncesi tedavi seçenekleri planlanabilir.

Peki bel fıtığında tedavinin ilk adımı nasıl uygulanır?

Bel fıtığı tanısı konmuş bir hasta için ilk sıradaki tedavi seçeneği istirahattir. Yatar pozisyonda disklerin yük taşımaması mekanik olarak korunma sağlar. Böylece azalan disk içi basınç kan dolaşımının artmasına, dolayısıyla diskin beslenmesine ve iyileşmesine katkıda bulunmaktadır. İstirahat ile birlikte verilen destekleyici ilaçlar genellikle birçok hastayı iyileştirmektedir. İlaç tedavilerinin temelinde ağrı kesici ilaçlar vardır.

Fizik tedavi yöntemleri bel fıtığının tedavisinde faydalı mıdır?

Fizik Tedavi programları, bel fıtığı hastalarının tedavisinde kullanılan diğer yaygın seçenektir. Bu kapsamda ısı uygulaması, ultrason, laser, elektriksel uyarım (TENS) gibi temel uygulamalar yanında manipülatif yöntemler, egzersiz programları, pilates ve yoga gibi yaklaşımlar sıralanabilir. Bu seçeneklerden hangisinin veya hangilerinin sizin tedavinize uygun olduğuna karar verebilmek için bir fizik tedavi uzman doktoruna muayene olmanızı öneririz. Doktorunuz tarafından verilecek tedavi programı ile kasların kuvvetlendirilmesi ve esnekliğin temini yanında; uygulanacak egzersiz ve/veya fizik tedavi programları kan akımında artış sağlayarak sinirlerin iyileşmesini destekler.

Girişimsel yöntemlerle bel fıtığı ağrısı giderilebilir mi?

Girişimsel Ağrı Uygulamaları, ağrı yakınması ön planda olan hastalar için uygun tedavi yöntemidir. Ağrının kaynağı olan, fıtıktan ötürü etkilenen sinir kökü tespit edilerek; bu bölgeye lokal anestezik ve kortizon türü ilaçların enjeksiyonu ile enflamasyonun ve ağrının giderilmesi amaçlanır.

Bel fıtığında cerrahi tedavi ne zaman uygulanır? Hangi cerrahi yöntemler kullanılır?

Buraya kadar sıralanan tutucu tedavi yöntemleri hastaların yaklaşık ¾’ünde ağrıyı dindirmektedir. Bu süreç genellikle ilk 4-6 haftadır. Bu süre içinde tedaviye yanıt vermeyen veya bu tedaviler sırasında kötüleşen; kuvvetsizlik, duyu kaybı, idrar-gaita kontrolünde bozulma başlayan hastalar cerrahi tedavi adayı hastalardır. Günümüzde üç temel ameliyat tekniği kullanılmaktadır; geleneksel açık cerrahi artık çok az merkezde uygulanmaktadır. Mikrocerrahi ile disk çıkarılması, yaygın olarak kullanılmakta ve uluslararası literatürde halen altın standart olarak kabul edilmektedir. Son olarak endoskopik yöntemle disk çıkarılması 2000’li yıllardan sonra giderek yaygınlaşmakta ve kabul görmektedir. Endoskopik yöntemde bir tüp içinden çalışılması, diske ulaşmak için daha az kas hasarına neden olmakta, kemik ve ligaman anatomisi daha az bozulmaktadır. Böylece ameliyat sonrası iyileşme süreci kısalmaktadır. Ancak endoskopik cerrahide mevcut deneyim ve birikim, henüz mikrocerrahi seviyesinde değildir.

Yazar Hakkında /

Yazmaya başlayın ve aramak için Entera basın