Ahmet Özceyhan
Kreatör Ahmet Özceyhan kimdir?
-1970 yılından günümüze uzanan moda serüvenim, esasında Paris’te Academie Internationale De Coupe Ladeveze Roussel & A. Darroux Moda Akademisi’nde başladı. Dönemin ünlü modacıların eğitim gördükten, moda akademisinde moda tasarım ve teknikleri konusunda uzun ve zorlu bir eğitim aldıktan sonra ilk modaevini Ankara’da açtım.
Moda serüveniniz Paris’te başladı… Devamını sizden dinleyelim…
-Öğretmen olmak isterken, kendimi moda atölyesinde çırak olarak buldum. Bir büyüğüm; ‘İleride öğretmen olabilirsin, bazı mesleklerde küçük yaşta başlanırsa daha iyi olur’ diye nasihat etti. Bakıldığında güzel sanatlarda hep öyle olmuştur. Dönemin en ünlü ustalarından terzilik öğrendim. Ayrıca bir not; “dünyada en iyi dikiş diken terziler Türklerdir” ve bu kanıtlanmıştır. Paris’teki akademik eğitimimi dört bölüm olarak (moda tasarımı, moda tasarım teknolojileri, insan proporsiyonu, haute couture) aldıktan sonra annemin ısrarları üzerine ülkeme döndüm. Hayatımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu ve başkenti olduğu Ankara’da sürdürmeye karar verdim ve burada Türk ve yabancı misyon şeflerinin eşlerini giydirdim. Şuan da atölyemde sanatımı icra etmeye devam etmekteyim.
Moda ve/veya tasarım sizin için ne ifade ediyor?
-Moda benim için Petit Robert Sözlüğünde yazdığı gibi ‘bir şeytan hilesi ve sihirli bir aynadır’.
Benim gözümde tasarım; Tanrı’nın insanlara verdiği yeteneğin hayata süslü aktarılmasıdır …
Koleksiyonlarınızın oluşum sürecini anlatır mısınız? Nelerden ilham alıyorsunuz?
– Öncelikle tema belirliyorum ve nasıl bir tarz yapacağıma karar veriyorum. Sonra artistik çizimleri yapılıyor ve materyaller belirleniyor. Daha sonra üretim aşamasına geçiliyor. İlhamımı ise Türk el sanatları ve modern çağ trendlerinden, ünlü Ressamların ( Van Gogh, Holbein, Picasso) tablolarından, doğadaki her türlü renkten, tarihin tozlu raflarından, yaşanmış öykülerden alıyorum…
“Anatolia 1″,” Anatolia 2″, “Osmanlı”, “Hitit Uyanışı”, “Mardin-Mardin”, “Makedonya Rüzgârı, “Nallıhan İpeğin Büyüsü gibi ses getiren birçok koleksiyona imza atmış bir isimsiniz. Öykülerini anlatır mısınız?
-Hepsinin değeri ve önemi birbirinden farklı ve özel… Bu koleksiyonlardaki en önemli amacım Türkiye Cumhuriyeti’ni en güzel şekilde tanıtmak ve Çağdaş Türk Kadını giyim kültürünü dünyaya tanıtmak…
Moda dünyasındaki gelişmeler son zamanlarda birçok “tasarımcının” doğmasını sağladı, sizin farkınız nedir?
-Moda dünyasında pek çok tasarımcı bulunuyor tabii ki. Moda üç temel bölüme ayrılır. Bunlar, tasarımcılık, terzilik (haute couture), akademik metot bilgileri (moda tasarım teknolojileri). Tasarımcılar genelde bu bölümlerden sadece birini öğrenir ve icra ederler. Üçünün eğitimi çok uzun yıllar alır ve emek ister. Benim farkım, burada devreye giriyor. Kreatör her üçünün de eğitimini alan ve geliştiren insandır. Ben Kreatörüm ve akademik olarak üç bölümü de öğrendim. Paris Ekolü’nden yetişmeyim. Dünyanın pek çok yerinde, otuzdan fazla ülkede Türkiye’nin tanıtımıyla ilgili çalışmalar ve defileler yaptım. Dünyada Çin Seddi’nde defile yapan ilk modacı da benim aynı zamanda… Onun dışında en önemlileri, Tayland Kraliçesi’nin daveti üzerine dünyaya Tayland İpeği’ni tanıtmak için iki kez defile düzenledik. Sanat, Çizgi, Afrika defilesi Mali’li hasta çocuklar için, Selanik’te Mustafa Kemal Atatürk Giysileri Defilesi, Bulgaristan’da Türk ve Bulgar Kültürlerini birlikte kullanarak oluşturduğumuz
‘Ortak Geçmiş Birlikte Gelecek’ adlı bir defile, en önemli defilelerimizden…
Koleksiyonlarını beğendiğiniz varsa idol aldığınız modacılar mı?
–Tabii ki. Christian Lacroix, Roberto Cavalli, Christian Dior beğendiklerim arasında…
Geçtiğimiz günlerde Modacı Yıldırım Mayruk’un düzenlediği Veda Defilesi hakkında neler söylersiniz?
-Yıldırım Bey, Türkiye’de değerli haute couture üstatlarından biri. Kendisi yıllarca çok özel çalışmalara imza attı. Güzel ve beğendiğim bir proje oldu. Beraber çalıştığı ekip arkadaşlarını çağırmış güzel bir veda olmuş.
Moda dünyasına veda etmenizi istemiyoruz fakat sizin de planlamış olduğunuz bir ‘veda defilesi’ var mı?
-2 evladım var, 3. evladım moda. Bu işe gönülden bağlıyım, sağlığım iyi olduğu sürece vazgeçmeyi düşünmüyorum.
Yurt içi ve yurt dışında sayısız defilelere de imza attınız. Yakın zamanda planmış olduğunuz bir defile var mı?
-Evet, pandemiden dolayı iptal ettiğimiz Jacket&Jacket’ adlı defilemizi Türkiye’de yakın zamanda yapmayı düşünüyorum.
Şüphesiz tüm parçalarınız sizin için değerli. Diğerlerinden ayırdığınız bir parça var mı?
-Evet var. Osmanlı sarayından çıkma 200 yıllık bir sim sırma işli petrol mavi kaftan ve altın sırmalı 100 yıllık bir kaftan var moda evimizde. Bunlar Türk el sanatları tanıtımında gösterdiğimiz ve benim için çok önemli parçalar.
Ankara Life Dergisi ve okuyucularına mesajınız nedir?
–Ankara Life Dergisi’ne sanat ve sanatçıya verdiği değer için teşekkür ediyorum. Sizin kanalınızla vurgulamak istediğim çok önemli bir konu moda sektöründe çalışmak isteyen gençlere, mahallenizde bulunan bir terzi yanına gidip mutlaka en az 6 ay çıraklık yapın. Bu sektörün mutfağına dahil olun. Naçizane bir tavsiye… Bu güzel sohbet için sizlere çok teşekkür ederim.
Yorumlar
0 yorumlar