Ankara Life Dergisi

Yaşamda İz Bırakabilmek!

Kariyeri boyunca birçok sektörde adından söz ettiren Faruk Nalbantoğlu’nu, başkentin en çok okunan yayını Ankara Life Dergisi olarak bir kez daha ağırladık. Faruk Nalbantoğlu ile gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajımızın içeriği , gerek özel yaşamı gerekse çalışma sürecinde edinmiş olduğu deneyim ve tecrübelerinden oluşuyor. Keyifli okumalar dileriz…
Röportaj: Hatice Şeyma Basut
Daha önce Faruk Nalbantoğlu’nu dergimiz okurları ile buluşturmuştuk, ancak sizi tanımayan okurlarımız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle yeniden herkese merhaba, ben 1976 yılında Kastamonu’da doğmuş, üniversiteyle birlikte Ankara ile yolları kesişmiş, bu güzel şehrin sevdalısı olmuş bir iş insanıyım. İlk üniversitemden Ziraat Mühendisi olarak mezun olduktan sonra yaşamımda ilerlediğim yolun bana bir katkısı olmayacağını düşündüm. Önce Kamu Yönetimi’ni bitirip, ardından Yönetim Organizasyon alanında yüksek lisansımı tamamlayarak bu doğrultuda işimi şekillendirmeye çalıştım. İşlerimizin büyük kısmı il dışında olmasına rağmen, tamamını Ankara merkezimizden yönetmek konusunda inatçı bir yaklaşımımız var.
Kariyeriniz boyunca kozmetik, sağlık, yönetim danışmanlığı, yazarlık gibi pek çok alanda görevler aldınız. Sizi bu işlere çeken neydi, bu işlerde hangi becerileri kazandınız ve geleceğinizi şekillendirirken size nasıl yardımları dokundu?
Ben yaşamımızdaki her anın bizlere kattığı bir tecrübe olduğunu düşünüyorum, hayaller kuruyor ve yoluma sadece o hayaller doğrultusunda bakıp, ona uygun adımlar atıyorum. Bu süreçte karşıma çıkan her ne ise onu olduğu gibi kabul ediyor ve o yaşadığımdan da bir fayda çıkarmaya çalışıyorum. Tıpkı Paulo Coelho’ nun Okçu’nun Yolu kitabında anlattığı gibi; ‘Ne sadece yay ne sadece ok ne de sadece hedeflerle sonuca ulaşamayız.’ bunun için her şey olması gerektiği gibi kullanılmalıdır. İnandığım şu ki; hayalleri olmayan insanlar, hayalleri olan başka insanlar için yaşarlar, siz nasıl yaşamak istediğinize karar verip ona uygun davranmalısınız. Ben çalışma hayatım boyunca hiçbir işten kaçmadım, Kastamonu’da aileme ait bir tekstil mağazamız vardı, küçük yaşlarda orada öğrendim esnaf ahlakının ne olduğunu. Sadece esnaf ahlakını değil, aslında ahlaklı ve doğru yaşamanın yaşamdaki ne büyük erdem olduğunu da öğrendim. Hani soruda dediniz ya, ‘Yaptığınız işler yaşamınıza nasıl dokundu?’ işte tam da bu şekilde gerçekleşti. Ben daha çok işimi yaparken dokunduğum insanların yaşamında ne kadar iz bırakabildiğime odaklanmayı tercih ediyorum. Bu yüzden de yaptığım her işi insanların aklından hiç çıkmayacak şekilde yapmayı tercih ediyorum.
Şu anda yaptığınız işlerden bahseder misiniz? Hangi alanlarda ilerliyorsunuz?
Öncelikle Ankara merkezde bulunan iştirakimiz Sevgim Anaokulları’nın, okul öncesi alanında bölgesinin kampüs sistemi ile çalışan ve en büyük, en çok tercih edilen okulu olarak Ankara başta olmak üzere, Türkiye’de okul öncesi eğitiminde yeni modellerin geliştirilmesine öncülük ediyoruz. Ancak okul hakkında zaten derginiz birçok kez okuyucuları bilgilendirmişti. Ben bundan bağımsız olarak şu anda; Artıfarma Group’un yönetim kurulu başkanlığını yürütüyorum. Grup olarak çatımız altında, iş hacmimizin %90’ını ilaç firmaları ve eczaneler oluşturmakta. Sektöre özel yayınlar yapan Artıfarma Yayınları, yine kongre ve sempozyum organizasyonları yapan Artıfarma Akademi, ilaç firması ve eczanelere spesifik eğitimler gerçekleştiren Tek Nokta Akademi, eğitimlerin online süreçlerini yürüten Etken Akademi ile Artıfarma Kurumsal Danışmanlık olarak grup çatısı altında çalışmalar yapıyoruz. Artıfarma Kurumsal Danışmanlık ile eczanelerde reçete dışı ürün konumlandırmak isteyen ilaç firmalarına, ruhsatlandırma süreçlerinden başlayan ve son kullanıcıya kadar ilerleyen bir danışmanlık faaliyetleri ile eczanelerin iş süreçlerini güçlü bir sistemle yürütmelerini sağlayan danışmanlık çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Ayrıca henüz bebek olmakla birlikte önümüzdeki üç yıl içinde e-ticarette güçlü bir ses getirmesi için çalıştığımız www.cocuklaanne.com’da yine grup çatımız altında faaliyet göstermeye başlamış durumdayız.
İşlerinizi geliştirirken hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu?
Doğrusu birçok anım var ama şunu belirtmek isterim ki; zaman zaman kendi kabuğumun dışına çıkmak istediğim anlar yaşıyorum, o anlarda en sık yaptığım şey kendimle kalmak. Bana o kadar iyi geliyor ki, o ana kadar olan süreci ve sonraki yolu tüm detayları ile analiz edebiliyorum. Bu yolda ilerlerken elbette zorlandığım, zaman zaman çaresiz kaldığım anlar olmadı desem yalan olur. Fakat şunu öğrendim ki; para için kimse ile kavga etme, eğer bir kişi senin alanına kontrolsüzce müdahale etmeye kalkar ve huzuruna zarar verirse, o kişiyi sorgusuz sualsiz geride bırakmaktan çekinme.
Size göre başarının sırrı nedir? Bizlere vereceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Her röportajda söylendiği gibi; ‘Çalışmak, çok çalışmak!’ demeyeceğim. Zaten çalışmayacaksanız yola çıkmamalısınız. Ancak asıl başarıya ulaşmak; önce hedeflerini belirlemek ve adım atmakla başlar ve hedefler için yılmadan, durmadan, yoldan sapmadan yürümekle sahip olunur. Önemli olan bu yolda ilerlerken karşınıza çıkan engellerin sizi yolunuzdan çevirmesine izin vermemeniz. Yolunuza kayalar düşebilir, çukurlar çıkabilir. Çukurun üzerinden atlamayı ve kayanın etrafından dolaşmayı bilmeli ve hep ilerlemelisiniz.

Yorumlar

0 yorumlar