Son İstasyon… Venüs Retrosu mu? Koru Metrosu mu?
Haydi açık konuşalım: Merkür retrosu mu biten ilişkinizi geri getirecek, yoksa Venüs retrosu mu eski sevgilinizi size “artık çok değiştim” mesajı atmaya ikna edecek? Yoksa tüm bu retro hikayeleri aslında sadece modern insanın dramalarını gezegenlere fatura etme arzusunun yeni bir versiyonu mu? Evet, biraz sert başladım, ama artık bence bana alıştınız ve gerçekler acıtır.
Biten bir ilişkiye dönmek, eski bir ayakkabıyı dolaptan çıkarıp tekrar giymeye benzer: İlk başta tanıdık gelir, biraz nostalji yaşarsınız, ama sonra neden attığınızı hatırlarsınız. Ya dikiş yerinden su alıyordur ya da yürüdükçe canınızı acıtan bir tarafı vardır. Bu yüzden dolabın köşesine atmışsınızdır zaten. Şimdi Merkür’ün geri geri gitmesiyle bu ayakkabının mucizevi bir şekilde “yeni” olmasını mı bekliyorsunuz?
Astrolojiye olan inancınız yüzünden alınmayın, ama Merkür retrosunun başınıza gelen her talihsizliği açıklayan o sihirli kelime olduğunu düşündüğünüzde, bir durup soluklanın. Belki de “Ben zaten o maili yanlış kişiye gönderecek kadar dikkatsizdim” demek daha dürüst bir yaklaşım olabilir. Faturayı gezegenlere kesmek kolaydır, ama sorumluluğu almak, işte asıl mesele budur.
Bir de Venüs retrosu var, o da ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemizi söylüyormuş. Harika! Ama retro bitmeden önce eski sevgilinizle buluşmaya karar verirseniz, Venüs sizi gerçekten uyardı mı, yoksa siz mi bu uyarıyı kulak arkası ettiniz? Astroloji yerine terapiye yatırım yapmak, sizi “Neden hep aynı hataları yapıyorum?” sorusuyla baş başa bırakmak yerine, bu sorunun cevabını bulmaya yönlendirebilir. Üstelik terapistinizi yıldız haritasına göre değiştirmek zorunda da kalmazsınız.
“Retro” kelimesinin bu kadar büyülü hale gelmesi de ayrı bir mesele. Merkür retrosu, Venüs retrosu… Tam gaz giderken ansızın karşımıza çıkan Aksaray Metrosu gibi. Aksaray Metrosu dedim çünkü bu işin sonunda nereye gittiğinizin pek de önemi kalmıyor. Zihniniz aynı döngülerde turlayıp duruyor. Ama hayat bir metro hattı değil ki, döner dolaşır aynı durağa geri gelirsiniz. Hayat, daha çok tek yön bir otoban. Eski duraklara sapmak yerine, önünüzdeki tabelalara dikkat etmek gerek.
Biraz da mantıkla yaklaşalım. Şimdi, Merkür retrosu dediğimiz olay aslında bir göz yanılgısından ibaret. Gezegenin yörüngesel hareketi, Dünya’dan bakıldığında geri gidiyormuş gibi görünüyor, o kadar. Yani Merkür, “Dur şu insanların ilişkilerini biraz karıştırayım” diye dolanmıyor uzayda. Milyon kilometre uzaktaki taş parçasını bir sorunun müsebbibi haline getirmemeye ne dersiniz? O yüzden, yanlış bir ilişkiye tekrar şans verdiğinizde veya eski sevgilinizden gelen o gece yarısı mesajına yanıt yazarken, Merkür retrosuna kızmak yerine bir an durun ve düşünün: “Ben bu mesajı neden atıyorum? Gerçekten değişen ne oldu?”
Bir de şu var; Retro dönemlerinde hayatın alt üst olduğunu söyleyen insanlar, retro bitince her şeyin normale döndüğünü iddia ederler. Ama bir bakarsınız, yine aynı problemleri yaşıyorlar. İş yerinde sorunlar, iletişim kazaları, yanlış kararlar… Bunların Merkür’le ilgisi olmadığı gibi, genellikle bireyin aynı hataları tekrar tekrar yapmasıyla ilgisi var. Fakat bunu kabul etmek yerine, “Yine mi retro?” demek daha az can acıtıyor, değil mi?
Sonuç olarak, sevgili retro mağdurları, eğer bir ilişki bittiği halde dönüp dönüp aynı kapıya çarpıyorsanız, bunun suçlusu Merkür değil. Belki de suçlu, “Bu kez farklı olur” yalanını kendinize bir kez daha fısıldayan sizsinizdir. Eski defterleri kapatmanın vakti geldi. Merkür de dönüp dönüp geri gitmiyor zaten; o sadece göründüğü kadar “retro”.
Hayatta ileri gitmek, bazen arkanızda kalan kapıları tamamen kapatmayı gerektirir. Eski sevgilinizden gelen mesajı Merkür retrosuna bağlamak yerine, kendi duygusal sağlığınıza yatırım yapın. Bir dahaki sefere bir retroda eski sevgilinizi stalklarken bulursanız kendinizi, oturun ve şu soruyu sorun: “Gerçekten Merkür mü, yoksa ben mi geri geri gidiyorum?” Sevgiler ve bol ileri adımlar dilerim.