Ankara Life Dergisi

İdealist, Adaletli ve Özgür Ruhlu!

Şehrin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi, genç yaşında birçok başarılı işe imza atmış Avukat Gülay Pişken ile bir araya geldi. Keyifli geçen röportajımız sizlerle, iyi okumalar dileriz.
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Gülay Hanım avukatlık mesleğinizi icra ederken pek çok alan içinde faaliyet gösteriyorsunuz. Ancak öncelikle sizi tanıyarak başlayalım röportajımıza. Gülay Pişken kimdir, mesleğinizi seçmeye nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
1995 yılında Bartın’da dünyaya geldim. Eğitim hayatımda başarılı bir öğrenciydim, öğretmenlerimden de bu konuda olumlu dönüşler alıyordum. Liseye başladığım andan itibaren hedefim hukuk okumak ve avukat olmaktı. İdealist, adaletli ve özgür ruhlu bir kişiliğe sahip olduğum için beni en iyi temsil edecek mesleğin avukatlık olduğunu düşünüyordum. Ailemin de desteği ile elimden gelen tüm çabayı göstererek Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım.
Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi’nde Sosyoloji okuduğunuzu ve bu bölümü başarılı olarak bitirdiğinizi görmekteyiz. Bu bölümü okumaktaki amacınız neydi?
Sosyoloji bildiğiniz üzere toplum bilimi. Yani toplumu inceleyip analiz etmeniz gereken bir disiplin. Avukatlık mesleğinde de her an insanlarla iletişim içerisindeyiz. Bu insanların yetiştiği çevre, içerisinde bulunduğu psikolojik durum birbirinden farklı olduğu için onları anlayabilmemiz bazen zorlaşabiliyor. Biz bu nedenle sadece avukatlık yapmıyoruz, yeri geliyor onların dertlerine tercüman oluyoruz, yeri geliyor içinde bulundukları durumun psikolojik sıkıntısından onları kurtarma rolü üstleniyoruz. Aslında başarılı bir avukat olabilmek için sosyoloji ve psikoloji bilimiyle de ilgili olmak gerektiğini düşündüğümden Sosyoloji okumak istedim.
Mesleğinizde güvenin önemli bir unsur olduğunu görüyoruz. Sizce bu durum neden bu kadar önemli?
Karşımızdaki insan bize güvenebilmeli ki en önemli sırlarını anlatabilsin. Bizler bunun garantisini vermek durumundayız. Avukat olarak kanundan doğan bir sır saklama yükümlülüğümüz var. Buna aykırı hareket ettiğimizde cezai yaptırımla karşılaşmamız mümkün. Bu nedenle hem müvekkilin kendini daha iyi ifade edebilmesi hem de meslek kurallarımız gereği buna özen göstermek zorundayız.
Aynı zamanda tiyatro ile de aktif olarak ilgileniyorsunuz. Çalışma hayatınızdaki tempodan buna nasıl fırsat bulabiliyorsunuz?
Sanatla iç içe olmak bana iyi hissettiriyor. Bir dönem Türk Halk Müziği Korosu’nda şarkı söyledim. Ancak tiyatroya da ilgim olduğu için Ankara Barosu’nun bir tiyatro topluluğu olan Oyun Atölyesi ile tanıştım. Tiyatro içerisinde yer alarak kendimi daha iyi ifade edebildiğimi gördüm. Çalışmalarımız mesai sonrası olduğu için hem iş stresimizi atıyor hem de ortaya güzel şeyler çıkarıyoruz. İlk kez 12 Kızgın Adam filminin tiyatro uyarlaması olan “Jüri” oyunu ile sahneye çıktım. Bu benim için inanılmaz bir deneyim oldu.
Son olarak iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Ben sözlerime bir dilek ve temenni ile son vermek istiyorum. Avukatlık mesleğinin eski itibarını kazandığı, hukuk sisteminin aksamadan işlediği, adalete olan inancın arttığı bir Türkiye’de mesleğimi icra edebildiğim günlerin gelmesini umut ediyorum.

Yorumlar

0 yorumlar