Ankara Life Dergisi

Sosyal Medyadan Sıkıldınız Mı?

Yapamadığımız her şeyin sıkı takipçisi olduğumuz ama nefretini de üst boyutlara taşıdığımız bu günlerde neden her soruna maruz kaldığımızda; “Sana da hayat güzel!” diyerek başkalarına suçu atıyoruz hiç düşündünüz mü?
Cevap basit, onun yerinde olmak istiyoruz ama cesur değiliz.
Hayat cesurları sever…
Kedisinden, ailesinden, zamanından feragat edip hayallerinin peşinden koşan insanları kendimize yakın görmüyoruz, çünkü güvenli alanımızdan çıkmak hiç de kolay değil.
“Ben onun yerinde olsam şöyle olurdu.” dediğiniz her insanın yerinde olsanız akli dengenizi yitireceğinizin farkında bile olmadan korkusuzca eleştirerek, onlar gibi olamadığınız her an için içten içe kendinizi suçluyorsunuz.
Belki de yolun karşısındaki cesur sizsiniz. Peki size soralım; nelerden vazgeçtiniz bugünkü siz olabilmek adına?
Pamuklara sarılmış, konforlu yataklarından çıkamayan diğerleri sizi hep bir noktada daha fazlasına sahipken gördüğünde hiç kendinize şunu sordunuz mu; “Ya bu dünyanın bir de ölümü var, mutlu musun gerçekten?”
Elbette bunca girizgahı sosyal medya bağımlısı ama vedalaşamayan hepimiz için yaptım.
Suyunu çekti farkındasınız değil mi? Elimizden düşmeyen telefonlar artık çantamızda bile ağırlık olmaya başladılar. Kimse on senedir görmediği üniversite arkadaşının çocuğunun doğum günü partisini merak etmiyor. “Geçen sene Elsa’ydı tema, bu sene Pocahontas olsa kaç yazar?” diyoruz.
İlk zamanlarında kuyunun dibindeki her nimeti ekmekle sıyırdığımız sosyal medya hesaplarımız, şu an vergisinden kaçmaya çalıştığımız ekstra mal varlıklarımız haline geldiler. Özellikle bazı platformlardaki ucuzluk yüzünden artık “Sosyal medya kullanıyorum.” demeye utanır hale geldik.
Yaratılan farklı meslek grupları çoktan büyük aşama kaydettiler derken insanlar daha ilkel şeyleri özlemeye başladılar. Mesela mesajlaşmak…
Çünkü duygularını görsel olarak yansıtamadıklarını fark ettiler.
Fotoğraflar hep çok mutlu, hep çok kaygısız, hep çok güzel.
Unutmayın ki güzelin düşmanı mükemmeldir ve artık devreye girdi.
Mükemmelde güzellik standartlarının tek tipleşmeye başlamasıyla artık yetersiz olmaya başladı. Maalesef Türkçe’de mükemmelden daha iyisini bildiğim bir sözcük yok ki, zaten mükemmel de Arapça.
Ne olacak bu gittikçe sınırları esneten yetersizlik hissi diye düşünüyorum. Standartları genişletelim tamam ama sonra? Trendleri belirleyen ticari kaygılar eşliğinde kendisini sorgulayan ve koyun gibi peşinde gidip antidepresan bağımlısı olan koca bir nesli ne yapacağız?
Elbette primitif olana öykünmüyorum.
Fakat bir şeyleri yanlış yapmış olabilir miyiz?
Aşırı özgüven deposu bir neslin elinde koca dünyayı görmek mümkün olacak mı dersiniz?
Yoksa babadan oğula geçen o nesiller arası işletmeler gibi dünya da bir sonraki neslin elinde çarçur olacak mı diyorsunuz?
Ekolojik sistem açısından ümidimi yitirmiş durumdayım. Antropolojik olarak da plastik cerrahi ne derse desin herkes sahip olduklarını bir sonraki nesle aktaracak üzgünüm.
Duygusal altyapının zayıflamaya başladığı süreçte ise ne kadar dirençli ve farmakolojik açıdan destekli olursak olalım insan doğası natürel sevgi gereksinimine her daim ihtiyaç duyacaktır.
Yenilerini tükettikçe piyasayı canlı tuttuğunu sanan sosyal medyanın illüzyonu da bundan sonra sanıldığı kadar herkesi etkisi altına alamayacak. Çünkü öngörülemeyen tek şey insanın yapay zekâ olmaması.
Endüstri 100.0’da çıksa yirmi bir gramlık ruhu ve etten kemikten yaratılan insan her zaman gerçek olana bağımlı olacaktır.
O yüzden sakin olun, insanların sosyal medya alışkanlıklarını ve paylaşımlarını kendinize dert edinmeyin. Kim nerede, neyi, nasıl yansıtmak istiyorsa yansıtsın.
Bugün adını bile hatırlamadığınız pek çok sosyal medya platformunun içinden geçtik, sıkıldık ve yenilerine koştuk.
Bu kadar derin eleştiriye maruz bıraktığınız şeyleri hayatın bir eğlencesi olarak görürseniz, ekran bağımlılığı mücadelesine de sürüklenmezsiniz.
İşin uzmanı gibi yönlendirme yapmak değil amacım basit bir gözlemle bir miktar sahip olduklarınızın size sahip olmamasını sağlama çabası…
Her ortamda konuşulacak tüm konular bitince eleştirdiğimiz şeylerin aslında içinde olduğumuzu unutmayalım.
Ne kadar eleştirirsek eleştirelim bir parçası haline gelmiş durumdayız ve mutlaka farkına varın sizin paylaştıklarınız masum diğerlerininki gösteriş değil. Sosyal medya gösterişin ta kendisi çünkü…

Yorumlar

0 yorumlar