Ankara Life Dergisi

Turizm ve Gastronominin Eşsiz Uyumu Alegria Business Hotel’de!

Alegria Business Hotel Genel Müdürü İbrahim Göğem, başkentin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi ile bir araya geldi. Konaklama sektöründe gastronominin önemine dikkat çeken röportajı sizlerle.

Röportaj: Hatice Şeyma Basut

Konaklama sektöründe rahat ve konforlu bir alan haricinde sunulan hizmetin içeriğinde yemek konusuna da dikkat etmeye başladık. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Günümüzde misafirlerin otel tercihlerinde artık ilk sırayı tesisin gastronomi zenginliği alıyor. Açıkçası birkaç yıl öncesine kadar yaşamsal fonksiyonlarımızı sürdürmek için sadece bir zorunluluktan ibaret olan yemek yeme; artık sanatsal bir şölen ve keyif olgusuna dönüştü. İnsanlar; birkaç yıl öncesine dek rahat bir yatak, sessiz bir oda ve konforlu bir yaşam alanı için yeterli olduğu otel tercihlerinde, bunların yanı sıra lezzetli ve zengin bir yiyecek içecek yelpazesi arar duruma geldiler.

Yemek yemenin bizler için ayrı bir öneme sahip olduğunu biliyoruz. Turizm sektörünün içinde yer alan biri olarak, yemek sektörünün önemi sizce nedir?
Yemek yemek her daim bir kültür olmuştur ülkemizde. Hatta toplumsal kültürle beraber alt kültürleri de kendine has farklılıklarıyla bir sihir gibi görünür kılmıştır. Yani toplumların dönemsel aynasıdır adeta yemek yemek. Daha sonra sıra bu eserin prezantasyonuna gelir. İşte orada da tabak dizaynı için hayal gücü devreye girer, böylece eserin hem göze hem burnunuza hem de tadıyla kalbinize kadar yol alır, onu unutulmaz kılarsınız…

Son dönemlerde turizm ve yeme kültürünün birlikte harmanlandığını görmekteyiz. Siz bu konuda misafirlerinize ne sunuyorsunuz?
Türk toplumu olarak çok zengin ve seçkin bir mutfağa sahibiz ve bunun da bilincindeyiz. Geleneğin ışığıyla aydınlanan bu kültür, turizmi de ışıl ışıl parlatıyor. Artık turistik hareketlerin en büyük motivasyonlarından biri farklı tatlar deneyimleme arzusu oldu. Turizmle gastronomi ayrılmaz bir bütün. Aynı potada eriyerek muazzam bir deneyim oluşturuyor. Bize de sadece etkin tanıtımla bu ikilinin birlikteliğini görünür ve sürdürülebilir kılmak düşüyor. Hani diyoruz ya; ‘Mideden kalbe doğru giden bir yol var.’ diye. O yol var, gerçekten var. Ama mide en son aşaması tabii. Yani uzun lafın kısası kültürünüzü sevdirmek ve unutulmaz kılmak için onların damaklarında unutulmaz tatlar bırakmak gerekmekte. Misafirlerimize başka yerlerde deneyimleyemeyeceği farklılıklar tattırarak, buna geleneksel zenginliğinizi de eklediğimizde o zaman yeme de yanında yat oluyor.

Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?
Kısacası artık, turizm ve gastronomi ayrılmaz iki parça. Misafirler; tesislilerin mimarisine, konseptine, konforuna ve aktivitelerine baktıkları kadar gastronomi zenginliklerine de bakarak tercih yapmaya başladılar. Gaziantep, Hatay, Adana, Kahramanmaraş gibi gastronomi turizminde lider durumda bulunan iller, diğer tüm şehirlerimize örnek teşkil edercesine gastronomiye dayalı turizmi alevlendirmeye başladılar. Misafirler gittikleri her destinasyonda, o yörenin meşhur yiyeceklerinden tatma gayreti içindeler. Bu durum, cennet vatanımızın sadece deniz, kum ve güneş turizmden ibaret olmayan bir ülke olduğumuzun da en güzel ispatı.

Yorumlar

0 yorumlar