Ankara Life Dergisi

Durum Analiz II

COVID 19 salgını sonrası,tüm toplumlarda bir kimlik sorunsalı yaşanıyor.Belirsizlik hayatın tüm evresinde insanları her geçen gün biraz daha umutsuzluğa sevk ediyor. İnsanlar, kitleler halinde oradan oraya savruluyor. Hiç kimse bulunduğu konumdan mutlu değil. Özellikle bizim gibi yol üzerinde bulanan köprü görevi gören coğrafyalarda bu durum ekonomik göstergelerle biraz daha çetrefilli hale geliyor.

Ülkemizin etrafında yaşananlar, adeta savaş ile kuşatılmış halimiz, sınırlarımız içerisinde toplumsal ayrışmalar her geçen gün çatışmalarımızı arttırmakta. Bu durum yönetilemez bir soruna dönüştü. Aldığımız göç, nitelikli insan gücünden ziyade kültürel çatışmayı önceleyen, bir o kadar da kendi inançlarına göre yaşamayanlara yaşam hakkı vermeyen değerler manzumesi ile yetişmiş insanlar olunca durum daha da vahim hale geliyor.

Gelen kitlelerin eğitim düzeyindeki bariz fark neredeyse tüm kazanımları çöpe atmış durumda. III. Selim ile başlayan, Sultan Abdülmecit ile güncellenmeye çalışılan, kısmen de başarılı olan, Cumhuriyet ile taçlanan eğitim anlayışımız maalesef bu dalgalanmalarla ileriye gitmek yerine  bizi bize ait olmayan kültürel bakışa teslim edecek gibi… Kaos her alanda derinleşerek büyüyor.

Değişimi ve dönüşümü I Mahmut, II Mustafa, I.Abdülhamit, III. Selim ve hatta II. Mahmut zamanında (Garplılamanın neresindeyiz-Mümtaz Turhan.4. Baskı Altınordu) yapılanlar da dahil orduyu ıslah etmek, teknolojik olarak güncellemek olarak anlıyoruz. Bu durum içinden çıkılmaz bir hal ile bize elektrik yol su olarak geri dönüyor. Tüm bu dönemlerde, yaşanan iç karışıklıklar ordunun toplumun önünde olmasına yol açması nedeniyle toplumun dönüşümü için ara dönemleri beraberinde getirmiştir.

Teknolojik dönüşüm ile birlikte mutlak anlamda eğitimde dönüşüm önceliğe önem verilmelidir.  Mevcut anayasal sistem içerisinde buna öncelik verecek siyaset kurumu olacaktır. Tüm dönüşümler mühendis bakış açısı ile taçlanmıştır. Bizdeki dönüşüm ise; adeta kısır ve sadece kendi bakış açısına göre formül geliştiren teknisyen bakış açısı ile sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu durum her geçen gün derinleşen ‘kaos’ olarak bize dönecektir.

 Şayet bir şeyleri hukuk düzeni içinde başarmak istiyorsak; etiketlerimizden kurtulup, çatışmaları doğru tespit edebilmeliyiz, toplumsal uzlaşı yaratacak entelektüel bir tartışma, müzakere yöntemi geliştirilmeli, çözüme dair seçeneklerimiz oluşturulmalı, toplumun etiketsiz, geleceğine dair umutlarının sembolü olabilecek siyasi bir dil kullanılmalıdır.

İcracı olan siyaset kurumu bunları yapmak ister ise; kendi doğrusunun mutlak doğru olmadığını kabul edecek erdeme sahip bir liderlik anlayışına, hayata geçirmek istediği fikri yapı, tarihin tozlu raflarına mahkum olmuş anlayışla değil, toplumun geleceğinin umudu olacak fikri alt yapıya evrilmiş, hukukla kavga etmeyen, istediği dünyayı toplumun kabul etmesini sağlayacak anlayıştan geleceğe birlikte inşa etmeyi hedefleyen anlayışa evrilmiş, toplumun büyük bir kısmını sadaka toplumu haline dönüştürmeyen aksine hakça bölüşüm, her yerde adalet anlayışı ile düşünen liderlik ile mümkün olacaktır.

Tüm bunları hayata geçirebilmek, düşünceyi şekillendirmek ve bilinçaltını düzenlemek için dilin gücü hafife alınmamalıdır. (Çatışma ve Uyuşmazlık Analizi-Prof.Dr. Sezai Özçelik-Prof.Dr. Ayşe dilek Öğretir Çelik-Hegem Vakfı) Hızla ötekileştiren dilden vazgeçilerek müzakere edebilecek kabiliyet ile müzakere edilebilirliği sağlamaktan geçmektedir.   01 Ağustos 2022-Antalya

Av. Arb. Dursun Yassıkaya

Yorumlar

0 yorumlar